BÖLÜM 3

4.2K 434 106
                                    

"Beni kurtardığın için teşekkür ederim." dedim önünde hafifçe eğilerek. Tam gidecektim ki beni kolumdan tuttu. Ona döndüğümde bana poşet uzattı.

"Düşürdün."

Elinden alış veriş poşetimi alıp tekrar teşekkür ettim. Bu esrarengiz ve yakışıklı adam şeydi biraz... Tuhaf?

Tekrar arkamı döndüm. Yürümeye başladım. Benimle beraber o adam da yürümeye başladığında kaşlarımı çattım.

Pekala, Jimin-ah, belki evinin yolu bu taraftandı.

Adam hiçbir yerden dönmeyince onu denemek amaçlı ara sokakların birine daldım. Adamın da döndüğünü fark ettiğimde adımlarımı hızlandırdım.

Beni takip mi ediyordu?

Tekrar bir sokağa girdim. Korku bedenimi ele geçirmiş gibiydi. Neredeyse koşar adımlarla bulabildiğim her sokağa girdim. Kalp atışlarım hızlanmıştı ve terlemiştim. Ayak sesi duymadığımda durdum. Yavaşça arkamı dönüp baktığımda o adam görünmüyordu. Yine de emin olmak için kenarlara köşelere de baktım. Derin bir nefes verdim. Gitmişti.

"Beni mi arıyorsun?"

Yerimde sıçrayıp önümü döndüm. Poşet elimden tekrar düşerken birkaç adım geriye gittim.

"S-sen beni mi takip ediyorsun?"

Adam hafifçe gülüp elini cebine koydu. Yaptığı hareketler korkunç gelmese de, farklı bir havası vardı. Hiçbir insanda göremeyeceğiniz bu havasından korkuyordum galiba.

"Seni takip etsem arkanda olurdum."

Dudaklarımı yaladım. Beni takip ettiğini biliyordum ve bu beni korkutuyordu.

"Beni kurtardığın için teşekkür ederim tekrardan. Şimdi yolumdan çekilir misin?"

Kalbim hızla atıyordu. Adam bana birkaç adım attığında bende aynı anda birkaç adım geriye attım. Benim bu halime hafif güldükten sonra konuştu.

"Teşekkür istemiyorum."

Yutkundum. Elim yavaşça telefonuma gitti. Polisi arayacak bir zaman bulmalıydım. Katil ya da sapık olabilirdi.

"N-ne istiyorsun?"

Adam elini cebinden çıkardı. Saçlarının arkasıyla oynarken yüzündeki alaycı sırıtış gitmemişti.

"Arkadaş olmak?"

Gözlerimi kırpıştırdım. Para isteyeceğini falan düşünmüştüm. Böyle bir şey isteyeceği aklımın ucundan bile geçmemişti.

"G-gerek yok." dedim hafif bir şaşkınlıkla. Yanından geçip gidecektim ki tekrar kolumu tuttu. Tam ne yapmaya çalıştığını soracaktım ki bana poşetimi uzattı.

"Düşürdün."

Dudaklarım aralanırken bugün bu anı daha kaç kere yaşayacağımızı düşündüm. Poşeti alıp yürümeye başladığımda adamın kıkırdamasını duydum. Ses tonunun neden bu kadar güzel olduğunu anlayamasam da geri dönmedim.

"Gerçekten benimle arkadaş olmayacak mısın, civciv?"

Arkamdan söylediği bu cümleye karşı kaşlarımı çattım. Bana civciv mi demişti?

Umursamamaya çalışarak devam ettim yoluma. Onu tınlamazsam belki benimle uğraşmayı keserdi.

"Ben Jeon Jungkook!"

Aramız açıldığı için bağırarak konuşuyordu bu sefer.

"Bu adı söyleyeceğin zamanlar gelecek daha, civciv!"

THE ALİEN -KOOKMİN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin