Bölüm 58

23.4K 892 344
                                    

Merhaba bebekler bir facebook grubu ya da twitter'da unexpected için hesap açmak istiyorum. Sadece biz olalım. Hem sohbet gibi bir şey olur birbirimizele tanışırız. Hem ben yazdığım yeni bölümlerden kesitler koyarım. Spoiler falan da olur. Fotoğraflar da. Bu konuda yardımınıza ihtiyacım var. Siz isterseniz açacağım, bu yüzden yorumda bundan da bahsedin. 

HERNEYSE! BEN GİDİYORUM. İYİ OKUMALAR.x

2 Gün Sonra

Annem, elindeki bavulu yere bırakıp kapıyı açarken gülümsememe engel olamıyordum. New York'ta ki son iki günümüz çabuk geçmiş, artık evimize geri dönmüştük. Uçaktan indiğimde yaptığım ilk iş, Londra'nın havasını doya doya içime çekmek olmuştu. Bir hafta uzun bir süre olmasa da burayı gerçekten özlemiştim. Evimi de öyle. Ama en önemlisi Harry'i tahmin ettiğimden daha çok özlemiştim. Biz tanıştığımızdan bu yana hiç bu kadar ayrı kalmamıştık. Bu bizim için bir ilkti ve kesinlikle berbattı. Bir an önce onu görmek istiyordum.

"Evim!" diye bağırdım içeri girerken. Bavulumu koridorda bırakıp salona doğru ilerledim. Kendimi koltuğa attığımda annem gülerek peşimden geliyordu.

"Evini gerçekten özlediğini düşünmemiştim." dedi yanıma otururken.

"Ah, çok fazla özledim."

Bir süre gözlerimi kapatıp üzerimdeki yorgunluğu atmayı denedim. Ama bu yorgunluk uyuyunca geçecekti ve benim Harry'i görmem gerekiyordu.

Ona geldiğimizi haber vermemiştim. Saat, öğleden sonra ikiydi ve o hala okuldaydı. Annemin yanağını öptükten sonra bavulumu alarak odama çıktım. Üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldum. Ardından siyah dar pantolonumu bacaklarımdan geçirdim ve üzerime beyaz tişörtümü geçirdim. Saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra çantamı aldım ve annemin yanına inerek ona dışarı çıktığımı haber verdim. Bana şaşırarak baksa da umursamadım. Çünkü ne derse desin, onu dinlemeyecektim. Harry'e sürpriz yapacaktım ve bunun için heyecanlıyım.

Evden çıkıp bir taksiye atladım. Okulun yolunu adama tarif ettikten sonra arkama yaslanıp heyecanımı yenmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Harry'i çok özlemiştim. Kokusunu, yüzünü, ellerini, sarılışını, herşeyini.

Birkaç dakika sonra taksicinin geldiğimizi haber veren sesini duydum ve parayı verdikten sonra kendimi hızla dışarı attım. Gülmemek için kendimle başa çıkmalıydım. Alt dudağımı ısırıp, okula doğru ilerledim. Okuldan içeri girince koridorda ki kalabalıktan tenefüs olduğunu fark ettim. Koridorda ilerlemeye başladım. Beni görünce gülümseyen, el sallayan herkese karşılık verdim. Bunu yaparken uzun zamandır bu tür şeylerden uzak kaldığımı hatırladım. Elbette okulda olduğum sürece bunlar oluyordu ama Harry ile tanıştığımdan beri tüm bunları görmezden gelmiştim. Odak noktam sadece Harry'di ve diğerlerini görmek zordu. Ama şimdi o benimdi.

"Tanrım Ana!" Benim adımı cırlayan birini duyduğumda olduğum yerden durdum ve sesin geldiği yöne doğru baktım. Başımı çevirip omzumun üzerinden arkaya bakınca bunun Carrie olduğunu gördüm.

"Carrie!" Sırıtarak, ona doğru ilerledim. Koşar adımlarla bana doğru geldi ve sıkıca sarıldı. Kıvırcık sarı saçlarını tepeden topuz yapmıştı. O harika görünüyordu.

"Lanet olsun, seni gerçekten çok özledim." Dediği şeye kıkırdadım.

"Bende bebeğim." dedim. "Bende seni çok özledim." Aynı okulda olmamıza rağmen neden görüşmemiz bu kadar zor oluyordu?

Unexpected.Where stories live. Discover now