Bölüm 64

20.2K 944 269
                                    

Pazartesi.

Lanet olası iğrenç bir gün.

Bir haftalık New York tatilinden sonra uyanıp okula gitmek zor geliyordu. Ya da benim için en iyi bahanelerden biriydi. Göz kapaklarım bana ihanet ediyordu. Açılmaları için çaba harcıyordum. Belkide açmak istemiyordum. Okula gitmek istemiyorum. Tek istediğim bütün gün evde oturup yatağımdan dışarı adım atmamaktı. Bütün gece ağlamaktan şişmiş gözlerimi de görmek istemiyordum. Berbat bir halde olduğuma emindim.

"Bebeğim saat sekize geliyor!" Diye bağırdı annem. Yüzümü yastığıma gömdüm. "Harry birazdan burada olur."

Harry mi?

Hayır. Duymak istediğim bu değildi. Onu bırakalı yirmi dört saat bile olmamıştı ve ben bunun için acı çekiyordum. Bunu isteyen bendim. Ondan zaman isteyen, bunun ikimiz için iyi olacağınıda düşünen bendim. Ben kesinlikle aptaldım. Yaptığım şey için pişmanlık duymuyordum. Bu gerekliydi. Ama onun yanından ayrılıp eve geldiğimde bütün bir gün ağlayacağımı düşünmemiştim. Hatta taksicinin zavallı kız bakışlarını bile görmüştüm. Umursamamıştım. Yinede bok gibi hissetmeme neden olmuştu.

Ve şimdi sıcacık yatağımdan kalkıp okula gitmem, Luke'un grubuyla görüşmem, Harry'den kaçmam ve bana birşeyler olduğunu fark edecek olan Zayn'e açıklama yapmam gerekiyordu. Kafamı toparlayabileceğimi umuyordum ama bu pek mümkün görünmüyordu. Bugün edebiyat dersim vardı. Harry ile ortak olan dersimiz. Onu görecektim ve tekrardan ağlama hissiyle dolacaktım.

Bunu atlatabileceğimi düşünüyordum. Ben, en büyük acımı Gabriel'in en yakın arkadaşımla aldatmasında yaşamıştım. Harry şükürler olsun ki beni aldatmamıştı. Bunu ben istemiştim. Hislerinin bir şekilde toparlanması için yapmıştım. Onu seviyordum ve aynı şeyleri bana karşı hissetmesini de istiyordum. Başa çıkabilirdim. Sadece gözlerimi onun üzerinde uzun süre tutmamalıydım.

Üzerimdeki örtüyü ayaklarımın yardımıyla ittikten sonra göz kapaklarımı bir şekilde açmayı başarmıştım. Yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Kendimi aynaya bakmamaya zorlayarak işlerimi hallettim ve odama geri döndüm. Elbette kendime bakacaktım ama bunu birkaç dakika daha ertelemeliydim. En azından üstümü giyindikten sonra kendimi daha iyi hissederdim.

Dolabımdan kot pantolonla tişört çıkarttıktan sonra üzerimdeki pijamalardan kurtulup onları giydim.

"Anastasia?" Annem odamın kapısını tıklattığında aynaya bakmak için cesaret topluyordum.

"İçeri gel anne."

Kapıyı açıp başını içeri uzattı. Gülümseyen dudakları beni gördüğü an düz çizgi halini aldı. O kadar mı kötüydüm? "Bu halin ne?" İçeri girip yanıma geldi. "Bebeğim neyin var?"

Sakın ağlama Ana. "Bir şey yok." Dedim. Gülümsemeye çalıştım.

"Gözlerin şişmiş.. Ana, onlar çok fazla şişmiş. Sen ağladın mı?"

"Ah.. hayır. Ee..dün gece çok fazla uyudum ondandır." Hiç iyi bir yalancı değilsin Ana.

"Birazdan Harry gelecek. Hazır mısın?" Kahretsin anne.

"B-ben.. evet. Şey anne Harry bugün gelmeyecek. Ah onun bir işi çıktı ve-"

"Ayrıldınız mı?"

Başımı kaldırıp annemle göz göze geldim. Üzülmüş görünüyordu. "Evet." Dedim bana bile yabancı gelen sesimle.

Annem kollarını bana sardığında ağlamamak için kendimle savaşıyordum. Bu aptal his ne zaman gidecekti? "Çok üzgünüm bebeğim."

Unexpected.Where stories live. Discover now