~THE END~

984 44 1
                                    

Telefonumun zil sesini duymamla gözlerimi açtım. Rose arıyodu. Gözlerimi ovuşturup telefonu açtım.

'Efendim?'

'Lisa kapıdayım çabuk aç.'

Kapıyı açtığımda Rose aceleyle
'Hadi hazırlan gidiyoruz!'
Dedi. Kaşlarımı çatıp

'Nereye?' Dedim

'Soru sorma hadi! Gidince görürsün.'

'Yhaa söyle!'

'LİSA! HEMEN HAZIRLAN!!'

Çığlığı duyduktan sonra kulaklarımı tıkayıp odama koştum. Rose arkamdan gelip dolabımın kapağını açtı. Beyaz bi elbise (medya) çıkarıp üstüme attı. Banyoya girip elbiseyi giydim. Aynaya bakıp saçımı başımı düzelttim. Çıktığımda Rose ellerini çırparak

'Çok güzel oldu!' Dedi. Beni makyaj masasına oturtup arkama geçti.

'Şimdi saçlarını yapalım!' (medya)

Saçlarımı da yaptıktan sonra hafif makyaj yapıp evden çıkmıştık. Hava kararmıştı. Telefonomu açıp anneme haber verdim. Taksi bulmak için anayola yürüyorduk. Roseye dönüp

'Rose? Nereye gidiyoruz artık söyle'

'Söyleyemem.'

'Aishh neden?!'

Roseye söylenirken ara sokaktan siyah bi araba tam önümüzde durdu. İçinden de iri yarı bi adam indi. Rosenin kolundan tutup adamın duymuycağı bi şekilde
'Korkuyorum. Noluyo?' dedim

Rose de aynı şaşkınlıkla bana bakıyodu.

'Bilmiyorum. 3 deyince koşmaya başla tamam mı?'

Kafamı sallayıp Rosenin kolunu bıraktım. Rose
'3!' Deyince sağdaki sokağa doğru komşaya başladım. Yanıma bakınca Roseyi görememiştim. Arkama baktığımda Rose diğer tarafa doğru koşuyodu. Adam da benim arkamdan geliyodu. Biraz daha hızlanıp sağdaki sokağa girdim. Bi evin merdiven basamaklarına çıkıp adamın gitmesini bekledim. Adam geçip gittikten sonra merdivenleri inip yürümeye başladım. Bunlar neydi böyle? İlk defa böyle bişey yaşamıştım ve çok korkuyordum. Telefonumu çıkarmaya çalışırken ağzımda bi el hissettim. Sonra yanımda deminki araba belirdi. Beni içine sokup kendide yanıma oturdu.

'Kimsiniz siz!? Ne istiyosunuz benden?!!!'

Adamlar cevap vermeden bön bön suratıma bakıyodu sinir oldum!.
Bende yolu izleyip beni nereye götürdüklerini anlamaya çalıştım.

ROSE

Arkama baktığımda adam Lisanın peşinden koşuyodu. Hemen durup telefonumu çıkardım. Yoongiyi aradım.

'Yoongi! Lisayı kaçırdılar!'

'Ne? Nasıl?!'

'Jungkooka haber ver çabuk!'

'Tamam bi dakka.'

Telefonun diğer ucundan Jungkookun sesi gelmişti.

'Onları ben tuttum. Lisayı buraya getiricekler.'

'Ne?! Dalga mı geçiyosun!? Ne kadar korktuk biliyo musun aptal! en azından bana söyleyebilirdin!'

'Özür dilerim ama söylemesem daha iyiydi. Lisaya bişey çaktırmadın en azından.'

'Of peki. Yoongi beni almaya gelir misin?~'

'Tamam güzelim nerdesin?'

Lisa

Araba durunca adam arabadan indi ve benim tarafıma geçip kapıyı açtı. Arabadan inip nereye geldiğimize baktım. Ama bi dakka? Beni eski bi depoya ya da terk edilmiş bi eve getirmedi? Aksine bi kafeye getirdi. Kafenin camları simsiyahtı. Yani kaçırılmadım mı ben şimdi?
Kafeden Jungkook çıkmıştı. Yanıma geldiğinde

'Beğendin mi sürprizimi?' Dedi
Ne yani bunların hepsi Jungkookun oyunu muydu?!

Yanağına bi fiske attım.

'Heey bu ne içindi?' Deyip yanağını tuttu.

'Beni korkuttun!'

'Özür dilerim~ Hadi içeri geçelim.'

İçeri girdiğimizde herkes ordaydı. Alkışlayıp
'İyi ki doğdun Lisa!' Dediler. Gülümseyip herbirine sarıldım. Jungkook yanıma gelip

'Bana sarılmadın ama!' Dedi.

'Şapşal!' Deyip Kıkırdadım ve ellerimi onun boynuna doladım. O da belime doladı ve boynumdan öptü. Herkes bizi alkışlarken kulağıma fısıldadı.

'Seni seviyorum. Sonsuz kadar sevicem Lalisa...'

'Bende seni Kookie~...'

~The End~

~Happy Endless~...

▪ Lizkook ^_^ | Texting ▪ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin