"istediği tatlı bir öpücüktü sanırım
Belçikalı kızları bakışından tanırım
dudak büktü gülerek çocuk bir yüzle bana
bastırıp parmağını şeftali yanağına
'buramı üşütmüşüm, dokun anlarsın.' dedi."Arthur Rimbaud
Üzgündüm sadece... O anki durumumu betimleyecek çok fazla cümlem yoktu, cümlelerin dili tutulmuştu adeta. Büyük bir sessizlik içinde salonda durmuş ayak ucuma bakıyordum. Salonda garip bir sessizlik vardı. Ne Taehyung'la konuşuyor ne de birbirimize bakıyorduk. Bu derin sessizliğimiz ancak Bayan Ming gelince bozulabildi. Bayan Ming elindeki poşeti bana uzatınca sessizce alıp odama çıkıyordum ki Taehyung "Sana pek güvenmiyorum Jeongguk, Bayan Ming de gelip sana yardım etsin." dedi. Kahkaha attım, bu kadarı da fazlaydı.
"Benimle dalga geçiyorsun herhalde, sakın daha fazla ileri gitme."
Taehyung benim aksime oldukça sakin bir tavırla "Hayır dalga geçmiyorum, oldukça ciddiyim. Madem Bayan Ming'in yardımını istemiyorsun o zaman ben yaparım." dedi. Başta Taehyung'un dalga geçtiğini zannetsem de bakışları oldukça ciddi olduğunu gösteriyordu.
"Ama..."
"Söylediklerimi olumsuzlamayı bırak Jeongguk. Banyoya gir, geliyorum." dedi.
Öyle bir köşeye kıstırılmıştım ki bu sefer gerçekten de kaçışım yoktu. O kadar hüzünlüydüm ki adeta her adımımda yere hüzün damlıyordu ve maalesef bu hüznümü kahkahalarıma akıtacak gücüm de yoktu. Tam bir teslimiyet içerisindeydim bugün ve her şey benim iradem dışında gerçekleşiyor gibiydi.
Bir figüran kadar silik, bir seyirci kadar pasiftim. Banyoya girip Taehyung'u beklemeye başladım, bana nasıl yardım edeceğiyle ilgili hiçbir fikrim yoktu, onun yapabileceklerini ben kendim de yapabilirdim. Sıkıntıyla iç çekip dururken bir süre sonra Taehyung üzerini değiştirmiş; şort ve tişört giymiş olarak banyoya girdi. Dün gördüklerimden sonra Taehyung'la banyoda yalnız olmak garip hissettiriyordu bu nedenle ben de ona bakmayıp banyonun fayanslarını incelemeye koyuldum.
"Soyunmayı düşünmüyorsun galiba." Bakışlarımı fayanslardan çekip Taehyung'a bakınca kollarını göğsünde bağlamış şekilde bana baktığını gördüm. Bir erkeğin önünde soyunmak elbette oldukça normaldi, bundan utanacak değildim ama nedense dünden sonra Taehyung'un yanında tedirgin oluyordum.
Taehyung kuşkulu bakışlarımı fark edince "Üzerine atlamam Jeongguk, merak etme. Tanrım, nelerle uğraşıyorum böyle!" deyip saçlarını sinirle dağıttı.
"Benimle uğraşmanı isteyen olmadı senden ayrıca kendim de yapabilirim, sen gidebilirsin."
"Sana güvenmediğimi söyledim Jeongguk, istersen daha fazla uzatmayalım. Birazdan Hanna gelecek hızlı olsak iyi olur."
"Dün gece Hanna'yı pek de önemsiyormuşsun gibi görünmüyordun. Ona söylememden korkmuyor musun?.. Ama eğer beni rahat bırakırsan emin ol ki ona söylemek aklımın ucundan bile geçmez." deyip hain bir şekilde gülümsedim ancak Taehyung'un kahkahası banyoda yankılanınca gülümsemem yüzümde soldu.
"Bu umurumda mı sence? Hanna'ya her şeyi söyleyebilirsin. Onun gerçekten de sana inanıp bunu önemseyeceğini mi sanıyorsun? Komiksin Jeongguk, gerçekten komiksin."
"Eminim dün gece birlikte olduğun kişinin cinsiyetini oldukça önemseyecektir ama... Bana inanmasa da içine elbette bir kuşku düşecektir."
Taehyung aramızdaki mesafeyi kapatıp aniden saçlarıma asıldı ve "İşte bunu yapamazsın." dedi.
Saç diplerimin acısına dayanamayıp onu itmeye çalıştım fakat nafileydi. Bakışları o kadar güçlü ve soğuktu ki adeta hipnotize olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
between us // taekook
Fanfiction"Bana karşı acımasızsın Taehyung, merhametinde bile bir acımasızlık var." Bu hikayenin yazarı 'eraworld' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.