6. BÖLÜM

4K 274 426
                                    



Beklettiğim için hepinizden çok çok özür dilerim. Kaydederken sürekli sorun oluştu durdu. Daha hızlı yayınlamaya çalışacağım.

Oy ve yorumları unutmayın :))


6 yıl sonra...

"Kader."

Bir süre bekledi ama cevap veren olmadı. Ses gelmeyince yerden küçük bir taş alıp cama attı. Her ne kadar cam alçakta olsa da küçük çocuğun boyu onu tıklatabilmesi için yetmiyordu.

Cama taş attıktan sonra tekrardan seslendi.

"Kader."

Hem onun duyabileceği kadar yüksek hem de diğerlerinin duyamayacağı kadar düşük ses tonunda adını söylemesi kolay değildi çocuk için.

Nihayet üçüncü kez seslenip cama taş attığında açılmıştı cam. Ama küçük bir çığlıkla. Çünkü cama son taşı atmasıyla küçük kızın camı açmasının aynı zamana gelmesi sonucu taş kızın başına denk gelmişti. Üstelik de bu taş diğerine nazaran biraz daha büyüktü.

Küçük kız başını ovup yarı öfkeli yarı sitemli bir şekilde:

"Ali napıyorsun ya," dedi.

"Napıyım? Bir türlü sana sesimi duyuramadım."

"Niye geldin ki gecenin bu vakti buraya?"

"Seni görmeye."

Çocuğun söylediği söz içini ısıtsada yanaklarının içini ısırıp gülümsediğini belli etmemeye çalıştı.

"Uykum var benim. Sabah görürsün işte beni hadi git buradan."

Tam bunu söyleyip camı kapatacağı sırada Ali'nin:

"Hayır dur kapatma! Seni bir yere götüreceğim" demesiyle olduğu yerde kalakaldı.

"Nereye götüreceksin?"

"Olmaz söyleyemem. Gidince görürsün."

"Sabah görsem."

"Olmaz dedim Kader!"

Kader arkasına bakıp sonra önüne döndü ve işaret parmağını burnuna götürüp kısık sesle konuştu.

"Bağırma. Annemler uyanacak."

"Tamam özür dilerim."

Ali mahcup bir şekilde başını öne eğdi. Kader bir gülümsemesine bir de bu mahcup hallerine dayanamıyordu Ali'nin.

"Şimdi gitmemiz şart mı?"

"Evet. Çünkü sana orada bir şey göstereceğim."

Çocuğun bu kadar ısrarlı ve heyecanlı konuşmasına dayanamayıp başını salladı peki diyerek. Ardından pencereden aşağı sarkıttı kendini. Ali onu tutmak istese de başaramamış ikisi de tepe taklak düşmüştü yere.

Bir süre doğrulup başlarını ve diğer acıyan yerlerini ovsalar da sonrasında güldüler. Neye ve neden güldüklerini bile bilmeden.

Yavaşça yerden kalkıp koşarak uzaklaştılar oradan. El ele koşarken tüm dünyayı ardlarında bıraktıklarını düşünüyorlardı. Tüm korkulardan, sorumluluklardan, ailelerinden işitecekleri azardan azade bir şekilde hürriyete koşuyorlardı sanki. Tüm sınırları aşıp onun ötesindeki dünyaya gidebilirmişcesine.

Ali'nin biraz gerisinde onun ikisini de götürdüğü yere koştu merak içerisinde. Emindi ki onu yine mutlu edecek bir şey gösterecekti. Çünkü tanıyordu onu. Bu konakta en çok o güldürürdü yüzünü. En çok o şaşırtır, o kendisiyle ilgilenirdi.

KADER(Aşkın Urfa Hali) Watty2020Where stories live. Discover now