03

19.4K 585 3
                                    

Azat hala başını kaldırıp bakmamıştı yüzüme. Daha çok sinirleniyordum bu haline. Çünkü sevmek ayıp değildi benim gözümde… Azat’a diktim gözlerimi ve konuşmaya başladım.

-Kaldır başını, utanma sevmekten! Dedim. Sözlerimden güç almış olacak ki yüzüme baktı, o simsiyah gözlerinde acı ve hüzün barındırıyordu.

-Oğlum, dedim, can kulağıyla dinliyordu beni biliyordum, devam ettim.

-Sevmek ayıp değildir bilirim ama töreye göre ayıptır. Dedim. O da bana hak vermişti ki başını salladı.

-Neden Hazel? Dedim.

-Gözleri… O yeşil gözleri öyle güzel öyle masum ki anne, onu hiçbir şey kirletmemiş. Hayat dolu. Onun böyle olması beni de mutlu ediyor. Dedi ve yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi.

-Peki Hazel, seni seviyor mu? Dedim. Hiç düşünmeden cevap verdi.

-Evet anne, dedi.

Bu sözlerini duyunca gözlerim dolmuştu. Nasıl isterdik Berat Ağa’dan Hazel’i? Öldürürdü Azat’ı. Oğlumu vazgeçirmek zorundaydım bu sevdadan.

-Azatım, yavrum beni seviyorsan vazgeç bu sevdadan. Yalvarırım annem vazgeç. Diyebilmiştim ağlarken. Azat sinirden kararmıştı. Gözleri ölüm saçıyordu etrafa. Sinirle konuştu:

-Sen de mi anne? Sen de mi vazgeç diyorsun! Hani sevmek ayıp değildi? Sen öğrettin bize sevmeyi! Şimdi kalkmış vazgeç diyorsun! Ne söylersen söyle vazgeçmeyeceğim!

BERDELOnde histórias criam vida. Descubra agora