KEFARET

1.2K 36 38
                                    


KEFARET

"Zaman geçiyor. İmkansız göründüğü zaman bile. Hatta saatin her tik tak edişi insanın canını acıtsa da. Yavaş yavaş geçiyordu saniyeler. Yalpalayarak ve sessizliklerin içinde sürünerek. Ama bir şekilde geçiyordu. Benim için bile."

-Yeniay, Stephanie Meyer-

KIYAMET'ten on gün sonra...

"Yavuz yeter artık, kendine gel!"

Ustası yumruğunu masaya geçirdiğinde Yavuz şok içinde başını tabağından kaldırdı. Zaten yemekten çok yiyormuş gibi yapıyordu. Aslında ustasının deminden beri söylediği hiçbir şeyi duymamıştı, hatta bir konuşma içerisinde olduklarının bile farkında değildi, bu yüzden de tepkisi onu şaşırtmıştı. O sırada Turan ustanın yanında endişeli bir yüzle duran Eylem'i gördü.

"Eylem'le beş dakikadır sesleniyoruz Yavuz. Artık kendini toparlaman lazım oğlum, böyle devam edemezsin."

Ama Yavuz'un gözleri Eylem'deydi. Bu yüzden ustasının söylediklerini görmezden gelerek endişeyle sordu: "Derya'ya bir şey mi oldu yoksa?"

"Hayır" dedi Eylem. "Derya iyi, merak etme. Ben seninle konuşmaya geldim."

Turan ustanın yüzüne baktı izin istercesine. Turan usta başıyla onayladı.

"Ben arka tarafa geçiyorum. Sana da kolay gelsin kızım, bu deliyle uğraşmak zor."

Eylem gülümseyerek teşekkür etti ve Turan ustanın tamirhanenin arka tarafında kaybolmasını izledi. Sonra Yavuz'a döndü.

"Derya'yla aranızda ne geçti Yavuz?"

Yavuz önce sessiz kaldı, ama Eylem ısrarla yüzüne bakmaya devam edince içini çekti.

"Derya anlatmadı mı sana?"

Eylem gözlerini devirdi.

"Hayır, anlatmadı. Aniden biz Yavuz'la ayrıldık dedi, sebebini soruyorum anlaşmazlıklarımız oldu falan diye saçmalıyor. Ne kadar ısrar etsem de başka bir şey alamadım ağzından."

Yavuz gözlerini kaçırdı Eylem'den.

"Başka bir şey olduğunu sana düşündüren ne? Gerçekten anlaşamamış olamaz mıyız?"

Eylem ofladı. "Yapma ama Yavuz. Siz cehennemin içinden çıktınız birlikte. Ayrıca sizi beraber gören en aptal insan bile bunu anlar. Siz bakışlarıyla birbirine ne demek istediğini anlatan bir çiftsiniz, ne anlaşmazlığı?"

Yavuz'un bakışlarındaki hüznü görünce, yumuşayarak devam etti.

"Bak, buraya seni sıkıştırmak için gelmedim. Belli ki ortada sadece sizi ilgilendiren bir durum var, yoksa Derya zaten anlatırdı. Onun gibi kalbini gözlerinde taşıyan bir kız bunu saklamak için bu kadar uğraştıysa, önemli bir şey olmalı. Derdim haddim olmayan şeyleri kurcalamak değil."

Yavuz'un içine tatlı bir sıcaklık yayılmıştı o bunları söylerken... Derya gerçekten saklamıştı sırrını, bütün acısına, öfkesine rağmen en yakın arkadaşına bile açmamıştı. O an içinden geçen tek şey, hiçbir şey düşünmeden koşup Derya'ya sarılmaktı. Sonra Eylem'in varlığını hatırlayarak uyandı daldığı düşüncelerden.

"Neden geldin peki o zaman Eylem?" diye sordu.

Eylem elini koluna koydu Yavuz'un. "Onunla konuşman gerek Yavuz."

Yavuz sözünü kesti. "Denemediğimi mi sanıyorsun Eylem? Telefonlarımı açmıyor zaten. Kaç defa gittim evine, yüzüme bakmadı. Kaç gece kapısında sabahladım. Olmadı, dinlemiyor beni."

Cehennemin OrtasındaWhere stories live. Discover now