#Giriş

24 6 2
                                    

Evet arkadaşlar ben yazarınız. Daha hiç takipçim yada okurum yok yazmaya başladığım bi kitabımda yok. 0 dan başlıyorum neredeyse. Hiçbirine ihtiyacım olduğunu sanmıyorum. Egolu veya nasıl demeyin eğer birgün çok okurum olursa yada birtanede olsa okurum olursa benim için çok değerli olacaktır. Ama bahsettiğim o değil. Yazmak İÇİN okuyucuya ihtiyacım yok. Çünkü ben içimden geldiği için yazıyorum bölümlerde yazım yanlışları gecikmeler yada mantıksal hatalar gibi birçok şey olabilir şimdiden özür diliyorum eğer birgün bir tanede olsa okuyucum olursa bunlar İÇİN ondan özür dilerim. Hikayemde ana bi kurgu yok. Önceden tek tek planladığım karakterler yada onlara benzeyen insanları bulmadım olay örgüsü düşünmedim. Sadece uzun süredir yazmak istiyordum ve bi anda bir cesaretle yarının ne garantisi var neden şimdi başlamıyorum yazmaya dedim ve 10 Mart gecesi gece 4.10 da şu anda burda bunları yazıyorum. Tamamen aklıma gelen ilk şeylerle başladım hikayeme. Ne olursa olsun tek bölüm bile olsa silmeyeceğim eğer devam edemezsem yarım kalacak. İleride bana bi hatıra olarak. Eğer okursanız sizden tek isteğim böyle yazma aşkıyla tutuşan bi insana yardım etmeniz olmamış bölümleri yada mantıksal hataları böyle kosaydı dediğiniz yerleri söylemeniz. Ve bana destek olmanız. İyi okumalar inşallah benden sıkılmazsınız şuanlık aklımada olan kurgunun ilerleyen kısmında doğa üstü şeylerin olmasını istiyorum aşırı ilgin var o tür olaylara böyle sadece şizofren bi kızın günlüğü şekilinde devam etmeyecek bilin istedim. Günlük olaylardan çok aksiyonda katmak istiyorum dediğim gibi kurgum yok. Bodoslama dalıyorum ben bile bilmiyorum şuan ilerleyen bölümleri. Neyse çok konuştum yine sizi yeni bi hayat hikayesi ve hayal ürünüyle baş başa bırakıyorum. LÜTFEN BU KISMIDA GEÇMEYİN VE OKUYUN BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ.!





Olmuyordu uyuyamıyordum. Gece 3 civarlarına gelmişti saat ve ben son 2 yıldır olduğu gibi uyuyamıyordum. Gün bitip, güneş batınca. Herkes yatınca başlıyordu ızdırabım. Sessizlik içinde bi çığlık yanına çağırıyordu. Kulaklarım değil ama ruhum duyuyordu o sesleri. Kafayı yemek üzereydim ya da yemiştim bilemiyorum. Çok çok kötü. Artık susun bağırmayı bırakın lütfen uyumak istiyorum.
...
Yine uykusuz geceden sonra göz altlarım şişik bir şekilde kalktım ve mutfağa gittim. Annem gilin uyanmasına da az vardı. Mutfağa girdim buzdolabına gittim ama kış olduğu için dolaba su koymamışlardı. Anlamıyorum benim bağdemciklerim yokki onlar içemiyor diye bende içemiyordum. Tek aksi durum benim soğuk olmayan suyu içememdi. Dolaba bi şişe su attım ve kendimi koltukların üzerine attım. Annem gil kalkmışlardı konuşma seslerini duydum. Televizyonu açıp çizgi film kanalı aramaya başladım. Önceden ne güzel sabahları çizgi film kuşakları olurdu şimdi herşey gibi onlarda yok olmuştu. Nolucak büyüyen herkesin hayatının değiştiğini kanıtlayan durumlardan biri. Ve büyümenin ne kadar neyse bu konulara hiç girmeyelim çıkamayız. Annem mutfağa geldi ve bana yine torbacıymışım bakışlarından attı. Artık alışmışlardı bana geceleri bağırmalarım kabuslarım uyku problemim ve evin içindeki zombi görüntüme. O yüzden çokta takmıyorlar hatta bana inanmıyorlardı bile. İnternetten biçok kez araştırmıştım ve farklı sitelerde şizofreni veya delilik gibi pek çok saçma şey çıkmıştı karşıma. Ama ben onların hiç biri değildim zira biliyorum çünkü öyle olsam hissederdim değil mi? Sonuçta hala okula gidiyor diğer insanların ailem dışında kimsenin bana deli demediğini varsayarsak. Yada sadece ruhumun duyduğu sesler dışında bedenime bişey olmamış veya görmediğim yönünü katarsak hiçbiri değildim bence. Ama eğer öyleysem? Aklımdan bu soru çıkmıyordu. Ya öyleysem ya kötüysem? Düşüncelerin arasında boğulurken annemin sert ve otoriter sesini duydum.
"Kalkta bi işe yara sabaha kadar zaten yatmıyorsun bari biz uyanınca kahvaltıyı hazırlamış ol." Diye sesleniyordu yine aynı katılık soğukluk. Zaten tüm ailemle aram hiçbir zaman iyi olmamıştı hep yanlışlıkla doğmuşum yada sevabına bi yerden alınmışım gibi hissettiriyorlardı.
Sesimi çıkartmadan oturduğumu yerden az önce açmış olduğum ama düşünmekten izliycek fırsatım olmayan televizyonu kapattım ve mutfağa geçtim. Annem domates salatalık doğrayıp kahvaltılık hazırlarken ben en sevdiğin yere ocağın karşısına geçip yumurtaları kırdım. İçine özel tarifim olan baharat karşımızda ekleyip son kez altını üstünü kızartıp tabağa aldım ve ketılda kaynayan suyu alıp demliğe çayle birlikte koydup demlenmeye bıraktım. Bunlardan sonraki görev masayı kurmakta. İsle önce örtüsünü serip üstüne gerekli malzemeleri yerleştirdim ve tam kendi odama telefonumu bulmaya gittim ki annem yokluğumu fark etmiş ve tekrar bağırıyordu arkamdan.
" bir ilişe düzgün yapsan ah kafamı kırıcım güya bana sofra hazırladı Hanefendi yarım yamalak eksik koyuyor daha arkamı dönemden bir bakmışım yine Yok olmuş nerdesin yine çabuk bura gel.!" Yine herzamanki ben çıktıktan 3 saniye sonda fark edişini yapmıştı. Ama bu kez deminki gibi sessiz kalmadım ve neredeyse daha sert bi ses tonuyla geri mutfağa girdim. Bende insanım sonuçta ve sinirlerim var bu kadar da üstüme gelinmez ki ya ne var yani unuttuysam bişeyleri koymayı.
Mutfaktan içeri bi hışımla daldım." Ne var yine sabahın köründe ciyaklıyorsun hizmetçinmiyim ben senin geldim yardım ettim ne herşeyi benden bekliyorsun. Eline mi yapışır benim unuttuğumu sen koysan." Ben de tepkimi koymuştum bu sefer. Niye bu kadar sertim sormayın bile bana onca şey yalatan insanlara nasıl davranayım ister terbiyesizsin diyin hayatımı bilmeden konuşamazsınız.
Yine geliyordu bi azar diye gözlerini pörtleye pörtlete bana baktı tam ağzını açacaktı ki kapının ağzında babamı gördü ve hemen ona dönüp"Görüyormusun küçük şeytanı bana nasıl laflar ediyor tek suçumda gel yardım et demek hemde." Dedi. Biliyor babamla Arman daha da kötü olduğunu kullanıyor hiçbir zaman babam onun yaptıklarını veya söylediklerini duymaz. Hep ben sıçuluyumdur onun gözünde.
"Sabah sabah neyi alıp veremiyorsunuz siz. Ne var annene yardım etsen ölürmüsün bu evdeki tek görevin yatmak kalkmak televizyon izlemek mi senin kalk yardım et bi işe yara." Dedi yine duymaya alıştığım kelimeler olduğu için takmadım sofralarını kurdum ve bütün iştahımı alan ailemi mutfakta bırakarak odama geçtim. Elime telefonumu alıp Wattpadı açtım ve okumakta olduğum kitaba tıkladım. Cidden huzur vericiydi kitap. Bedenin gidemediği yerlere ve Zihni'n kurtulmak istediği düşüncelerden uzaklaşma farklı diyarları gezme fırsatıydı. Bende o an tamda onu yaptım bedenimin gidemediği ve bu düşüncelerden kurtulmak için başkalarının hayal gücüne girdim. Kitaplar başkalarının hayal gücünü hayatını yada hayallerini yaşama yeridir. Ve büyülüdürler o an yazar gibi hissedip karakterler gibi yaşıyorsun. Karakterlerini istediğin çekile sokabiliyorsun. Senarist yazarsa kostümcü sensin. Kocaman bir filmi iki kişi farklı zihinlerde çekiyor gibi. Kitaplara onkadar dalmışım ki en sonunda bağırış seslerini duydum. Yine yediler bitti şimdi ise bulaşıkları yıkamaya ve sofrayı toplatmaya çağırıyorlardı. Bazen geceleri duydugum seslerden daha korkunç olduklarını düşünmeme başlıyordum. Eğer böyle bi ailede yaşıyorsanız tatilleri sevmezsiniz. Asıl işkence sizin için o günlerdir çünkü.
Mutfağa geçtim ve sofrayı toplayıp bulaşıklara koyuldum.
....
Saat 11e geliyordu ve ben yine uyuyamıyordum. O kadar antidepresan halları uyku hapları bi işe yaramıyor gibiydi. Kafamı yastığa koyduğum anda ruhum duyuyordu o sesleri. Yada o sesler ruhumdan geliyordu. Garipti ruhumu hissediyordum. Uyuyabildiğim nadir günlerde riyalarım simsiyahtı ve bazen o siyahlık arasında dahada siyah bi gölge geçiyordu. Ne siyah ne aydınlık çok değişikti. Mat siyahtan dahada siyah ama tam görebilirsen en aydınlıktan daha da aydınlık. Bir gölgenin içinde aydınlık var gibiydi. Bunları düşünürken bi an içimden kalkmak geldi kalktım. Saat 12ye geliyordu ama beynimde oluşan içgüdüleri durduramıyordum. Kendiliğimden kalkıp yürüyordum nereye olduğunu bilmeden. Evet korkmuyor değildim ama korkmaya alışmıştım. Korku olmadan insan olmaz.
İlk bölümüm bu şekilde burada bırakmak istedim genellikle esrarengiz alengirli yerlerde bırakmayı severim. Eğer okumaya başladıysanız bırakmayın devam edin. Hatalarımı çekinmeden yazın ilerleyen bölümlerde düzeltmeye çalışırım.

Kayıp GölgelerWhere stories live. Discover now