#Orman

16 3 0
                                    


  Evet bir günde iki bölüm bi anda yazma aşkı ve kurgunun devamı beynimin içinde dönmeye başladı. Biliyorum bi yazardan bi kahraman anlatışına atlıyorum bazen çok saçma yerler oluyor ama bu yazdığımı değiştirmeyeceğim en azından bu kitabımı. Kapak nasıl görüşlerinizi alalım dikkat çekicimi yoksa sıradan mı yada ne olmalı? Fikirlerinizi almak istiyorum.

En son evden çıktığımı hatırlıyordum. Sonrası dışarıda bilmediğim bi yöne iradem dışı gidiyordum. Düşünebiliyordum ama beynim bedenime hükmetmiyor gibiydi yada hükmedemiyor ve bedenime söz geçiren benden daha güçlü birşeyler vardı. Sanki beynim veya iradem değilde ruhum gibi beni bişeyler oraya çekiyor ve ruhum da bu gittiğimiz şeyi istiyor gibi. Ama bundan tabi benim haberim yoktu. Yoldayken olan irademide kaybetmiştim yada biri beni bayıltıp buraya atmıştı. Tek bildiğim uyandığımda bi ormanda olduğum. Garip bi şekilde burası bana tanıdık geliyordu sanki uzun süredir burayı biliyormuşum gibi sanki sanki tarif edemiyorum ama bu kadar büyük ve ezbere bilmediğim bi yerde gece yarısı duruyordum ama korkmuyordum. Evet diğer insanlar gibi karanlıktan korkmazdım yada yüksekten ama bu kadarı biraz fazla gibiydi kim olsa korkması gerekirdi şuan buradan. Kocaman dev inçe yapraklı ağaçlar sisli bir hava ve gidebileceğim tek bir iz yokken hemde böyle hissetmem garipti.
...
Kaç saattir yürüyordum bilmiyorum ama sanırım uzun süre olmuştu çünkü artık bedenim yorulmuştu ama haşa gidiyordum sanırım yine ruhum götürüyordu. Bendede götürsün beni biryerlerde artık. Buraya getirip bırakması değil ya. Götürsün götürsün ama ormanın derinliklerine değil yahu bu ne böyle korku filmindemiyiz kardeşim sen benim ruhumsun hani bu bedenle taşıyorum ya ben seni.
...
Az gittik üz gittik dere tepe düz gittik demiyorum tabiki. Ama sonunda bir yere vardık. Bana göre geçtiğim her yer aynıydı. Ta ki ağaçların ardında bir kıpırtı sezene kadar. İlk başta korktum, az yaklaştıkça bi insan bedeni görmeye başladım sık ağaçların ardında.


Tam göremiyordum yüzünü. Üstünde turuncumsu bi hırka vardı. Naptıgını görebilmek umuduyla biraz daha yaklaşmaya uğraştım ama üstüne bastığım kayalardan traşlardan ilerlemek çok zordu ama sonunda sanırım başarmıştım. Önünde birsürü hayalet gölge yada duman veya saf karanlık ne derseniz diyin bişeyler dönüp duruyordu. Biraz daha yakalamayı denedim ilgimi çekmişti. Ve o anda seslerini duydum bişeyler mırıldanıyordu çocuk yabancı bi dilde büyü gibi birşeyler söylüyordu. Onun söylediği şeylere göre gölgemiz bişeyler aynı anda aynı hareketleri yapıyorlardı. Bir an çocuk duraksadı sanki birşey fark etmiş gibiydi. Hafifçe közünün üstünden kafasını döndürdü. Benim kıt kafamla anlamam çok zordu kaçsana salak seni fark ettide durdu işte. O an kafama dank etti ruhuma izin vermeden arkamı dönüp koşmaya başladım ama işin garibi çocuk tamamen bana dönmüş bakıyor ama kovalamıyordu. Ben Gine'de kaçmayı tercih ettim. Sonunda bi anayol buldum.


Saat kaç hiçbir fikrim yoktu yada ben buraya gelene kadar kaç saat geçmişti bilmiyordum. Ve Anayol'dan ilerlemeye başladım. Sonuçta burası arabaların geçtiği bir yerdi sonu insanların olduğu biryere çıkmalıydı değil mi? İlerledim ilerledim ama bu lanet olası yol bitmiyor sonu biryerlere varmıyordu. Yine sesler duymaya başladım ama bu keski orman gibiydi orman beni çağırıyor gibiydi. Ve ses "sen bensin benden kaçamazsın. Sonunda birleşicez çok az kaldı. Hisset." Şuan hissedebildiğim tek şey saf korkuydu. O kimdi nasıl o olabiliyordu ne zaman ve nasıl birleşeceklerdi. Çok saçmaydı. Bunları sorgularlarmış çığlık sesleri duymaya başladı ormanın derinliklerinden ve o güne kadar duymadığı en acı ses " lütfen gel. Dayanamıyorum artık." Resmen yalvarmıyor inliyordu bi an kendini koşarken buldu ormanın derinliklerine daldı istemeyerek.!
....
Yine gözlerini açtığında sanırım aynı yerdeydi ya bir kabus görüyordu yada akıl alamayacak kadar gerçekti. Rüya olduğunu düşündüğü için kolunu çimdikledi ama değildi. Olmasını istermiydi orasını bilemiyordu. Ruhu çok mutlu gibiydi gittikçe bişeye yaklaşıyor ve bu yaklaştığı şey onu mutlu ediyor gibiydi. Resmen bir bedende iradesi ve beyni ruhu bide iç sesi olarak üç parçadan oluşuyorlardı. Hepsi ayrı bi alemdi. İç sesi onu sürekli kötüleyen, ruhu yarım gibi hisseden ve iradesi kendinden korkan kişiliklerdi. Arada duyuyordu iç sesini hep değil bazen ona yol gösteriyor basende aşşağılayıp gidiyordu. Ama onun aşşağıladığı gün daha güçlü oluyor daha çok başarı sunuyordu. Bunları düşünürken yine o çocuğun olduğu yere gelmişti. Belki yaklaşmazsa hissetmezdi sonuçta çocuk ilk geldiğinde değil de o yaklaştıkça fark etti belkide ses çıkartmıştı. Bilemiyordu ama tek istediği şuan ne kadar kötü de olsa kendi evinde olmak istediğiydi. Bu kez hiç yaklaşmadan olduğu yere oturdu ve ağaca kafasını dayadı. Yavaş yavaş gözlerini açmadan sesler duymaya başladı. Hafiften tırsmıştı etrafında gölgemsi şeyler dönüyor ve çocuk sanırım tepesinde dikiliyordu. Gölgeler "o olduğundan emin misin?" diye soruyor çocuksa "daha kaç kere söyliycem." Diye bağırıyordu. Çaktırmadan uyuma numarasına devam etti. "O zaman ruhu onu yarımını bulabilmek için buraya kadar getirdi." Dedi sorarcasına gölgelerden bir ses. "Düşündüğümüzden daha çok istiyor ve bu işimize çok yarıyacak." Diye cevap verdi. Ve yine aynı ses "ama gördükleri çok fazla ve şuan anlayamayacak seviyede hafızasını silmeliyiz." Dedi. Çocuktan bir ses gelmedi ve sonrası yine karanlık.
...
  Odasında gözlerini açtı. Akşam çok geç yatmış gibi hissediyordu en son odasında 11 gibi kitap okuduğunu biliyordu sonrası yoktu aslında o kadarda geç değildi. Ama sanki maraton koşmuş gibi her yeri ağrıyordu. Ve garip bi rüyayı hatırlar gibi oldu. Sanki anlamdıramadgı bi şeyler anı veya rüya yada kabus tam hatırlamıyordu. Tek hatırladığı orman bir yol turuncu kapüşonlu bir çocuk ve gölge gibi birşeylerdi. Ama anlamdıramıyordu bunları arkası dönük bir çocuk tepesinde uçuşan gölgeler. Çok fazla üstünde durmadı bugün pazartesiydi ve okulun haftanın ilk günüydü ve yorgunluktan olsa gerek geç kalkmıştı ve zamanı azdı oylanacak vakti yoktu. Üstünü hızlıca değişip banyoda saçını düzenleyip evden çıktı. Okula yetişebilmişti. Derslere girdi derken öğlen arası oldu. Hiç aç hissetmiyordu okulun kütüphanesine gidip kitaplara bakınmaya başladı. Buranın kokusu görüntüsü hepsi ayrı bir hoştu. Kitapların arasında ellerini gezdirirken bi kitap dikkatini çekti üstünde hiçbir yazı yoktu. Başlık kitap adı alıntı yada yazar. Merakla içindeki sayfaları çevirmeye başladı ama hayalkırıklıgına uğradı. Beklediği gibi şaşırtıcı şeyler yazmıyordu. İşin garibi hiçbirşey yazmıyordu. Yenilgiyle kitabı rafa koyacakken içinden bi not düştü.
"İstiyorsan sayfalarımı okumak. Yapmalısın bir fedakarlık. Deme sakın ne yapayım. Eğer kitabı bulduysan. Bilir içindeki bir şeyler ne yapman gerektiğini."
Anlamlandıramamıştı içindeki birşeyler neydi ve nasıl bilecekti ne yapması gerektiğini. Bilmiyordu ki ruhunun onu tekrar kontrol edeceğini ama daha zamanı vardı. Ve içinden bir ses o kitabı alması gerektiğini söylüyordu. Kitabı görevliye götürüp satın alıp alamayacağını sordu görevli ilk başta karşı çıksada cebindeki son kuruşa kadar alınca izin vermişti. Vicdansız karı nolacak burda genç bir beyin okumak istiyor hatta senin hediye etmem gerek ama olur mu öyle şey soyup soğana çevirmek için yapıyorlar.
....
öğlen arası ve dersler bitmek üzereydi son dersteydi ve bir an önce eve gidip kitabın bilmecesini çözüp içinde ne olduğunu bulmak istiyordu.
....
Dersler bitmiş ve nihayet eve doğru gidiyordu. Bundan sonraki tek engel ailesiydi. Eğer rahat bırakırlarsa şifresini çözebilir ve merak ettiği kitabı okuyabilirdi. Ama yine rahat yoktu ödev bahane ederek evden kütüphaneye kaçmıştı. Bu okul kütüphanesi gibi değildi şehirdeki büyük kütüphaneydi ve burada akıl alamayacak kadar kitap sessiz bir ortam vardı. Tam oturacaksın arkası dönük masada oturan bi çocuk vardı fiziği ve turuncumsu kapüşonu olan bir çocuktu evet hatırladı bu rüyasında gördüğü çocuğu anımsatıyordu. Emin olamadığı için dikkat çekmemek adına ilk başta oturacak olduğu masaya oturdu ve kitabı açtı. Çocuk hissetmişti geldiğini. Ona baktığını ve oturduğunuda. Ve farkettiği kadar kitabıda bulmuş ve çömeye uğraşıyordu. Olayı hızlandırmak için çözmesine yardım etmeye karar verdi ve kalkıp onun masasına oturdu.
....
  Evet arkadaşlar en atraksiyonlu yerde kesmesem olmuyor ki zaten hiç okuyucum olmadığı halde bu kadar hızlı yayımlamaya devam edersem ileride sizleri hiç meraklandırmadan bölümleri ardı ardına sıralamış olacağım. İnşallah sizler okumaya başlayıncaya bu hızda yazmaya devam edebilirim ve 3. Bölümü yazmadan önce inşallah bi kaç okuyucum olur ve bi sonraki bölümle alakalı fikirlerini sunarlar şuan kafamda birşeyler var ama yazana kadar unutmam inşallah.

Kayıp GölgelerWhere stories live. Discover now