18; ateş üstünde dans

2.3K 348 620
                                    

Geniş salonda hafif bir Batı müziği çalıyordu. Etrafta soylu oldukları belli olan şık insanlar vardı.

Yoongi korkuyla Jimin'in parmaklarına tutundu. Birbirlerine bir söz vermişlerdi salona inmeden önce. Dikkatli olacaklardı. Prens Jeon'un yapabileceği her türlü kötülükten birbirlerini korumak için söz vermişlerdi.

Dudakları bir olduğundan beri çok şey değişmiş gibiydi. Söylenmeyen gerçekler kavurucu bir öpücükle dil bulmuş, çoğu şeyi açığa kavuşturmuştu.

Yoongi hâlâ deli gibi utanıyordu ve efendisinin yumuşak dudaklarını düşündükçe çıldıracakmış gibi oluyordu. Kalbine hakim olmakta ilk defa zorlanıyordu beyaz oğlan.

Lakin şimdi toy hislerin kölesi olma vakti değildi. Olgun bir adam olup efendisini korumalıydı.

Jimin siyah ve mavi renklerinden oluşan süslü bir kaftan giymişti. Prens Jeon yollamıştı kıyafetini odasına. Yoongi de dolapta bulduğu daha sade, siyah-kırmızı bir kaftanı üzerine geçirmiş, beyaz saçlarını güzelce tarayıp omzuna bırakmıştı.

Yoongi onca sadeliğine rağmen baloda en çok parlayanlardan biriydi. Jimin ise kimsenin gözlerini ondan alamayacağı kadar güzel olmuştu. Kahverengi, uzun saçlarını beline dökmüş, kırmızı dudakları ve hafif pembeleşmiş yanaklarıyla o kadar çekici görünüyordu ki...

Yoongi hayran hayran izliyordu güzel efendisini. Jimin'in ona ait olduğunu bilmek güzel hissettiriyordu. Tüm sıkıntılarını unutup birkaç dakikalığına huzurla gülümsedi beyaz oğlan.

Balodaki en güzel oğlana sahipti. Ve balodaki en güzel oğlan onun efendisiydi.

Birlikte salonun ortasına doğru yürürken ikisi de gergindi. Yoongi Jimin'in elini tutmak istiyordu. Ona sığınmak ve tüm korkularından kaçmak istiyordu ama yapamazdı. Güçlü olacağına dair söz vermişti kendine.

Çoğu konuğun gözleri ikisinin üzerindeydi. Fısıldaşıp duruyorlardı iki oğlana bakarak.

Batı müziği sona erince keman ve piyano çalan müzisyenler yerlerinden kalktılar. Onların yerine geleneksel müzik sanatçıları geçmişti.

Bir tanesinin elinde junggeum (bir çeşit flüt) vardı. Diğerinin elinde ise sohaegeum... (geleneksel kore kemanı)

Müzisyenler tatlı bir ezgiye başladıklarında Yoongi ve Jimin birbirlerine baktılar. İkisinin de gözleri dolu doluydu. Sebebi yoktu. Belki de vardı... Fakat yine söyleyemiyorlardı birbirlerine.

Salonun girişinde bir silüet belirdiğinde herkes derin bir sessizliğe gömüldü.

Prens Jeon hastalıktan solmuş yüzü ve yorgun bedeniyle salona girdiğinde herkes onun önünde saygıyla eğildi. Müzisyenler de aletlerini bırakıp saygıda bulunmuşlardı.

Saray soyluları için hazırlanan üç koltuktan birine otururken gözlerini Jimin'den bir an olsun çekememişti. Bugün bir başka güzel olmuştu esmer oğlan. İçindeki yangını körükleyecek kadar güzel...

Prens Jeon yerine oturduktan sonra kral salona kolunda genç bir hanımla teşrif etti. Jeongguk'tan birkaç yaş büyük gözüken bir kızdı. Prenses olmalı idi.

Herkes yeniden selam verdi. Kral ise kızının elinden zarifçe tuttu. Kendisi ortadaki koltuğa otururken kızını sağına almıştı, solunda da prens vardı.

Kral eliyle müzisyenlere işaret ettiğinde müzik çalmaya devam etti. İnsanlar yeniden konuşmaya başlamışlardı.

Jeongguk Jimin'i izliyordu. Kalbinin her saniye ivmelenerek hızlandığını bile bile...

büyü dükkânı, yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin