Düşünceli

1.2K 128 93
                                    

Magnus arayı uzun tutmak istemediği için Alec'i bu sefer iki gün sonraya çağırmıştı. Alec ise evde durmak istemediği için bu teklifi anında kabul etmişti.

Magnus onun yokluğunda, çizdiği resimlere bakıyordu ve vaktini böyle geçiriyordu. Alec'in ciddiyetsiz ve labali tavrı yanında Magnus onu resimlere katı ve kuralcı birisiymiş gibi yansıtıyordu.

Oysaki Alec 900 dolar için soyunmayı kabul eden ve bunu sanat için değil sadece parası iyi olduğu için yapan birisiydi. Magnus daha önce sanatı için insanlarla öpüşmüş, hatta onların zevk inlemeleri ile kendini değişik durumların kucağına atmıştı ama bu şey farklıydı. Alec çıkarcı ve bencil birisiydi ve bu Magnus'un işine geliyordu.

Üçüncü sefer Alec onun yanına geldiğinde Magnus kafasındaki şeyi uygulamak için hala erken olduğunu düşünmüştü, Alec çıkarcı olabilirdi ama bir o kadar da masumdu.

Üçüncü sefer normal ve sıradan bir havada ilerlemişti ve Magnus bunun için memnundu. Alec göründüğü katı kişiliğin aksine komik ve içten birisiydi. Basit bir düşünce yapısı ve dar görüşleri olmasına rağmen Magnus onun karakterinde farklı şeyler hissetmişti.

"Ve sonra onunla kavga ettik, başkasını bana tercih etmiş. Tamam mükemmel değilim biliyorum ama onunla onca zaman geçirmişken terk edilmek koyuyor."

"İnsanlar tuhaf beyin yapılarına sahipler Alexander, onları çözmek için sihirli bir değnek ya da bir matematik formülü yok ne yazık ki..."

"Lütfen benimle bu kadar mantıklı ve anlamlı konuşma, IQ seviyem yetersiz geliyor da."

"Ah, kesinlikle gelmiyor. Sadece sen bunun arkasına sığınmayı seviyorsun."

Magnus'un dediği şeyle Alec hafifçe gülümsemişti.

"Beni tanımıyorsun, hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun. Böyle düşünmene nasıl neden oldum merak ediyorum."

"Gözlerin Alec, bana bakışın. Bu gözler boş olamayacak kadar anlamlı ve güzeller."

Alec birkaç saniye ona bakıp sonrasında toparlamak için başını iki yana sallamıştı.

"Ben... gitsem iyi olacak."

"Seni korkuttum mu? Bunu yapmak istememiştim."

"Ha... hayır. Sadece alışık olmadığım bir şey iltifat duymak. Genelde insanlar boş ve gereksiz olduğumu söylerler."

Magnus başını olumsuz anlamda sallayıp Alec'in kafası karışmış ifadesini süzdü.

"Acaba sana bunu söyleyen kişiler ne kadar dolu ve gerekliler bir de buna bakmak lazım. Hiçbirinin bir Tesla, bir Einstein ya da Beethoven olmadığına eminim. Öylece yerlerinde durup dünya hakkında hiçbir katkı sağlamayan insanların senin hakkında yaptıkları yorumlara takılmamalısın. Onların yaptıkları tek şey insanları yargılamak. Bu şekilde kendi kusurlarını örtmeyi adet edinmişler."

"Sen.... güzel konuşuyorsun Magnus ama annem ve babamın da böyle düşündüğü gerçeği var."

"Annen ve baban seni eleştirirken aslında kendilerinin yetiştirme yapılarını eleştirdiklerinin farkındalar mı acaba?"

"Sanmıyorum, onlara göre onlar mükemmeller. Sorun tamamen bende. Hiçbir zaman kendilerinin hatalarını görmüyorlar."

"Bu da benim dediğim olaya geliyor Alec." Dedi Magnus tebessüm ederek. "Hayattaki en büyük başarısını çocuk yapıp yetiştirmek olarak gören insanların senin hakkında konuşmasına izin verme. Bunlar senin annen ve baban olsa dahi izin verme."

Alec başını olumlu anlamda sallasa da bunun için yapabileceği bir şeyler olmadığını biliyordu.

"Boş bir insanım Magnus, boş insanlar eleştiri almaya mahkumdur."

"Eleştiri kötü bir şey değildir, yargılamak kötü bir şeydir. Bunun ayrımına varmalısın Alexander. İnsanlar seni iyi ya da kötü eleştirebilir, benim şu an yaptığım şey bile eleştiri aslında. Ama yargılamaya ve seni ötekileştirmeye çalışmaya başlarlarsa o zaman onları dinlememeye başla.  Çünkü inan bana insanların 10'da 7'si sadece kendi çıkarları için yorum yaparlar ve kendi üstünlüğünü kanıtlamak için seni aşağılarlar. Bu oyunlara gelme."

Alec tekrar gülümseyip Magnus'a teşekkür ederek evden ayrılmıştı.

Kendini ilk defa bu kadar iyi hissediyordu.

...

You're artWhere stories live. Discover now