•Anı•

88 12 34
                                    


Geçmiş... Sana geçmişini anlat desem bana neler söyleyebilirsin?

İlk okula gittiğin gün...

En iyi arkadaşınla olan güzel anıların...

Yapınca gurur duyduğunuz birkaç hareket...

Dönüp baktığınızda o kadar da abartılacak gibi durmuyor, değil mi?

Hatta bazı anılar zihnimizin tozlu köşelerinden çıkıp kendilerini gösterdiklerinde... sanki ölmek en iyisi...

O korkunç an... Hatırladığınızda nefesinizi kesen, yanaklarınızı kızartan, kalbinizi tekleten an...

Ki hangimiz kusursuz yaşıyoruz ki bu hayatı? Sadece böyle bir anımızın olması bir lüks aslında. Çünkü bazılarımız sadece öyle bir an olması için dua ediyoruz.

Keşke yapmasaydım...

Keşke gitmeseydim...

Keşke pes etmeseydim...

Keşkeler... Pişmanlıklarımız, acılarımız, kalbimizin bilinmeyen bir yerinde sıkışmış istekler... Keşke...

Belki de nefes almamız bizler için lükstür. Nefes almayan, cansız, bir ruhtan bile yoksun bedenlerden ibaret olmaktansa nefes alabiliyoruz. Belki bu bile bir ayrıcalıktır?

Ayrıcalıkların... Kaybetmemen gereken tek şey...•

***

"Odası üst katta hemen merdivenlerin karşısında."

"Teşekkür ederim."

  Hızlıca merdivenleri adımladım ve üst kata ulaştım. Yolumdan sapmadan hemen karşımdaki kapının önüne geldim. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı tıklattım. Herhangi bir ses gelmedi. Yine tıklattım. Bu sefer de ses gelmeyince kapıyı yavaşça aralayıp içeri baktım. İçerideki yatağın üzerinde yatan silueti görünce kapı aralığını biraz daha açıp içeri girdim ve kapıyı afkamdan kapattım. Yatağın sırtı kapının olduğu duvardaydı ve adamda birkaç adım vardı. Yataktaki kişinin kim olduğunu biliyordum ve sırtı bana dönük yatıyordu.

  Yavaş adımlarla onun yüzünün dönük olduğu tarafa geçtim ve yüzüne baktım. Yüzü bembeyazdı ve huzursuzca uyuyordu. Üzerinde olması gereken örtü sadece ayaklarını kapatıyordu. Derin bir nefes alıp çantamı kenara koydum. Nasıl bu hale geldin sen?

  Uzanıp örtüyü tuttum ve tüm bedenini örttüm. Örtünün onu sarmasıyla biraz kıpırdandı ve uyumaya devam etti. Elim istemsizce onun yanağına gittiğinde şaşkınlıkla duraksadım. Yoksa... Ağlamış mıydı?.. Bu saçmaydı. Hasta birinin ağlaması mantıklı değildi. Özellikle de buz gibiyken. Bir sorunu var... Bunu öğrenmeliyim...

  Elimi omzuna koyup onu sarsmaya hazırlandığımda bir anda gözlerini açtı. Bunu fark edip direk gözlerine bakmıştım. Ama bunu yapmamla kaşlarım çatılmıştı. Gözleri... eskisi gibi gökyüzünü anımsatmıyordu...

  Bir süre öylece bana baktı, ben de ona. En sonunda gözlerini kapatıp kaşlarını çattı. Gözlerini birkaç kez kırpıştırdıktan sonra yine bana baktı. Bu sefer gözleri normal rengindeydi. Bunu nasıl yapmıştı? Nasıl?

EndWhere stories live. Discover now