Sehun efsanedeki kana susamış avcıyla bir gün gerçekten göz göze geleceğini düşünmüyordu. Kai'nin gözleri hipnotize ediciydi ve genç alfa o kana susamış avcının gözlerine düşmüştü.
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde karbur saman içinde ormanın derinliklerinde tahta bir klübede bir avcı yaşarmış. Uzun gümüş tırnakları her gün kurumuş kanlarla kaplanırmış. Kahverengi gözlerinde ölümü hissedebilir, gözlerinin içine direk bakarsanız hipnotize olurmuşsunuz. Her gün ormanda dolaşır başı boş dolaşan kurtları avlarmış. Özellikle yaramaz olan kurtların kokusunu alabiliyormuş. Eğer uslu bir kurt olur ve ormana tek başına girmezseniz onunla asla karşılaşmazsınız...
Her küçük kurda bu hikaye anlatılırdı. Geceleri eğlence olsun diye ormana çıkmasınlar diye. Sehun da o çocuklardan biriydi. Ne zaman babası onu Kai hakkında uyarsa tüyleri diken diken olurdu. Eğer uslu olursa onunla asla karşılaşmayacağına inanmıştı gerçekten. Ancak şimdi kanlı canlı bir şekilde karşısında görünce efsanenin ne kadar doğru ve ne kadar yanlış olduğunu anladı.
Çok genç...
Babası ona hep bu hikayeyi ona anlatanın da büyükbabası olduğunu söylerdi. Bu kadar eski bir hikayedeki birinin bu kadar genç görüşmesi imkansızdı. Herkes yaşlanırdı. Vampirler hariç. Ancak onlar bu kadar güneyde yaşayamazlardı. Sıcak onların en büyük düşmanıydı. Bu yüzden insanlar ve çoğu kurt sürüsü güneyde bulunuyordu.
Efsane tahta klübe hakkında yalan söylemiyordu. Kai gerçekten ormanın içinde kocaman bir tahta klübede oturuyordu. Sehun şuan tam ortasında bulunduğu klübe tam olarak avcıların merkez üssüydü. Kai'nin gümüş muştası efsanede tırnaklar olmalıydı. Onu dövüşürken henüz görmemişti tanışalı birkaç dakika oluyordu. Ancak kanlar konusunda da yanıldıklarını sanmıyordu.
Ayrıca hipnotize eden gözleri de gerçekti. Sehun yeni başalfa olmuştu ve toydu. Babasının ani ölümünü kimse beklemiyordu. Yine de oturduğu yere hak ederek düelloyu kazanarak oturmuştu. Bu yüzden zayıf bir alfa olduğunu kimse idda edemezdi. Şimdi ise bir zayıflığı ortaya çıkmıştı. Esmer avcının kahverengi gözleri.
Buradan sonra efsane biraz saptırılmıştı. Ormanda başı boş dolaşan kurtları avlamıyordu. İnsanlar ve kurtlar arasında bir anlaşma vardı. Bu yüzden bunu yapması halinde bir savaşa sebep olurdu. Bölge avcılarının başında bile olsa onun da rapor verdiği birileri vardı. Ve bundan hoşlanacaklarını sanmıyordu.
Kurtlara karşı korkutucu olduğu doğruydu. Sehun onu ilk gördüğü anda buz kesmişti. Sonra bir kız aralarına koşarak girdi. Küçük elleri, dalgalı siyah saçlarıyla çok tatlı bir kızdı. Kai onunla konuşurken takındığı yüz ifadesi az önce onunla konuşurken takındığından tamamen farklıydı. Sehun gözlerinde hiç duygu görmediğine yemin edebilirdi. Tıpkı hikayede anlatıldığı gibi. Kana susamış bir katil gibi. Oysa küçük kıza bakarken sımsıcacık gülümsüyordu.
Sehun o gülümsemeye kalbini verdiğini o sırada bilmiyordu. Ama bu küçük kızın bir şekilde kendisiyle bağlantısı olacağını hissetmişti. Kai ile aralarını ya daha iyi ya da daha kötü olmasına sebep olacaktı. Genç alfa daha iyi olmasını ummuştu. O çok korktuğu avcının aslında anlatıldığı gibi biri olmadığından emindi.
Yarın İlk bölümü yayınlayacağım. O zamana kadar kendinize iyi bakın sabah kahvelerim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
