12.BÖLÜM

282 82 27
                                    

12.BÖLÜM

Cenk günler sonra küçücük bir odada araladı gözlerini. Pencereden sızan güneş ışığı aydınlatıyordu kasvetli ve küçük odayı. Yatağın karşısındaki masada ufak bir televizyon, yanında da üzerinde yastık ve battaniye olan bir çekyat vardı. Yerler boş bira şişeleriyle doluydu. Yatağın üzerinde bir serum şişesi vardı ve bir hortum ile koluna bağlıydı. Vücudunun üst tarafı çıplak alt tarafında ise hasta bezi vardı. Yaraları temizlenmiş ve sargılarla sarılmıştı. Bunların hiçbirine bir anlam veremedi, nerede olduğunu bile bilmiyordu. Diğer odadan gelen sesleri kulak kabartarak dinlemeye başladı.

"Ne zaman akıllanacaksın sen Deniz? Bu ne sorumsuzluk?"

"Bıraksaydım da ölse miydi abla?"

"Hastaneye götür, evde ne işi var? Başımıza bela ediyorsun durduk yere"

"Ya abla anlatamıyorum sana bir türlü, ölümü göze alıyor hastaneye gitmemek için"

"Zaten zar zor geçiniyoruz, bir boğaz daha. Ben bütün gün el alemin bokunu temizliyorum biliyor musun sen? Eniştenden gelen üç beş kuruş da olmasa acımızdan ölürüz, babamızın ilaçları zaten dünya para. Yılda bir gelirsin hep bela getirirsin hep bela"

"Merak etme abla, birkaç güne gideceğim zaten"

"Of Deniz ya, ne yaparsan yap ama beni bulaştırma. Bu işin sonu iyi değil sonra söylemedi deme"

"Tamam ya tamam"

Bu sırada kapının zili çalıyordu Deniz hemen koşarak kapıyı açtı, kapıda bekleyen eczacı Sarp'tı. Haftanın iki günü gelir, yatalak olan babalarını kontrol ederdi. Aynı mahallenin çocuklarıydılar ve hep aynı sınıflarda okudular. Son üç yıl ise Deniz Üniversite okumak için şehre taşınmış, fakat işler istediği gibi gitmemişti. Okulunu bırakarak çalışmak zorunda kaldı, Cenk'i buraya getirince de ondan yardım istemişti. Kapıda ayakkabılarını çıkarırken Deniz ona takıldı;

"Ooo Pars, hoş geldin yeğenim.

Ablası da Deniz'e çıkışarak;

"Adını bari doğru söyle çocuğun ayıp etme, Allah razı olsun her zaman yardımımıza koştu, senin gibi kaçıp gitmedi"

"23 senedir değişmedi Derya Abla, bırak öyle kalsın"

Sonra da Deniz'e bakıp gülümsedi.

"Değişirse şaşarım zaten, değil mi ulan Gomez?

Beraberce kol kola odanın birine girdiler. Yatakta boylu boyunca, burnunda oksijen tüpü bağlı babaları yatıyordu, kolunda da serum takılıydı. Yaklaşık beş yıldır yatalak hastaydı.

Sarp elindeki çantayı masanın üzerine bırakarak;

"Haluk Amca nasılsın bugün?"

Adam yattığı yerden gülümsedi, Deniz'in ablası Derya bakıyordu ona. Dört yıl kadar önce kızı Yasemin'e hamile iken kocası inşaattan düşerek ölmüştü. Devletten her ay bir miktar para alıyordu ama yetmiyordu. Arada bir ise gündelikçi olarak evlere temizliğe gidiyordu. Babasının bütün ihtiyaçlarını ise hep o karşılıyordu. Sarp ise ilaçlar konusunda ona yardımcı oluyor, arada bir gelerek muayene ediyordu.

Sarp oksijen tüpünü kontrol etti. Çantasından çıkardığı şırınga ile seruma iğne yaptı. Serumun akışını kontrol ettikten sonra;

"Serumu bitince kapatırsın Derya abla iki tane daha getirdim ben, yarın sabah yenisini takarsın"

"Sağ ol Sarp, hakkını nasıl öderiz bilmem"

"Ne biçim konuşuyorsun sen abla aynı mahallenin insanlarıyız, sana boşuna abla demiyorum"

YUVA / SİYAH BEYAZ KATİLLER Where stories live. Discover now