Giriş| SEZİN

898 265 781
                                    

(Düzenlenmiştir.)

Hoş geldiniz.

Başladığınız tarihi buraya bırakabilir misiniz?

30.11.2020

⚜️

-Gelecek-

Nefes alıyor muyum? Nefes al kızım. Derin derin nefes al. Sana bunları Mert öğretti unuttun mu?

Derin bir nefes aldım. Onun gelip boynuma yaklaştırdığı dudaklarıyla içine çektiği derin nefesini verip elimi tuttuğunu hissettim. "Sima, titriyorsun. Nefes al." sesi zihnimde dans ederken derin bir iç çektim. Şimdi yakalanamazdım. Şimdi yakalanmam demek onun oyununda topladığım bütün skorları kaybetmem demekti. Kaybedemezdim. Bugüne kadar aldığım bütün haberlere, gördüğüm bütün senaryolara katlanmışken şimdi burada acemilik yapıp kendimi ele veremezdim. Korumalardan esmer olan adımlarını biraz daha bana doğru yaklaştırdığı sırada onunla göz teması kurdum. Asaf hâlâ yukarıdaydı ve o gelmeden benim buradan gitmem gerekiyordu. Öylece durmuş bu koca şirketin ortasında elimde tuttuğum çantam ile dikiliyordum. Korumaları ilk gördüğümde onların yeni olduğunu anlamıştım. Beni tanımayacaklardı. Göz temasını kestiğimde sağlam adımlarla çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Başarıyordum, aradığım kaydı alarak buradan çıkıyordum derken koluma dokunan el ile duraksadım.

"Buyurun." dedim kafamı korumaya çevirirken. Güneş gözlüklerimi indirdim ve gözlerime bakmasına izin verdim. "İsminizi alabilir miyim?" dedi elinde tuttuğu büyük ihtimalle bana ait olan kâğıda bakarak.

"Numaramı da isteyecek misin?" dediğimde kolumu af dileyerek bıraktı. "Nida Sarman." dedim o an salladığım ismi unutmamayı dilerken. Sarıya boyanmış saçlarımı süzdü ve eliyle çıkışı göstererek beni onayladı. Beni bekliyorlardı, benim buraya geleceğimi ve o kayıtları alacağımı o kadar iyi biliyorlardı ki şimdi burada herkesin elinde benim görüntüm dolaşıyordu. Daha dün bal sarısından cırtlak sarıya boyattığım saçlarım, gözlerimin gerçek renginin ela olmasına rağmen gözüme taktığım masmavi lensler, ayağıma normalde Gece Simanın - yani benim- asla giymeyeceği topukluları geçirmiştim. Onun sandığı kadar hazırlıksız değildim. Kaşlarını yukarı değil aşağı taradığında bile insan suratı o kadar değişiyordu ki şimdi bu halde iken beni tanımalarının imkânı yoktu. Tanımamışlardı da zaten. Biraz stres ile bu işten de sıyrılmıştım işte. Açtığım telefon ekranında yazan numaraya tıkladığımda sadece birkaç saniye ardından Cenk'in sesi kulaklarıma doldu. Var olan stresimi de aldığı için minnet ettim yürürken.

"Başardın!" dedi çocuk sevinciyle. "Başardım Cenk!" dedim sevincine eşlik ederek. "On dakikaya oradayım. Belirlediğimiz yerde bekle."

"Tamam." dedim. Kapanan telefonu çantama attıktan sonra durdum. Gökyüzüne baktım derin bir iç çekerek. "O cezasını çekecek."

"Ben de ikinize de kavuşacağım." dedim fısıldayarak. Güneş gözlüğümü elime aldığım sırada gidecektim ki arkamdan gelen ses durmama sebep oldu.

"Yeni stiller mi deniyorsun? Güzel olmuş. Keşke sağ bileğindeki ufak doğum lekeni de kapatmayı akıl etseymişsin güzel kızım. Benden bir şeyler öğreneceğini ummuştum ama nafile."

Kalbimin durduğunu hissedebiliyordum. Bulmuştu, yakalamıştı beni. Şimdi her şey uğraşılmamış gibi başa mı dönecekti? Skor listem sıfırlanmış mıydı çoktan? Yeni bir şansım yok muydu? Yoktu. Skor tablomda Asaf'ın puanları onun kazandığını gösteriyordu ve hangi oyuncu olursa olsun ben bu oyunda ona ikinci defa yeniliyordum. Önümü ona döndüğümde yaşlanmış olmasına rağmen dinç görünen yüzüne tiksinerek baktım. Arkasından gelen güvenlikler bana daha fazla yaklaşmadan elimi çantamın içine attım onlara fark ettirmeden. Oyunun bitmemesi için benim tükenmemem gerekiyordu. Tek ve son umudum olan uygulamayı devreye sokmak için telefonumun açma kapama tuşuna beş kere bastım hızlıca. Elimi çantamdan çektiğimde konuştum.

KORKUSUZWhere stories live. Discover now