16.Bölüm

250 12 7
                                    

Demir'in dilinden...

Elif kollarımın arasındaydı ve küçük kalbinin nasıl yaralı bir kuş gibi çırpındığını hissedebiliyordum.
Onun gözlerindeki kırılmışlığı gördüm ben. Sevgisiz kalmış o küçük kızı gördüm

Bahar esintisi gibi olan kokusunu içime çekerken gözlerimi kapattım. Kokusunu kelimelerle ifade ede bilseydim, kesinlikle eşsiz cennet çiçekleri derdim.

Ölmeden önce cehennemi tattıracaktım onlara. Ölmeden cehennemin nasıl olduğunu öğreneceklerdi. Onun bu hayatı yaşamasında parmağı olan her kes, bu kızın masumluğu karşısında, yaşadığı acılar karşısında, onun ahları karşısında bin kat acı çekeceklerdi.

Bu kızın ahları bir ateş olup yakacaktı hepsini. O ateşi harmanlayan, cehennemi yaratacak olan ise ben olacaktım!

Bu artık sadece onun meselesi değildi. İntikam alınıcaksa, bunu birlikte alacaktık.

Elifin dilinden...


Demir'in telefonunun zil sesi odada yükseldiğinde beni saran kollarını üzerimden çekti ve kot pantolonun ön cebinden telefonunu çıkardı. Ekrana çok kısa baktıktan sonra aramayı açarak benden uzaklaştı ve kulubden dışarı çıktı.

Bu hareketleri sinirimi bozmuyor değildi. Hayır, havası kimeydi ki bunun? Bi gizemli hareketler, gizli gizli telefon konuşmaları...

Gözlerimi devirerek pencereye doğru yaklaştım. İzbandut gibi korumalar hala dimdik ayakta duruyordular. Bunların uykusu falan gelmiyor muydu?

Demir telefonu kapatıp, kapının önünde duran korumayla bir şeyler konuştu. Hemen ardından koruma bana baktı. Kaşlarım çatılırken, Demir'in gözleri beni buldu. Pencere camının arkasından sessizce onları izlerken, ne konuştuklarını feci derecede merak ediyordum.

Koruma Demir'i dinlerken, kafasını sallayarak bir şeyler söyledi. Hemen ardından kulağındaki cihaza dokunarak diğer korumalarla iletişime geçti.

Ne gibi bir oyunun içinde olduğumdan haberim yoktu. Bilinmezlik, beni dipsiz kuyulara çekerken Demir kulubenin eski ahşap kapısını açtı ve içeri girdi. Kapıyı açık tuttuğu o kısacık zaman diliminde soğuk sinsice içeriye sızmayı başarmıştı.

"Elif, benim şimdi gitmem gerekiyor." dediği an, "Ne?" diye çıkıştım.

"Akşama kadar burada boş boş oturacağımıza araştırma yaparsak daha iyi olur." dediğinde hiç bir şey anlamamıştım.

Pencere kenarından uzaklaşmadım. O bana doğru yürürken, "Levent Kara ile ilgili dosyayı alıp geri geleceğim. Dosyayı getiren elemanın buraya gelmesi tehlikeli ola bilir. 1 saate kadar dönerim." dedi. Bana açıklama yapmasını garipsemiştim. Bana tekrar yaklaşınca, kalbim heyecanla sıkışmaya başlamıştı.

"Her hangi bir sorun yok yani?" diye mırılandım gözlerimi kaldırıp yüzüne bakarak.

Dudağının kenarı yukarı doğru hafifçe kıvrılırken, "Hiç bir sorun yok." dedi ve benden uzaklaşıp koltuğun üzerindeki siyah deri ceketini aldı.

Kulübenin kapısına yönelirken, "Acıkırsan, masadaki poşetlerde yiyecek bir şeyler var." dedi. Kapıyı açtı ve bana dönerek "Sakın dışarı çıkma ve İvan yada Çınar Patron ararsa benim gittiğimi sakın söyleme." diye tembihledi beni.

Kafamı olumlu anlamda salladım. Ailemi mahv eden adamları bulmakta Demir bana yardım edecekti. Bu durumu ikimizden başkası bilmiyordu ve bilmemeliydide.

Demir dışarıya çıkıp kapıyı kapattı. Pencereden dikkatlice onu izlerken, o elinde tuttuğu ceketi bir çırpıda üzerine geçirdi ve basamaklardan aşağıya inerek korumaya tekrar bir şeyler söyledi. Koruma, başını salladı ve Demir arabaya doğru yöneldi.

MÜREKKEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin