Bölüm 11

660 62 15
                                    



Jongin arabasını bu gizli planımız için kullanma kararı almıştı. Aslında Jongdae'nin, Chanyeol'u gözden kaçırmamamız için sabahın bir vaktinde orda olmamız gerektiği fikrini duyunca bu kararı almak zorunda kalmıştı. Güneşli bu günde siyah siyah giyinmiş, Jongin'in arabasına doluşmuştuk.

Sonuç olarak Pazar günümüzü merkezde ücra bir yerde kalmış sakin ve sevimli bir kafede, elimizde birer menü ile Chanyeol'un sırtını izleyerek geçiriyorduk. Ben ve Jongdae Chanyeol'un masasını görebileceğimiz bir yere oturmuşken Jongin bizim karşımıza geçerek onlara arkasını dönmüştü.

Bize yeteri kadar süre tanıdığını düşünen garson yanımıza gelip başımızda dikildi. Bizim yaşlarımızda kısa boylu ama yakışıklı denebilecek bir erkekti. Üzerinde kafede tüm garsonların giydiği siyah bir önlük vardı. Gülümseyerek bize bakıp bir cevap bekliyordu.

Jongin kısa bir bakış atıp menüyü kapadı. ''Ben sütlü bir çay alayım lütfen.''

Garson onun dediği şey not edip bize döndü. Jongdae'yle menüleri kendimize kalkan yapıp gözümüzün hizasına kadar kaldırmıştık. Garsonun sekteye uğrayan gülümseyişinden anlaşıldığı üzere düşündüğüm kadar normal durmuyorduk.

''Biz de iki tane milkshake istiyoruz. Bu arada menüler burada kalabilir mi?''

Garson siparişlerimizi not edip menülerin kalabileceğini söyledi. Giderken attığı garip bakışla oflayarak önüme döndüm.

''Al işte. Büyük ihtimalle bir suç örgütü üyesi olduğumuzu düşünüyor. Ne hallere girdik Jongdae!''

''Merak etme bebeğim. Suç örgütü üyesi olmak için fazla masum ve beceriksiz görünüyoruz.''

Chanyeol o sırada önündeki kahvesini yudumlayıp her masanın üstünde bulunan moda dergisini karıştırıyordu. Bunu daha ne kadar izleyeceğimizi düşünüp önümdeki menüyü indirdim ve saate baktım. Çoktan üçe geliyordu bile.

''Hadi ama Jongdae. Geleceği yok kimsenin. Gidelim işte. Çok ayıp ediyoruz Chanyeol'a çok. Fena kızacak bize.''

''Bir şeycik diyemez. Bekleyelim azıcık daha. Kimse gelmezse gideceğiz söz.'' On dakika sonra garson elinde milkshakelerle döndü.

''Gecikme için üzgünüm. Teknik bir sorun çıktı da.''

''Önemli değil.'' deyip önüme konan soğuk milshakeden bir yudum aldım.

Beklemekten bunalmıştım ve bu bana iyi gelmişti. Ben bir yudum daha alamadan oldukça güzel ve bakımlı bir kızın Chanyeol'un masasına ilerlediğini görünce kalakaldım.

''Yuh!'' dedik aynı anda Jongdae'yle.

Gerçekten yuhtu ama. Jongin bizim bu tepkimize neden olan şeyi merak ederek arkasına döndü. Gelip Chanyeol'a sarılan kız oldukça güzeldi. Dikkat çekici güzelliğinin yanında oldukça bakımlıydı da. Chanyeol ile bir şeyler konuştular. O masada Chanyeol'un karşısına otururken Chanyeol muhtemelen garsonu çağırmak için etrafına şöyle bir bakındı. Bizim tarafa doğru dönerken Jongin önüne döndü. Jongdae elindeki menüyle saklanırken ben masanın altına doğru eğildim.

''Çık. Döndü önüne.''

Birkaç saniye sonra Jongdae'nin eğilip bana fısıldamasıyla doğruldum. Garsonla konuşup bir şeyler sipariş ettiler. Garson uzaklaştıktan sonra ikisi de aynı anda çantalarına davrandılar. Ortaya çıkan kalemler ve kitaplar ile sinirli bakışlarımı Jongdae'ye diktim. O da menüyü indirmiş biraz şaşkınlık biraz pişmanlıkla birkaç masa önümüzdeki ikiliye bakıyordu.

BFF FaciasıWhere stories live. Discover now