Bölüm 33

519 59 18
                                    

Üstümden sular akıta akıta çıktım denizden. Jongin etrafına bakınıp bizimkileri ararken benim gözlerim tamamen başka birine odaklı geziniyordu etrafta.

Kristal'i gördüğümden emindim. Elbette emindim. Tam karşıdan Jongin'i, bizi, izliyordu. Bakışlarındaki bir şeyler beni çok rahatsız etmişti. Uzakta olmasına rağmen görebilmiştim çünkü. Gözleri tamamen Jongin'e odaklıydı. Beğeniyle süzüyordu o sırada benimle şakalaşan esmeri. Kristal'i gördüğümü Jongin'e söyleyip söylememek arasında kalmıştım ama neşeli halini bozmak istememiştim.

''O kız çok tehlikeli Sehun. Gerçekten. Normal bir psikolojisi yok. Uzak dur tamam mı? Görsen bile yönünü değiştir hemen. Sen kıyamazsın kimseye. Kendini bile savunamazsın bu yüzden belki. Ama o kız farklı, zarar verir sana. Zarar veriyor o kız sana Sehun.'' demişti bana Baekhyun bir keresinde.

Bayılıp revire kaldırılmamdan sonraki günlerde bir akşam pencereme dayanıp söylemişti hatta. Abartıyorsun diyememiştim. Yüzüme giden ellerimle bakakalmıştım ona. Ama içten içe biliyordum sanki bunu. Kristal takıntılı biriydi. Yıllar boyunca onunla arkadaşlık kurduğumu sanıp ona yardım ederken fark edemediğim bu takıntı sonraları başıma ne belalar açmıştı.

Kristal Jongin'e takıktı hem de. Saplantıydı onunkisi. Sevgiyle alakası yoktu. Bunları Baekhyun söylememişti ama ben öyle düşünüyordum. Sevseydi asla zarar vermeye çalışmazdı Jongin'e. Ama Kristal fiziksel olarak olmasa da yine de davranışlarıyla zarar veriyordu Jongin'e. Etrafındakilere. Bundan pişmanlık duyup duymadığından bile emin değildim artık.

Ama en çok da kendime kızıyordum. Bir zamanlar destekleyip durmuştum kızı. Oysa uzaklaştırmam gerekiyordu. Belki o zamanlar daha mantıklı düşünebilsem Kristal'e bile yardım edebilirdim. Ama yapamamıştım. Aptallığıma yanayım yapmamıştım. Jongin'e zarar verenlerden biri de ben olmuştum böylelikle. Asla kıyamam dediğim kişilerden biriydi Jongin. Kıymıştım. Zarar vermiştim işte. Şimdiyse bunu durdurmak için elimden gelen hiçbir şey yoktu.

''Şuradalar bak. Gidelim hadi.''

Jongin'in sesiyle kendime geldim. Biraz irkilmemle kaşları kalkmıştı yanımdaki esmerin. Ama yine de benim bu dalgın hallerimi yorgunluğuma veriyor olacak ki bir şey sormuyordu. Kolumu tutup gösterdiği, ama benim bakmadığım, yere doğru çekiştirdi beni.

Yanında attığım uyuşuk adımlarla itiraz etmedim. İzin verdim beni istediği yere sürüklemesine. Ayaklarıma yapışa kumlar bile canımı sıkıyordu o an. Normalde bunu iç gıdıklayıcı bulurdum. Ama o an değil.

''Neredesiniz siz? Gözlerim kör oldu sizi arayacağım diye.''

Jongdae yanına gider gitmez azarlamaya başladı bizi. Onlar da yorulmuş gibi gölgeye atmışlardı kendilerini. Yine de yüzleri gülüyordu.

''Şurada yüzüyorduk. Daha sakin orası.''

Jongin eliyle az önce geldiğimiz yönü işaret etti. Sonra çantasından çıkardığı havlulardan birini başıma koydu. Ben önce saçlarımı sonra da vücudumu üstünkörü kuruladım.

''İyi ki gelmişiz gerçekten. Biraz kalabalık ama çok güzel su.''

Baekhyun neşeyle söyleyip arkasına yaslandı. Onun alnına düşen ıslak saçlarını Chanyeol eliyle arkaya doğru taradı.

Islattığım havluyu düzgünce bir köşeye bıraktım sonra da yere çöktüm. Elimle ıslak saçlarımı dağıttım. Etrafta birkaç çocuğun neşeli cıvıltıları duyuluyordu. Bir süre sonra kafamı kaldırıp etrafıma bakındım yeniden. Tüm neşemi kaçıran insanı arıyordu gözlerim ama hiçbir şey göremedim. Belki de yanlış görmüştüm. İnanmamama rağmen tutundum bu düşünceye.

BFF FaciasıWhere stories live. Discover now