31. Bölüm

1K 132 15
                                    

Kontrol etmeden attım bu yüzden kesin her yerde yazım hatası var sorry 😙

"Bir misafiriniz var Dr. Oh"

Sehun kaşlarını çatarak sekreterine baktı. "Birini beklemiyordum. Kim geldi?"

"Doktor Kim."

"Ah demek öyle." Sehun yavaşça sekreterini kafasını sallayarak onayladı. 

Titreyen ellerini kapının kulbuna uzattığında sekreteri çoktan masasına gitmişti. Jongin'le kavga ettikten sonra tekrar kapalı bir odada yalnız olmak gerilmesine sebep oluyordu. Onu kesinlikle kırmıştı ama kendisi de kırılmıştı. Belki bu bir bahane değildi. Belki değil bu kesinlikle bahane değildi. Ama Sehun o sırada yaptığından zaten pişmandı. Şimdi bu pişmanlıkla yüzleşmeye hazır hissetmiyordu. Ancak Jongin onunla barışmak için gelmişken bunu görmezden gelmek Jongin'i daha çok kırmaktan başka işe yaramazdı. 

Derin bir nefes alıp yavaşça kapıyı açtı. Niyeyse gözlerini parkelerden kaldıramıyordu. İçeri girdiğinde arkasını dönerek kapıyı kapattı. Kafasını kaldırıp son kez kapıyla bakıştı. Hani bunu uzatmanın bir anlamı yoktu da yüzleşmek de istemiyordu Sehun. Arkasını döndüğünde koltuğunda gördüğü görüntüyle küçük çaplı bir kalp krizi geçiriyordu nerdeyse.

"Bay Kim?! Doktor olduğunuzu bilmiyordum." Jongin'nin babası alaycı bir gülümsemeyle Sehun'u koltuğuna oturana kadar izledi.

"Jongin neden doktor oldu sanıyorsun?"

"Uzatmayın da ne işiniz var burada onu söyleyin." Sehun yüz ifadesini olabildiğince düz tutmaya çalışıyordu. Ne olursa olsun Jongin'nin babasıydı bu yüzden adama iğrenerek bakmamasının tek yolu hiçbir mimik kullanmamaktı.

"Konuya çabuk giriyorsun. Oysa bir süre daha kapıyla bakışmak istersin diye düşünüyordum." Sehun adamı umursamadan önündeki hasta dosyasını açıp imzalanacak yerlere bakarken Bay Kim tekrar konuşmaya başladı. "Oğlumun başına açtığın belanın farkındayım."

"Nasıl?"

"Takip ettiriyord-"

"Yok artık! Bay Kim farkındaysanız oğlunuzun da bir özel hayatı var. Madem kendisini sevmiyorsunuz. Bari rahat bırakın da huzurlu bir şekilde yaşasın."

"Lafımı bitirmeme izin ver. Onu değil seni takip ettiriyordum."

"Yani bu yaptığınız çok daha mantıklı."

"Yapmasaydım başınızdaki beladan haberdar olmayacaktım."

"Jongin söylemediyse eminim bildiği bir şey vardır."

"Başı belaya girdiğinde asla bana gelmez."

"Aaaaa! Acaba neden?" Sehun sahte bir oyunculukla çenesini yumruk yaptığı eline yaslayarak düşünüyormuş gibi yaptı. Buna karşılık aldığı göz devirmesiyle de keyifli bir şekilde gülümsedi. Karşısındaki adama gram saygısı yoktu. Annesinin küçükken ona öğrettiği büyüklere karşı nasıl davranması gerektiği hakkındaki öğütleri şuan kafasının en ücra yerine yolluyordu. Bu adam saygı duyulacak hiçbir harekette bulunmamıştı henüz.

"Hala neden geldiğinizi söylemediniz?"

"Eğer Kai'den uzak durursan-"

"Umarım para teklif etmeyeceksiniz. Bu çok klişe olurdu."

"Para teklif edersem oğlumun peşini bırakır mısın?" Sehun, karşısındaki adama gözlerini devirdi. "Kabul etseydin o kadar da klişe olmazdı."

"Ne istiyorsunuz Bay Kim?" Sehun bıkkınlıkla konuştu.

"İzin verseydin söylüyordum zaten. Eğer Kai'den uzak durursan başınızı bu beladan kurtarırım."

Asklepios // SekaiWhere stories live. Discover now