65- Sevdanın Adı

2.8K 182 32
                                    

Bir haftamın içine dört mevsimi sığdırdım. Sonbaharın altında bir ağacın arkasından çıkmasını beklerken, kış vakti yağan karların altında bulmak istedim onu. İlkbaharda taze papatyalara burnunun ucunun değmesini görmek, yaz vaktinde güneşin teninde ışıl ışıl parlamasını hissetmek istedim. Hayallerimde o kadar tazeydi ki. Hâlâ kaldığımız yerden devam ediyormuşuz gibi. Sonrasında ise hayallerimin ortasına bir hançer düşüyordu. Bir hafta önce sevdiğim adamı gözyaşları içinde arkamda bırakmıştım. Gözlerim arıyordu, bir yerden beni izliyordur diye. Kapı her çaldığında heyecandan kapıyı açamasam da gelenin o olmadığını öğrenince tatlı heyecanım acının kıvrımları arasına süzülüp ayaklarımın ucuna damlıyordu.

Gözlerim bu yedinci günde de perdenin ardındaydı. Bakışlarım yolu talan ederken sıcak havanın mutluluğu ile sokaklara dökülen insanları görüyor, cıvıltılarını işitiyordum. Bedir yine yoktu, sesi yoktu. Ömrüm boyunca hayallerimde kalanlarla yetinebilecek miydim? Deseler bana onunla ilgili aklındaki her şeyi sileceğiz, onu unutacak, acı çekmeyeceksin diye. Gülümseyerek arkamı döner giderdim. Ben onun acısına da aşıktım. Sevdamın adı acıydı. Acımdan vazgeçmezdim.

Ama Bedir'den vazgeçtin, diye fısıldadı yüreğim.

Koşa koşa aklımın yanına gitti yüreğim. Yeniden el ele tutuştular. Vicdanımı sızlatıyorlardı. Gülümsedim.

Ben bile mantığı bir kenara bıraktım, sen vazgeçme diye,'' diye fısıldadı aklım. Sıkıca yüreğime sarıldı.

Bana kızgınlardı. Kendi içimde dahi yalnızdım. Gözyaşım sağ gözümde birikti fakat akmadı.

Akmasın gözyaşın. Öpecek olan adam yanımızda değil, diye fısıldadı benliğim.

Aklım ve yüreğimin yanına geçip bana işkence çekercesine baktı. Duramadı yaşım gözümde. Usulca yanağımdan süzüldü. Yavaş gidiyordu, sanki hızlı gitse Bedir yuvarlanan gözyaşımı tutamayacak gibi. Ama yaşım çoktan süzüldü çenemin altına. Sessiz kalan ruhumun üzerine damladı.

''Kendini yaşarken öldürmeyi senin kadar iyi becerebileni görmedim." Ablam yanıma geldiğinde gözlerimi izlediğim sokaktan çekmedim. ''Gerçekten ölsen bu kadar acı çekmezsin güzelim.'' Diğer gözüm de kalamadı sessiz. Onun da en büyük çığlığı koca bir damla yaş oldu. ''Bütün sıkıntıları atlattınız, geriye bir şey kalmamışken kalktın adamdan ayrıldın. Bunu sana yaptıran, bu defa başlayan neydi Şehnaz?''

''Vicdanım.'' Dudaklarımı araladığım an yaşlarımın tuzlu kokusunu dilim hissetti.

''Vicdanını yeni mi doğurdun? Çünkü bu zamana kadar yoktu,'' dediği an başımı ona çevirdim. Kollarını göğsünde kavuşturmuş, kaşlarını çatarak bana bakıyordu ama mavi gözlerinde kızgınlık yoktu. Beni anladığını biliyordum.

''Vicdanımı anne ve babamızın öldüğü an fark ettim. Bu zamana kadar ise Bedir vicdanımı örtbas etti. O kadar,'' deyip yanından geçip tekli koltuğa oturdum.

''Vicdanını kapatmadı, rahatlatmak için elinden geleni yaptı,'' dedi olduğu yerden kıpırdamadan. Mavi gözleri anla dercesine baktı.

''İstediğin bu değil miydi abla? Bedir'i sevmiyordun ve benim seninle kalmamı istiyordun içten içe. Şu an yanındayım, ondan ayrıyım. Daha ne yapmamı istiyorsun?'' Gözyaşlarım durmuştu, sadece izleri kalmıştı. Hiç kurumayacak gibi...

''İstediğim bu değildi Şehnaz. Böyle severken ayrılmanız değil. Bedir'i sevmiyordum ama seni sevişini seviyordum. Sen onsuz iyi olmayacaksan yanımda kalsan ne kalmasan ne? Bana söyle. Onun olmadığı bir şey sana iyi gelecek mi? Söyle ki hemen yapayım, bulayım, yerine koyayım. Söyleyecek bir şeyinin olmadığını da o kadar iyi biliyorum ki.'' Yanıma gelip dizlerimin dibine çöktü. Elleriyle kucağımda duran ellerimi sardı. ''Ellerin buz olmuş. O tutmadıkça bir daha asla ısınmayacak gibi.''

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now