❄16❄

4K 183 84
                                    

Mütüşmel, mükemmel, tanrıça, dünya harikası yazarınızın ağzından;

Kim Jongin aşık olduğu adamın evinin kapısının önünde bekliyordu. Hava her zamanki gibi çok soğuk olduğundan, her yeri buz kesmişti.Ellerini birbirine sürterek ısınmaya çalışırken kapınının aralanmasıyla ve onu görmesiyle üşüyen bedeni bir anda ısınmıştı.

Kyungsoo'nun üzerinden beyaz bir kazak, altında ise fazlasıyla dar ve dikkat çekici bir pantolon vardı. Jongin bu gördükleriyle yutkundu.

Kyungsoo ise çatık kaşlarla onu süzerken her zamanki gibi sinirli bir ses tonu ile sordu." Sen aptal mısın Jongin? Bak çok üşümüşsün. Kapıyı çalsaydın da içeri alsaydım seni en azından donmazdın burada."

Bunları duymasıyla ağzı kulaklarına varana kadar gülümseyen Jongin bir anlık da olsa oppacı genç kızlar gibi konuşarak elini ensesine götürüp saçlarıyla oynadı." Ya çen beni mi düşündün?"

Kyungsoo ani bir panikle her şeyi karıştırsada daha sonra topladı." Ya ne alakası var? Niye düşüneyim ki ben seni? Aşık değilim ki sana bu nereden çıktı? Evet evet öyle."

Jongin kıkırdadı ve elini kısa olanın eline uzatarak birleştirdi ve arabasına doğru sürükledi.

"Hadi gidelim." Kyungsoo ise hala elinin tutulmasının şokunu yaşıyordu.

Içinden boşverip arabaya bindi. Yolculuk boyunca kimse konuşmamış ve müzik dinlemişlerdi. Fakat Kyungsoo o kadar panik olmuştu ki eli ayağına dolaşıyordu.

Sonunda vardıklarında Kyungsoo merakla arabanın camından dışarı baktı. Burası bir piknik alanıydı. Yemyeşil bir yer olmasına rağmen beton olan tüm şehir buradan gözüküyordu ve oluşan bu tezat mükemmel gözüküyordu. Piknik masalarının yanında renkli minderler vardı ve insanın içini ısıtan cinslerdendi.

Uzanıp arka koltuktan bir sepet alan Jongin, Kyungsoo'nun düşlerini bölmüştü.
Jongin tüm içtenliği ile beyaz gülümsemesini sundu ve elini uzatarak "Beğenmene sevindim Soo. Hadi inelim." Dedi.

Kyungsoo ise kendisine uzatılan eli tutarak arabadan aşağı inip, az önce hayranlıkla süzdüğü yerdeki masalardan birine oturdu.

Jongin kesinlikle kendisinin (!) hazırladığı kahvaltılıkları yine oradaki her şey gibi renkli olan masa örtüsünün üstüne dizdi.

"Bunları da sen hazırlamadın herhalde?" Alayla soran Kyungsoo, sebepsizce Jongin'i güldürmüştü.

"Yoo ben hazırladım, ne alakası var?"

Kyungsoo inanmadığını belli etmek istercesine gözlerini kıstığında, Jongin ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. "Pekala yakaladın beni. Annem yapmıştı."

Kyungsoo cümlenin, cümleyi kuranın aksine masum olmasına kıkırdamıştı.

"Her şey çok farklı."

Esmer olan kaşlarını çatarken sordu. "Farklı olan ne?"

"Sen,ben yani biz. Her an süprayz mada faka diye bir şey çıkacak diye bekliyorum ve bu fazlasıyla tuhaf. Ayrıca iki lafından biri küfür olan sen, geldiğimizden beri küfür etmedin. Çok kibarsın ve bu beni ürkütüyor."

"Kibar olmam iyi değil mi?"

"Kaba olmana alışmıştım , bu tuhaf geldi."

Jongin gözlerini devirip çatalına bir salatalık saplayıp Kyungsoo'nu ağzına doğru yaklaştırdı." Aç ağzını bakayım."

Normalde baykuşa benzeyen Kyungsoo, Jongin'in bu hareketi ile gözlerini daha fazla pörtleterek iyice baykuşa benzemişti.

"Hadii elim havada kaldı."

Kyungsoo ağzını açıp gelecek lokmayı beklerken istemsizce gözlerini kapattı ve Jongin bu durumu fırsat bilip yerinden kalkarak onu kucağına aldı.

"Ne oluyor be?"

Yerinde çırpınırken Jongin onu daha da sıkı tuttu.

"Rahat dur bakalım. "

Kyungsoo inadına daha da çırpınırken, Jongin'in alt tarafları şuan fazlasıyla kötü bir durumdaydı.

"Aghh, Kyungsoo dur diyorum ya."

Kyungsoo onun inlemesini fazlasıyla yanlış anlayıp endişeyle konuştu." Ya canın mı ağrıdı , özür dilerim. Ama dedim sana indir beni."

Jongin gözlerini devirdi ve onu arabaya geri bindirdi.

"Ama daha kahvaltı yapmadık."

Jongin umursamazlıkla omzunu silkti."Doydum ben."

"Ben doymadım ama. Hiçbir şey yemedik."

"Umurumda değil."

"Orospu çocuğu."

Kyungsoo bariz bir rahatlamayla derin bir oh çekti. "Sonunda normale dönebildik. Içim dışıma çıktı kibar olacağım diye."

Jongin onu başıyla onayladı." Aynen amına koyayım o neydi öyle? Sevdiğim çocuk benden etkilensin diye kıçımı yırttım resmen ama sonra onun kaba hallerimi sevdiğini farkettim." Daha çok kendi kendine konuşur gibiydi.

Kyungsoo ise duyduklarıyla kaşlarını çattı." Ben senin hiç bir halini sevmiyorum bir kere."

"Hiç mi?"

"Hiç."

"Benden nefret mi ediyorsun?"

"Evet."

"Seni sevmediğimi mi düşünüyorsun?"

"Evet."

"Bana güvenmiyorsun değil mi?"

"Evet."

"Öpüşelim mi?"

"Evet. Bir dakika, ne?"

Jongin evet cevabını alır almaz Soo'nun dudaklarına yapıştı. Jongin elini onun yanağına koyarak daha sert öpmeye başlamıştı.

Başta karşılık vermeyen Kyungsoo daha sonra dayanamayıp o da karşılık verdi. Jongin'in bunu farketmesi ile gülümsemesi bir olmuştu.

Gerilen dudaklardan, onun güldüğünü anlayan Kyungsoo geri çekildi ve otoriter bir şekilde konuştu." Beni eve bırak."

"Ya daha film izleyecektik ama." Dudaklarını büzerek konuşan Jongin ile Kyungsoo kararsız kalmıştı. Kısa bir süre sonra kafasını olumlu anlamda sallayınca Jongin küçük çocuklar gibi ellerini çırptı ve onun dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.

"Öpüp durmasana ya."

Jongin onun bu sözleri ile bir daha öpücük kondurdu. Elleri ile çırpınıp ona engel olmaya çalışan Kyungsoo ise sadece minik bir kuşa benziyordu. Jongin,bu görüntüyle gülümseyip onu bir daha öptü ve Kyungsoo'nun ellerini tutarak arabanın koltuğuna yasladı ve öpmeye devam etti. Kyungsoo ise ona istekle karşılık veriyordu. Bu gidişle film izleyemeyeceklerini anlayan Jongin isteksiz de olsa,Soo'nun dudaklarını serbest bıraktı ve direksiyonu geri tuttu.

"Hadi gidelim."

🏳️‍🌈🏳️‍🌈🏳️‍🌈

Ya ben niye güzel yazamıyorum allaamm

Neyse seviyorum sizi bayy♡♡


Ugly-Kaisoo Texting✔Where stories live. Discover now