Medya: SİA - Cheap Thrills
Keyifli okumalar 🦋
••••••••••••••
EYLÜL
"Ahh!!! Koray yavaş lütfen."
Ben popomun üzerine acıyla düşünce Koray gülümseyerek elini, bana doğru uzattı.''Hatırlatırım küçük hanım, bu sporda dalgınlığa yer yoktur.''
Sıkıntılı bir nefes üfledim, dudaklarımın arasından. ''Bende hatırlatırım, yarın okul açılacak.'' diyerek elimi, elmacık kemiğimin üzerine götürdüm ve hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum.
Dokunduğum yer alev alevdi.
Boşta kalan elimle Koray'ın uzattığı eli kavradım ve onun yardımıyla ayağa kalkınca Koray'ın çenemden tutup elmacık kemiğime bakmasına izin verdim.
Koray, çok kısa bir müddet elmacık kemiğime bakıp parmaklarını çenemin üzerinden usulca çekti. ''Kötü görünmüyor, merak etme morarmayacak.''
Koray'ın sözleriyle huysuz bir homurtu koptu dudaklarımdan. ''Umarım çünkü sert vurdun.''
Huysuz homurtuma Koray gülümseyince ben de gülümsedim ve kırmızı halatların yanına gidip eğilerek ringin içinden çıktım.
Dolabıma doğru birkaç adım atmıştım ki Koray'ın sesi, kulaklarımı doldurdu. ''Özür dilerim Eylül, istemeden oldu ama sen neden bugün bu kadar dalgınsın?''
Koray'ın sorusu, içimde bastırmaya çalıştığım heyecanımın yeniden gün yüzüne çıkmasına sebep oldu. Bu duygu, başımı döndürüyordu. ''Çünkü yarın okul açılacak.''
Boş salonda yankılanan heyecanlı sesimden Koray'ın bir şey anlamadığına bahse girerdim ki çok geçmeden sorduğu yeni sorusuyla tahminlerimde yanılmadığımı anladım.
''Yani?''
Adımlarımı durdurup bedenimi telaşsızca ona döndürdüm ve hala ringin içinde duran Koray'a baktım.
Koray, benim yaklaşık 1 yıldır düzenli olarak geldiğim bu spor salonundaki hocamdı ve onun sayesinde boks konusunda biraz olsun yol katedebilmiştim. Sıcaklığı, samimiyeti ve bilgeliği zamanla aramızdaki resmiyetin kalkmasına yardımcı olurken aynı zamanda arkadaş olmamızı da sağlamıştı.
Boks eldivenlerini çıkarıp Koray'a doğru attığım sırada sorusunu da cevapladım. ''Yani, yeni okulumdaki ilk iş günüm olacak. İster istemez geriliyorum.''
Koray, heyecanımı gereksiz bulduğunu belli edercesine başını iki yana salladı ve kollarını kırmızı halata yasladı. ''İlk defa bir okulda öğretmenlik yapmayacaksın ki.'' dedi ardından gözlerini merakla kıstı. ''Sahi sen yarın hangi okulda başlayacaktın?''
Bir anda gözlerim parladı ve tüm hayatımı değiştirecek olan yeni okulumun adını tereddüt etmeden söyledim. ''Kaya Koleji'nde.''
Boş salonda bir kez daha yankılanan sesimle Koray ile aramızda on saniye kadar garip bir sessizlik oluştu. Söylediğim isim onu epey şaşırtmış gibiydi. Koray'ın garip sessizliğini anlayamasam da spor salonundan bir an önce çıkmak istediğim için nedeninin üzerinde durmayıp duşlara doğru yöneldim.
Yarın için kendime birkaç kıyafet almam lazımdı. Son güne bırakmakla hata yaptığımın farkında olsam da bir umut alışverişe gidecektim. Hızlı bir duşun ardından spor salonundan çıkıp kendimi en yakın alışveriş merkezine attım. Kararsızlığım en yakın arkadaşım gibi yine yanımda boy göstermişti. Girdiğim hiçbir mağazada aradığımı bulamıyordum ya da kararsızlığım aradığımı bulmama engel oluyor gibiydi. Gerginlikle soludum. Ayrıca mağazadan mağazaya dolaşmak, yalnız alışveriş yapmanın sıkıcılığını bir kez daha iliklerime kadar hissetmeme sebep olmuştu.
Son girdiğim mağazada karnım guruldamaya başlayınca mağazadan çıkıp kendimi en yakın bir restoranda attım. Bulduğum boş masaya oturdum ve bakışlarımı etrafımda gezdirmeye başladım. İlk kez geldiğim restorandın mimarisi, oldukça dikkat çekiciydi. Restorant, yer yer İngiliz mimarisinin izlerini taşıyordu ve bu detay fazlasıyla hoşuma gitmişti. Başarılı parmakların değdiği açıkça belliydi.
Masamın yanına gelen garsona siparişimi verdikten sonra etrafımı incelemeyi bırakıp telefonuma sarıldım ve yeniden işe başlayacağım koleje bakmaya başladım. Aynı siteye belki de onuncu kez girmeme rağmen hala ilk kez giriyormuşum gibi heyecanlanıyordum.
Halime hafifçe tebessüm edip siteyi incelemeye devam ettim.
Saygın kolejlerden biriydi ve sadece yaşadığım şehirde değil, şehir dışında bile birçok şubesi vardı. Ayrıca bugüne kadar ki başarıları göz dolduruyordu.
Buraya ise nasıl kabul edildiğimi hala anlayabilmiş değildim. Çünkü bu koleje kolay kolay her öğretmen alınmıyordu ve itiraf etmem gerekirse bu kolej için yeterli olduğumu hiç düşünmemiştim.
Gözümün önünden eski okulum geçince sinirle alt dudağımı dişledim. Eski okulumu çok sevmeme rağmen Faruk denilen adi herifin tacizinden sonra istifa etmek zorunda kalmış ve kanıtım olmadığı için ceza almasını sağlayamamıştım. Bu durum fazlasıyla canımı yakarken en yakın arkadaşım İlayda'nın isteği üzerine bu okula başvurmamla birlikte kabul edilmem, taciz olayının üzerine çiğ damlası gibi düşmüştü..
Gerçi, ellili yaşlarının sonundaki okul müdürü Engin Bey'den pek hoşlanmasam da bu kolejde çalışmak kariyerim için çok büyük bir fırsat olacaktı.
Bir anda gözlerim kolejin sahibinin ismine kayınca siteye daha da dikkatli bakmaya başladım. Daha önce bu sitede adını hiç görmemiştim. Poyraz Kaya adında bir iş adamına aitti.
Okulun sitesinden çıkıp arama motoruna adını merakla yazdım. Karşıma çıkan sitelerde büyük bir iş adamı olduğundan bahsediyordu. Aynı isimde daha birçok koleji, gece kulüpleri, spor salonları, hastaneleri, otelleri, restoranları ve holdingi vardı.
Hayranlıkla başımı salladım. ''Vay canına! Neredeyse girmediği sektör kalmamış ama umarım-'' deyip gözlerimi kıstım ve ismine odaklandım. ''Seninle hiç tanışmayız.''
Kendi kendime konuşmaya devam ederken yanı başımda hareketlilik hissedince başımı gelen garsona çevirerek gülümsedim ve masamın üzerine bırakmış olduğu yemeğimi yemeye başladım.
Yemekten sonra ise aşık olduğum spor arabama doğru keyifle ilerledim. Kendimi bildim bileli hız tutkum vardı ve yıllarca bu arabanın hayalini kurmuştum. Bugüne dek aldığım maaşın nerdeyse tamamını kenara atıp yıllarca birikim yapmış ve biraz da babamın desteğiyle en nihayetinde hayalime kavuşmuştum.
Siyahın zarafetiyle süzülen arabamın yanına gelince parmak uçlarımı arabamın üzerine sürttüm ardından arabama binip kemerimi bağladım. Kemerimi bağlar bağlamaz başımı yukarı kaldırdığımda dikiz aynasına çarptı gözlerim ve çok kısa bir müddet dikiz aynasına yansıyan yansımama baktım. Annemi anımsatan yüz hatlarım, yine annemi getirmişti aklıma. Ona verdiğim sözleri üşüştürmüştü bir bir. Maalesef hız yapmayacaktım...
Yapmayacaktım çünkü annemin abisi, bir sokak yarışı esnasında kaza yapıp ölmüştü. Annemin dediğine göre abisinin gözlerindeki tutkunun aynısı benim gözlerimde de vardı ve sonumun, dayımın gibi olmasından korktuğu için hız yapmayacağıma dair söz verdirtmişti.
Asla hız yapmayacaktım. Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. Hız yapmayacaksam bu arabaya binmenin ne önemi vardı ki? Ya da sokak yarışlarına katılmayacaksam hızın tutkusuna ihanet etmiş olmayacak mıydım?