Final

298 20 13
                                    

6 yıl sonra

"Appa! Jongin appam benim oyuncaklarım ile oynuyor!"

Ağlayan oğlumun sesi ile odasına yöneldim. İçeri girdiğimde oyuncaklarım hemen yanında heyecanla sanki küçük bit çocuk gibi, yeni bir şey keşfeden kaşif gibi heyecanla elindeki legolar ile bir şeyler yapıyordu Jongin. Oğlum da oyuncaklarına bakarak dudaklarını büzmüş ağlıyordu. İçeri girip oğlunu kucağıma aldım ve anlını öptüm.

"Jongin, kocacım ne yapıyorsun o oyuncaklar ile?"
Jongin beni yeni fark etmiş gibi kafasını kaldırdı ve gözlerini kocaman açıp dudaklarını büzdü. Tanrım bu adam da ne böyle? Bu gerçekten benim mi? Eğer o gerçekten benimse birazdan üstüne atlayıp mıncıklayacağım çünkü kocam çok şirin.

"Oğlumuza bunların nasıl kullanıldığını gösteriyorum, ay ışığım."

Elindeki legoları havaya kaldırdı ve dudaklarını büzerek konuşuyordu fakat bilmiyordu ki biraz daha böyle devam ederse üstüne atlayacağım. Yoksa biliyor da ondan mi öyle yapıyor?

"Jongin, sen oyuncağın başından kalkıyorsun ve benimle geliyorsun mutfağa sana ihtiyacım var orda. Jongsoo oğlum sen de rahat rahat oyununu oyna tamam mi bebeğim?"

Jongsoo hızla kafasını salladı ve oyuncakların başına otururken Jongin oflayarak ayağa kalktı. Tutması için elimi uzattım. Tuttuğu gibi kendine çektim ve odadan çıkarıp mutfağa girdim, tabiî peşimden de Jongin. Belimi tezgaha yaslayıp kollarımı çaprazladım ve tek kaşımı kaldırdım.

"Neden çocuğu ağlatıyorsun Jongin?"

"İsteyerek ağlatmadım sadece legolar çok ilgi çekici göründü gözüme birden. Hem sen niye beni azalıyorsun ki? Şu an bizim öpüşmemiz lazım özledim adam seni."

"O nasıl özlemekse geldiğinden beri legolarla oynuyorsun. Belli çok özlemişsin."

"Ne yapayım geldiğimden beri Jongsoo ile ilgileniyorsun bem de çareyi oyuncaklarda buldum."
Büzdüğü dudaklarına bir öpücük kondurdum ve gülümsedim. Elleri anında belimi buldu. Artık ellerinin yeri belimdi oraya aitti elleri, tıpkı benim ellerimin yerinin ensesi olduğu gibi.

"Sen benim kocamsın, aşkımsın, gün ışığım, kutup yıldızımsın. Sen benim koklamaya duyamadığım elma kokukumsun. Nasıl değersiz olduğunu söylersin? Jongsoo bi bebek, onun ilgiye ihtiyacı var. Ona,bakmak zorundayım ilgilenmek zorundayım. Tıpkı senin de zorunda olduğun gibi. Biz onun babalarıyız. Böyle çocuklaşıp oğlumuzu ağlatma. Biliyorsun,sana her zaman özel ilgi için zamanım var."

Gülümseyip göz kırptım. Elleri belimden aşağı inmeye başlamıştı. Sonraki adım yatak odasında bitiyor, biliyorum. Ancak biraz sürünmeli değil mi? Bence de. Kkkk~

"Kyungie~ hadi odamıza gidelim?"

Geri çekilip kollarının arasından çıktım ve kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Önce bana neden eve geldiğinde gözlerinin dolu dolu olduğunu açıklamak zorundasın Kim Jongin."

"Hatırlatmasan olmaz mıydı?"

Kaşlarımı olumsuz anlamda havaya kaldırıp indirdim. Derim bir nefes verdi ve arkadaki sandalyeye oturdu ve kafasını eğdi.

"Bugün Yi Fan hyung geldi. Bir sempozyumdan bahsetti. Alanındaki enleri çağırıyorlarmış bu sempozyuma. Eh.. şey.. Yi Fan hyung ve ben de çağırılmışız oraya 2 hafta sürecekmiş. Yi Fan hyunga gitmek istemediğimi söyledim ama beni azarladı. Uçuş seyrinden 1 saat öncesinde beni havaalanında görmek istiyormuş. Bu yüzden üzgünüm, senden ve oğlumdan ayrılmak istemiyorum. Akşama kadar bile sizi ne kadar özlüyorum. 2 hafta boyunca ölürüm ben. İstemiyorum gitmek Kyung Soo, yemin ederim. Koynundan ayrılmak istemiyorum."

My Answer Is You..Where stories live. Discover now