4.Bölüm - Kelebek

1K 83 35
                                    




Hava çok karanlıktı etraf sisli ellerimle gözlerimi oluşturdum. Boş bir yoldayım. Etrafım ormanlık ve her yer çok sessiz. Gecenin kaçı kim bilir. Buraya nasıl gelmişim bilmiyorum.Her yer çok ıssız ve ürküyorum. Ellerimi ovuşturdum. Hava soğumuş. Uğultular kulağıma doldu. Hızlıca yürümeye başladım.

"Buğlem?" Arkamdan gelen bir kadın sesi kulağıma doldu. Yavaşça geriye döndüm. Karanlıktan yüzü seçilmiyordu.

"Kimsiniz?" Kadın soruma cevap vermek yerine üzerime doğru adımladı. Ay ışığı hafifçe suratına vurunca yüzü bana tanıdık geliyordu.

"Annen kızım." Ellerim ona dokunmak ister gibi uzandı ama ben ellerimi uzattıkça o da benden uzaklaşıyordu. "Anne neden kaçıyorsun?"

Daha fazla yürüyemedim sanki bir güç ayaklarımı kitlemişti. "Gitmem lazım." Kafamı hayır anlamın da salladım. "Gitme!" Ama o gittikçe karanlıkta kayboldu..

***

"Anne!" Bir hışımla yerimden doğruldum. Terlemiştim. Kabus görmüştüm. Nefes alışlarımı düzene soktum. Komidin de duran bir bardak sudan yudumladım. Kendime gelince yataktan doğruldum. Pencereden aşağı baktım ama kimse yoktu. Giyinmek için dolaba yöneldim ama kapım çaldı. "Girin."

Kapı yavaşça aralandı. Asrın üzerine giydiği siyah gömleği ve siyah pantolonuyla o kaslı vücudunu ortaya çıkarmıştı.

"İstanbula gitmemiz gerek sonra Bursa'ya döneceğiz. Hazırlan. 2 de uçağımız var."

Kafamı salladım. Hiçbir şekil de hayır deme şansım yoktu. Dolabımdan çıkardığım elbiseyi yatağa bıraktım.

"Nasılsın?" donuk sesi kulaklarıma doldu. Gerçekten merak mı ediyordu? Öylesine mi sormuştu? Ona döndüm ve gözlerin de biraz da olsa merak kırıntısı aradım.

"Nasıl olduğumu bilmiyorum." Sesim kısık çıkmıştı. Asrına döndüm. Duvara yaslanmış sert ve ifadesiz bakışlarıyla bana bakıyordu.

"Bilmelisin." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Kafamı salladım. Gördüğüm kabus ve dün gece öğrendiğim gerçekler beni fazlasıyla yıpratmıştı.

"Okula devam ediyor görünüyorsun,mesleğine kavuşacaksın." Şaşırmıştım.

"Nasıl yani?" Dudakları kıvrıldı. "Okuyor görünüyorsun devam ediyorsun yani. Ufak bir rica ettim o kadar. Merak etme."

Niye şaşırmışsam,o görünüşte bir psikiyatrist ama arka tarafı karanlık bir adam. Gücü her şeye yeten bir adam. Beni tutsak eden adam.

"Kimsin sen?" Benim bile anlamadığım bir hız da döküldü dudaklarımdan kelimeler. Kaşları çatıldı. Diliyle dudağını hafifçe ıslattı. "Asrın Dinçer." Soğuk sesi ve ateş bakışları duvarlarımı eritip geçiyordu. Bir adım öne geldim. "Psikiyatrist misin gerçekten? Yoksa mafya bozuntusu mu? Silah kaçakçısı mı? Ne iş yapıyorsun?"

Asrının göz bebekleri koyulaşmış ve irileşmişti. Aramız da ki mesafeyi azaltıp bana yaklaştı. Öldürücü bakışları gözlerim de dolandı. Bu yutkunmama sebep oldu. "Beni o adamlarla aynı kefeye sakın bir daha koyma. Ben psikiyatristim. Evet karanlık bir arkam var ama buna sebep ben değilim. Amcalarım. Biri silah kaçakçısı. Biri uyuşturucu baronu. Benim babam düzgün adam çıkmış arların da sadece. Ben de onun izlediği yoluğu seçtim."

Her kelimesine vurgu yaptığı ses tonu beni karanlığa biraz daha mahkum etti sanki. "Ne olursam olayım Buğlem, bu kısım zaten seni ilgilendirmiyor."

Elveda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin