5.Bölüm - Katilin Kızı

879 44 9
                                    


Açıklama sonda keyifli okunalar...




Sessiz kırıklarla geçen hayatım bir rüzgar edasıyla savrulup gidiyor günlerdir. En son yolculuğum İstanbula geldi. Her adım attığım yer de bir gerçek daha yüzüme çarptı. Günler geçiyor ve beni arayıp merak edebilecek tek kimse bile yok. Ateş, kim bilir ne halde.Bir tek o vardı zaten. Şimdi yalnızlığın ateşi iyice bedenimi sardı.

Düşüncelerimden sıyrılıp saate baktım.İstanbula geleli beş saat olmuştu ama sanırım gitme vakti gelmişti. Zaten her an her yerde olabiliyorduk.Kırmızı valimizi yerden kaldırıp doğrulttum. Zaten eşyam yoktu niye böyle bir valiz almıştı Asrın bana bilmiyorum. Kapının ordan gelen ayak sesleri duyuldu.

"Valizi bırak Buğlem. Önce bir yere gidicez."

Valizimi bırakıp kafamı ona çevirdim. Biraz durgundu. Kardeşiyle ilgili bir haber mı almıştı?

"Nereye?" elini ensesine götürüp hafifçe başını eğdi. Dudaklarını ıslattı ve gözlerini bana dikti.

"Soru sorma huyundan ne zaman vazgeçersin?"

O bunu ciddi söylese de kıkırdadım. "Cevap verdiğinde." Ciddi ifadesinden bozuntu vermedi. Suratımı büktüm yanına yaklaştım. Ona ufak bir göz devirip kapıdan çıktım. Arkamdan sabır dilediğini duydum. Sen benimle daha çok sabır dilersin Asrın Dinçer.Bakalım sırada ki durak neresi. Portmantodan kahve rengi montumu aldım. O da yanıma yanaştı. Keskin ve erkeksi kokusu burnuma doldu. O da ceketini alıp üzerine geçirdi.

"Bir şey mi var?" Aptal kafam. Çocuğu izlemeye dalmışım. Kafamı hayır anlamında salladım ve hemen arkamı dönüp kapıdan çıktım.



İstanbul sokakları eşsiz güzellikteydi. İlk defa geliyor oluşumdan dolayı mı bilmiyorum ama beni büyüledi.Karşımda duran eşsiz büyüleyici güzelliğiyle Galata Kulesine baktım. Harika bir mimarisi vardı ve aşırı büyüktü. Gülümsedim.

"Gitmek ister misin?" Kafamı Asrına çevirdim. İfadesiz yüzü beni izliyordu. Kararsız kalmıştım.Çocukluğumdan beri istediğim bir şeydi bu.

"Yani.. Şey sende istersen." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gerçekten Galata'ya çıkmak istiyordum. Ama o ister miydi? Buralar pek onluk değildi. Gerçi onu ne kadar tanıyordum ki ne istediğini,neyi sevip sevmediğini bile bilmiyorum.

Elleriyle saçlarını karıştırdı. "Gidelim o halde küçük." Şu an küçük çocuklar gibi ellerimi çırpıp bağırmak istiyordum ama sadece başımı salladım. İlk defa fikrimi sormuştu. Gelişme kaydediyoruz.Etrafa baka baka Galata Kulesinin en tepesine çıktık. Bu manzara,hele ki gün batımında eşsiz. Hayran hayran etrafı seyretmeye koyuldum. Birazcık huzur.

"Çok mu beğendin?" Asrının sorusuyla gözlerimi manzaradan ayırıp ona çevirdim. Yüzün de ilk defa şahit olduğum bir tebessüm vardı. Gülümsedim. "Hıhı evet. Gerçekten eşsiz."
Tebessümünü yüzünden hafifçe sildi ve önüne döndü. Gözlerimi kapattım.Denizin esintisi hafifçe yüzüme dokundu.Saatlerce böyle kalmak istedim. Bu kadar kalabalığın içinde bile yalnız hissediyordum. Sesler yok gibi.Sadece denizin esintisi. Gözlerimi araladım. Asrına döndüm. O karşıya bakıyordu. Ama sanki manzarayı seyreder gibi değil. Durgun ve düşünceli gibi. Yüz hatları çok gergindi. Yan profilden öyle güzeldi ki. Bunları düşünmemem gerekti. Önüme döndüm.Sonra yanıma gelen yaşlı bir amcaya baktım.

"Kızım ne güzelsiniz siz birbirinize sahip çıkın maşallah pekte yakışıyorsunuz. Evlat gözünü senden ayırmıyor zaten."

Yanaklarıma kırmızı yuva yapmıştı. Böyle bir şey olmadığını söylemek için ağzımı açtım ama amca benden önce davrandı.

Elveda Onde histórias criam vida. Descubra agora