diego

635 62 7
                                    

Komutan soğuktan uyuşan ellerini belli etmeden ovalarken, at arabasının üzerine binmiş, şehri terketmeye hazırlanan Diego'yu seyrediyordu. Arabanın arkasından yükselen bir bebek ağlaması duyduğunda Zayn emin olmuştu. Bu o mavi gözlü şeytanın kızı olmalıydı. Serçe'nin kızı.

"İşaret ver Brandon." Komutan Yüzbaşı ile konuştuğunda resmiyeti farkında olmadan kaldırmıştı, şaşkınlıkla kendisini izleyen Brandon, bir an önce işe koyulmak için kendini silkeledi ancak işe yararlılığı tartışılırdı. Karların içine siper almış askerlere baktı, kendisinden gelecek bir emri bekliyorlardı ki Brandon elini kısa aralıklarla iki kez havaya kaldırıp indirdi. Sadece arabayı çeken atların seslerini kaplayan dağlar korkunç bir çiğlik gibi yükselen kurşun sesleriyle inleyince Diego, arabayı durdurmak zorunda kaldı. "Sakın kıpırdama, etrafın sarılı!" Silahına uzanmak istediği anda Brandon tabancasıyla eline bir el ateş etmişti, Diego kanamaya başlayan yarasının acısıyla, biraz da bağırarak elini geriye çektiğinde Zayn saklandığı yerden çıktı. "Diego sen misin?" Tepeden inen askerler arabanın etrafını kuşatınca, kaçacak hiçbir yeri kalmamıştı. Korkuyla, titreyerek etrafına bakınan ve bir kaçış arayan adam sonunda çaresizce itiraf etmişti. "E-evet.. benim."

"Güzel." dedi Zayn. "Bizimle geliyorsun, zorluk çıkartırsan şehirden ayrılmadan önce toplaman gereken bir beynin olacak." Silahını havaya kaldırmıştı. "Efendim, bir yanlış anlaşılma var. Ben sizin için çalışıyorum!" Diego ellerini havaya kaldırıp yalvaran gözlerle Zayn'e bakınca Komutan silahını alnının tam ortasına dayadı. Genç çocuk korkudan ağlayacaktı neredeyse. "B-b-bakın yemin ederim ki s-size çalışıyorum efendim. Gerçek adım Marshall! Marshall Mc'Golden efendim yemin ederim!" Arabasının arkasına uzanarak çevik bir hareketle ıslanmış bir kimlik ve askeri bir belge çıkardı. Zayn adamın tavrından hoşlanmamıştı, ona inanmıyordu ama yine de belgeleri incelemek için eline aldı. Brandon'a işaret verdiğinde, arabadan birkaç adım uzaklaşmışlardı. "Bu ismi daha önce duydun mu?" diye sordu Zayn. "Belgesinde yedinci alaydan olduğu yazıyor." Ki, yedinci alay, gizli saklı kalmış bu kasabaya girmelerinde öncü olan ajan birliğiydi. Burayı ele geçirmek kolay olmamıştı ve bu çocuk, yani Diego, şehirden çıkmak için diğer bütün yolları biliyor gibi görünüyordu.

"Yedinci alayı biliyorum efendim." Brandon konuştuğunda Zayn kendini daha da sıkılmış hissetti, bir an önce bu işten kurtulmak istiyordu. "Bunu araştıracağız Brandon ama şimdi, ben onu oyalarken bebekleri değiştirmeni istiyorum." dedi. Gergindi, eğer istese şu an burada kafasına sıkabilirdi ama, askeriyenin malı olan bir adamı öldürmek başına daha kötü işler açılmasına sebep olacaktı. "Neden şehri terkediyorsun?" Zayn Diego ile sorgulama kısmına geçtiğinde Brandon arabanın arkasını dolandı, Komutan'ın bebeğinin cansız vücudu beyaz örtülere sarılmış, hareketsiz yatıyordu. "Bir mesaj aldım efendim, görevimin bittiği söyleniyordu. Geri dönmem emredildi." Brandon başıyla işaret verdiğinde Zayn dikkatini Diego'dan uzaklaştırmıştı. "Nereye gideceksin?" diye sordu Zayn. "Paran var mı?" Yardım etmeye çalışıyormuş gibi görünmek için çabalıyordu, Diego'nun güvenini kazanmak için buna mecburdu böylece bebeklerin değiştiğini anlaması uzun sürecekti. En azından bunu Zayn'in yaptığını düşünmeyecekti. Ancak Diego cevap vermek yerine boşluğa baktığında, Zayn belindeki altın dolu keseyi çıkarıp havaya attı. "Dikkatli gidin Marshall, yollar düşmanlarla dolu. Kimliğinizden kimseye bahsetmeyin."

Zayn eldivenini çıkartıp çocuğun sağlam elini sıkmak için uzattı, Diego'nun içi rahatlamış görünüyordu şimdi ama ondan daha fazla rahatlamış biri vardı. Sonunda susmayı başaran çocuk, Brandon'ın kucağında, Komutan'ın arabasına taşınmıştı. Zayn üzerinden devasa bir yük kalkmış gibi hissetti ancak kalbinin bir köşesinde derin bir yara açılmıştı. Ölü bile olsa oğlu yanında olmalıydı, bildiği bir yerde yatmalıydı ama onu Diego ile göndermişti. Artık uzaklaşan ve ufukta siyah bir nokta gibi görünen arabanın arkasından sadece, "Beni affet sevgili oğlum." diye mırıldandı. "Söz veriyorum, cennette yanında olacağım."

Ve Komutan kardan arındırılmış yolda bekleyen arabasına yöneldi, askerlere dağılma emri verilmişti ve şimdi Brandon ile şoförden başka kimse kalmamıştı. Zayn kederliydi biraz, oğluna bu şekilde veda etmek canını yakmıştı elbette ama diğer bebeği de düşünüyordu şimdi. Bellatrice'in bebeğini, kendi kızını. Bu işi bitirmek istiyordu, Serçe'yi yanında tutmak istiyordu. Ondan ayrılma korkusu düşmüştü daha şimdiden içine. Ya kızını alıp gitmek isterse? Zayn ihtimaller altında bitkin düşmüş gibi derin bir nefes alıp verdi, göğsü acıyordu sanki. Arabaya bindiğinde Brandon'ın arka koltukta, bebeğin yanında oturduğunu gördü. "Çocuğu bana ver." dedi Brandon'a. Bebek huzursuz ve soğuk görünüyordu. Araba çalışıp yola koyulduklarında Komutan paltosunu çıkarıyordu, bebeği içine sarıp kolları arasına aldı. Çocuğun yüzü buz kesmişti adeta, Zayn eğilip dudaklarını pembe yanaklarına dokundurdu. Zavallı çocuk, açlıktan inliyordu. Duygusal davranıyordu, yaptığı şeyler profesyonelliğini zedeliyordu ancak kalbinde ne varsa beyninin önüne geçiyordu. Sırf bu yüzden, bir çocuğu kaçırdığı için ordudan atılabilirdi ancak o an bunları düşünmüyordu. İçin için haksızlık yaptığının farkındaydı da, kendi kızını kucağına bile almamışken başkasının kızını dikkatle tutuyor, ısıtıyor ve annesine kavuşturacak olmanın heyecanı içinde kavruluyordu. Ölmüş karısı kendisini asla affetmeyecekti.

"Ben gerçekten de çok mu kötü biriyim Brandon?" Zayn kucağındaki çocuğun güzelliği karışında uyuşmuştu, henüz açmayı başaramadığı gözlerini göremese de yüzünün biçimi, kaşları, dudaklarıyla ilerde çok güzel bir kız olacağını kestirmek mümkündü. Zayn Brandon'a sorduğu soruyu unutmuştu, Brandon Komutanına cevap vermemişti. Ve sonrasında hiçbir şey konuşmadılar ancak Brandon bir şeyler söylemek istemişti.  Bay Malik'i daha önce böyle görmediğini, biraz olsun insaflı bir yanı olduğunu söylemek isterdi ancak sustu. Zaten söylese de Komutan hiçbir şey anlamayacaktı çünkü çoktan kucağındaki bebeğin parmağını kapmasına izin vermiş ve onunla konuşmaya başlamıştı.

"Bütün bunlar sadece ikimizin arasında kalacak." dedi Zayn Brandon'a. "Sadece sen ve ben bileceğiz, anladın mı?" Brandon Komutan'ın az önceki haliyle şimdi karşında duran adamı bağdaştırmıyordu. Yeniden o soğuk ve ketum karakteri geri dönmüştü. "Emredersiniz." dedi sadece, bu konunun burada kalmasını istiyordu. Brandon geriye çekildi, eski başkanın köşkü her zamanki gibi yine derin bir sessizlik ve kasvet içindeydi. Girişteki ışık yanıyordu ve içerden durmadan hareket halinde olan ince bir kadın silueti süzülüyordu. Zayn bu görüntüye henüz çok yeniydi ama tanımakta güçlük çekmemişti. Bellatrice'di bu, perişan halde kızını bekliyor olmalıydı. Zayn kendi kendine gülümsedi, bebeği görüşünde yüzünün alacağı tepkiyi merakla bekliyordu. Kapıyı çaldı, sanki geldiği anlaşılmış gibi anında açılmıştı. O büyülü mavi gözler bana bakıyordu şimdi, ardına kadar açılmış endişeyle o kelimeyi bekliyordu. Ona istediğini vermedim, kucağımda duran şeyi muhtemelen fark etmemişti çünkü onu paltomla sıkıca sarmıştım, yüzü bile görünmüyordu.

"Komutan." dedi ciddi ama titreyen ses, "Bir anlaşma yapmıştık. Bana bebeğini getirecektiniz." Zayn onu duymamış gibi yaptı, gülümsemesi daha keyifliydi şimdi. Şöminenin önüne yürüdü, paltoyu çocuğun etrafından dikkatlice çekip aldı. Bellatrice'in tepkisini göremiyordu, arkası dönüktü mavi gözlü şeytana. "Evet, siz kızımın karnını doyuracaktınız ve ben de bebeğinizi bulup getirecektim. Söylediğim şeyi yaptınız mı?" diye sordu. Bellatrice heyecandan tir tir titriyordu, bebeğinden ufacık bir iz yoktu. "Elbette kızınızı doyurdum, bir bebeği aç bırakacak kalpsiz değilim ama görüyorum ki siz bir bebeği annesiz bırakacak kadar kalpsizsiniz."

Zayn güldü, hayatında uzun zamandır bu kadar keyifli hissetmemişti kendini. Bellatrice ise kızgındı, kalbi kırılmıştı ve bir şeyler söylemek istiyordu. Ancak Komutan ona döndüğünde kucağında duran kendi kızını gördü. Gözlerine inanamıyordu!

"Öyle mi dersin? İstersen bir de kızına soralım."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 28, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Serçe | ZaynMalikWhere stories live. Discover now