1.1 , Mr. 80's

6.3K 402 262
                                    

Durmadan uyanmam için bağıran alarmı kapatıp yattığım yatakta oturdum. Gördüğüm rüyaları genellikle hatırlardım ama ufak detaylarla.

Dün gece gördüğüm rüya ise, her bir saniyesini çok net hatırlıyordum. Aşırı garipti.

Birden odamın kapısının açılmasıyla yerimde sıçradım. Tek yaşıyordum. Genellikle Jeongguk bende kalırdı ama genel olarak Namjoon hyung'un kafasını odamın kapısından içeri uzatması asla beklediğim bir şey değildi.

"Taehyung kalksana! Derse geç kalıcaksın yine!"

Ne?

Kaşlarımı çatıp Namjoon'a bakmaya başladım. Tamamen pijamalarıylaydı ve evinden buraya böyle gelmediğine emindim ki bende kaldığını da hatırlamıyordum.

"Hyung, ne okulu?" İki yıl önce mimarlık bölümünden mezun olmuştum. Jeongguk'la da iş yerimde tanışmıştık. İki yıldır beraberdik ve dünya üzerindeki en değer verdiğim kişi oydu. Özellikle ailemi ara kazasında kaybettikten sonra daha da çok bağlanmıştım ona.

"Şey, üniversite?" Namjoon'un dedikleriyle kaşlarım olabilirmiş gibi biraz daha çatılmıştı. Anlamıyordum. Mezun olmuştum ben neyden bahsediyordu?

"İş demek istedin sanırım hyung? Bu gün X Şirketine bir sunum yapmalıyım. Çizimlerime dokunmadın değil mi? Sakarlık konusunda üstüne yok nasıl olsa." Her zaman yaptığım gibi sürekli bir şeyleri kırıp dökmesiyle dalga geçmiş üzerimdeki pikeyi kenara itip yataktan inmek için geniş yatağımda kendimi ittirdim.

Geniş mi dedim? Tek kişilik yatak. Tek. Polar çarşaflı tek kişilik bir yatak.

Apar topar ayağa kalktım. Gözüm odanın içinde gezindi. Burası benim odam değil. Uzaktan yakından alakası bile yoktu hatta.

"H-hyung? Ben nerdeyim?"

"Taehyung ateşin mi var?" Yanıma gelip elini alnıma koydu. "Ne şirketinden bahsettiğini anlamadım, bildiğim üzere bir buçuk saat sonra fransız edebiyatı dersin var. Ayrıca da kendi evinde kendi odandasın. Aptal aptal konuşma."

Fransız edebiyatı dersi? Kendi evim, kendi odam?

"A-ama, benim kırmızı ipek çarşaflarım ve çift kişilik yatağım? Jeongguk'un en sevdiği takımdı o. Burası benim evim olamaz."

"Jeongguk mu?" İnanamayan gözlerini bana çevirdiğinde gözlerim olabilirmiş gibi kocaman açılmış içimi bir korku sarmıştı. Eğer dalga geçiyorlarsa gerçekten hiç komik değildi.

"Sevgilim olan Jeon Jeongguk, evet. İki yıldır beraber olduğum, hyung!"

Dudakları aralanmış sanki aklımı kaçırmışım gibi bana bakıyordu.

"İki yıl önce mimarlık fakültesinden mezun oldum. Jeongguk'la da işe başladığımda tanışmıştık. Hatta seni Seokjin hyung'la da o tanıştırdı!"

"Tanrım Seokjin de kim? Hem benim bildiğime göre tanıdığın tek Jeon Jeongguk var, onunla da bırak iki yıl ilişkiyi aynı odada üç dakika bile duramıyorsunuz!"

Artık gerçekten bana delirmişim gibi bakıyordu. Ortam gariplikten ne kadar nasibini alabilirse o kadar almıştı. Bahsettiği şeylerle uzaktan yakından alakam yoktu. Edebiyattan nefret ederdim ben bir kere.

"Hyung bak gerçekten kesin bu aptal şakayı sinirlenmeye başlıyorum."

"Taehyung sen iyi değilsin, hadi bu gün yat dinlen biraz." Namjoon hiçbir şey anlamaz bir şekilde yüzüme bakıyordu. Elini omzuna koydu ve güven vermek ister gibi sıktı. Anın şokuyla kendimi yatağa bıraktım. Namjoon endişeyle bana bakıp odamdan çıktı ve kapıyı kapattı.

everyday ; taekookWhere stories live. Discover now