BÖLÜM 30- SİYAH YILDIZLAR

287 108 84
                                    


Tuna, yengesi ile eve yaklaşırken gök gürültüsü duyuluyor, şimşek önünü aydınlatıyordu. Şaşkın bir sesle konuşmaya başladı.

''Bugün benzin almayı unutmuşum, sinyal veriyor araba.'' Esma gülerek Tuna'ya karşılık verdi.

''Aklın bu aralar başka yerlerde sanırım, baksana pek bir şey düşünmez oldun.'' Tuna yengesine cevap vermeyip sadece gülümsedi. Esma sevecen bir şekilde devam etti.''Çok güzel görünüyordunuz bugün, bakmaya kıyamadım. Tuna sakın bırakma Maya'yı, etrafına ışık saçıyor.'' Tuna dinlerken bir yandan da Maya'nın hayaline dalmıştı, yüzü gözünün önünde ona bakıp gülümsüyordu. Derin bir iç çekip, karşılık verdi.

''Bırakmak kolay olsaydı, çoktan bırakırdım yenge ama yolumun sonu hep ona çıktı. Kader bizi zor şartlarda acı bir kaderin içinde karşılaştırdı, sebebini bilmiyorum ama bildiğim tek şey var o da o olmadan nefes alamıyorum.'' Esma eliyle Tuna'nın kolunu sıvazlayıp karşılık verdi.

''Kader acı değildir Tuna, sabır acıdır ve sen nefesinin sebebini bulmuşsun. O yüzden sabırlı ol, acı katlanılmaz olduğu anda tatlı başlayacak.'' Esma'nın sözleri bittiğinde, Tuna da konağın bahçesinde arabayı durdurup ona gülümsedi. Sözleri doğruydu, anlamlıydı ve güç vermişti. Esma arabadan inerken, yerinden kımıldamayan Tuna'ya baktı, gülümseyerek konuştu.''Akşam bitmedi daha sanırım.'' Tuna evet anlamında başını sallayıp gülümsedi. Esma içeri girdikten sonra Tuna, benzininin onu petrole kadar götürmeyeceğinden korktuğu için babasının arabasını almaya karar verdi. Hızlıca eve girip, salonda arabanın yedek anahtarını buldu. Merdivenden ineceği sırada Lütfiye Hanım sessiz bir şekilde arkasından konuştu.

''Oğlum, nereye gidiyorsun bu saatte?''

Tuna annesine dönüp gülümseyerek karşılık verdi.''İşim var annem, hemen dönerim.'' Sonra annesinin ellerini alıp, kokusunu içine çekip öptü. Lütfiye Hanım garip hissetmişti, Tuna kaç zamandır ona böyle yakın olmamıştı. Bugün garip bir haller vardı onda, oğlunun ardından sevgiyle baktı.

Babasının arabasına geçen Tuna birkaç saniye gözlerini yumdu, o an Maya'nın güzel yüzünü bir kez daha hatırlamak istedi. Bu akşam ona ışıl ışıl parlayan yüzü bir kez daha hatırlamanın verdiği mutlulukla arabayı çalıştırdı. Hareket edeceği sırada telefonunun çalması ile elini ceketin cebine götürdü. Kayıtlı olmayan numaraya cevap verirken içinde garip bir his vardı.

''Alo.''

''Alo, Tuna uzun zaman oldu görüşemedik, bir yerlerden çıkıp bana vurmanı bekledim ama işin var sanırım.'' Baran'ın rahatsız edici sesini duyan Tuna'nın tüm huzuru kaçtı, içindeki sıkıntının sebebi bu adamın varlığıydı.

''Sana ayıracak vaktim yok, o yüzden uzatma da kes sesini.'' Tuna dişlerinin arasından, öfkeli bir şekilde karşılık verdi. Telefonunu kapatacakken, Baran hızlıca devam etti.

''Kapatmadan önce dinle, bugün tarih güzel bir günü gösteriyor. Yıllar önce babalarımızın yaşadığı acıları başkaları açığa çıkarıyor, az önce Hasan'ı gördüm. Yanında da zorla getirdiği birisi vardı, zavallı Maya. Ne işi var gecenin bu saatinde, annesinin yıllar önce yakalandığı kulübede. Sanırım birileri senin ve ailenin canını sıkmak istiyor.'' Baran'ın zehirli sözleri karşısında Tuna kaskatı kesildi. İlk yaşadığı şoku atlatınca Baran'a güvenilmeyeceğini düşündü.

''Yalan söyleme, o iyi ve güvende.'' Kendinden emin bir şekilde söylemişti sözleri Tuna, akşam arkadaşlarının yanında bırakıp çıktığı Maya'yı hatırlayarak.

''Dediğim gibi şu an karanlıkta korkmuş durumda, ben de yardım edecek değilim, hadi güle güle.'' Telefon bir anda sessizliğe gömüldü, Tuna'nın içine büyük bir zehir yayılmıştı. Hasan gerçekten bunu yapabilir miydi, ailesinin intikamını masum birine ödetir miydi? Yine de bu yalan olmalıydı, Baran bir tuzağa çekmek için onu kullanıyordu. Emin olmak için telefonda sevdiği kadının numarasını aradı. Telefonu kulağına tutunca karşıdan kapalı olduğunu söyleyen sesi duydu. İçi huzursuz olmuştu, derin bir acı yayılmaya başlamıştı. Bu sırada arabayı çalıştırıp, konaktan ayrıldı. Yolda giderken, ne yapacağına karar vermeye çalışıyordu, içinde büyüyen bir öfke vardı. Şiddetini arttıran şimşek önünü aydınlatıyordu, gök gürültüsü öfkesine eşlik ediyor gibiydi. O an şimşeğin çakmasıyla Mehmet aklına geldi. Hala salonda olmalıydı, dikkatli şekilde yola bakıp ağabeyini aradı.

KEŞFEDİLMEMİŞ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now