Maziye bakış ve Turnuva

4.9K 475 34
                                        

Üç genç hana geldiklerinde odalarına geçti. Lean, Sera'nın yanına gitmeyi düşünerek odadan çıktı. Kardeşi onun kalan son ailesiydi. Her ne kadar Zed'e değer verse de Sera'nın yeri daha başkaydı.
Sera abisini kalıda görünce gülümseyerek içeri aldı. Yüzündeki melekleri kıskandıracak kadar tatlı ve sıcak gülümseme sadece üç kişiye özeldi. Lean, Zed ve Kristo...

"Uzun zamandır konuşamıyoruz ne dersin biraz muhabbet edelim mi?"

"Abi bu kadar resmi olma, sadece insanların içinde mesafeli davranıyoruz. Bizbizeyken sen benim kahramanımsın biliyorsun."

"Bu kahraman küçük tatlı kızı gıdıklamak istiyor nihihihi."

Lean sahte ve kısık kahkahalarla Sera'ya yaklaştı. Sera yüzüne abartı bir korkma ifadesi yerleştirdi. Sesini ayarlayarak titrek bir şekilde abisine baktı.

"Hayır hayır bunu yapamazsınız bayım."

"Göreceğiz matmazel."

Ikili daha fazla rol yapamadan kahkaha atmaya başladı. Yaşadıkları her gerginlik bu kahkahalarla dışarı çıktı. Sahi bir çocuk unutur muydukahkaha atmayı? Onlar unutmak zorunda kalmıştı. Şimdiyse yavaşça düştükleri yerden daha güçlü kalkıyorlardı. Onlar acılarına gülüp, hayata karşı dimdik ayakta duruyordu. Bu kahkahalar sadece bir aradayken ortaya çıkıyor olsa da kimseye zaaflarını belli etmemeleri gerektiğini acı bir yolla tecrübe etmişlerdi. Kahkahaları dinerken ikisi de sessizce birbirine sarıldı. Sessizliği ilk bozan ise Sera oldu.

"Abi."

"Efendim güzelim."

"Ben.. Ben çok özlüyorum onları. Gerçekten o kadar özlüyorum ki... Keşke onlara son bir kez de olsa sarılıp öpebilseydim. Annemin... annemin o yemeklerini... son birkez de olsa... yiyebilseydim."

Kurduğu cümle her hıçkırıkla yarım kesilip daha boğuk çıksa da konuşup rahatlamak istiyordu. Lean da sessizce dişlerini sıkıp ağlarken babasıyla yaşadığı bir anı gözlerinin önüne geldi.

'Baba, dizim çok acıyor.'

Küçük çocuğun ağladığını gören adam gülümseyerek eğilip kucağına aldı.

'Yapma ama Lean. Erkek adam ağlar mı hiç. Erkek dediğin ağlamaz, sevdiklerini korumak için canından dahi vazgeçer. O zaman gerçek bir erkek olursun. Şimdi gözyaşlarını sil ve bu koca adamı da üzme.'

Anı yavaşça kaybolurken gözyaşları daha da hızlanmıştı. İçınden geçenleri dışa vuramadı, sessizce sayıkladı.

Erkek adam da ağlarmış baba.

Ben koruyamadım sizi.

Erkek adam da ağlarmış babam.

Siz canınız pahasına savaşırken, sessizce saklanırken öğrendim.

Erkek adam da ağlarmış...

Uzun süre birbilerine sarılarak ağlarken bir katliamın büyük izlerini ruhlarında taşıyordu üç çocuk.

Zed mi? O sadece boş boş duvara bakıyordu. Evet gözlerinden yaş akmıyor, gözleri kızarmıyor ya da bağırıp çağırmıyordu belki ama..
Ağlamak sadece gözyaşıyla mı olurdu?
Onun kalbi, ruhu, herbir hücresi kan ağlıyordu. Kendisine söz vermese çoktan bırakırdı o gözyaşlarını.

Ağlamayacaktı. Ağlamak gidenleri geri getirmeyecek, onun acısını hafifletmeyecekti. Utanıyordu ağlamaya. Ne zaman intikamını alırsa işte o zaman ağlayacaktı koca yürekli küçük çocuk.

Kaos'un Üç İblisiWhere stories live. Discover now