Zed metale tekrar tekrar bakarken nasıl kullanması gerektiği hakkında bir fikri yoktu. Saatlerdir metali kurcalasa da küçük üçgen şeklindeki siyah metalin kullanımını daha çözememişti.
"Connor senin bir fikrin var mı?"
"Tabi ki var."
Zed kaşlarını kaldırarak bakarken bu kadar bilgili olacağı aklının ucundan dahi geçmemişti...
"Ooh. Neymiş?"
"Artık geri dönüp yemek yiyelim bence. Harika bir fikir ne dersin?"
Zed ilk birkaç saniye duraksarken duymamış olmayı tercih ettiği cümleyle hafif bir öldürme isteği Connor'a yöneldi. Connor kocaman gözlerle etrafa bakınırken kendisini saran öldürme isteğiyle durumu kurtarmaya çalıştı.
"Hey hey. Dur şakaydı."
Zed elindeki metali son hızla fırlatırken çığlık atarak yere eğilen Connor'a baktı. Konuşmak üzereyken duyduğu tahta sesiyle gözleri metali aradı.
"Sende tahta sesini duydun mu?"
"Ne yani tahta olduğunu fark ettiğin için mi metali bana attın? Ben de beni öldürmek istediğini düşünmüştüm. Ehuehehe."
"Saçmalama."
Connor derin bir nefes alırken devamında gelen cümleyle öksürük krizine girdi.
"Tabiki de seni öldürmek için atmıştım."
Zed metal parçasının yanına ilerlediğinde mağaranın duvarlarına vurmaya başladı.
Küt.. küt.. küt... küt..
Taşa vurma sesleri mağarada yankılanırken pes etmeden duvarın her köşesine vurmaya başladı.
Elini yan tarafa attığında çıkan 'tak' sesiyle tahta zemini buldu.
"Neredeyse bir duvardan farkı yok. Dokunsam bile tahta olduğunu anlayamazdım."
"Vay canına. Bunu her kim düşündüyse oldukça iyi tasarlamış. Böylelikle taşı bulsalar bile kapıyı bulamayacaklar."
Zed düşünürken gözü tekrar taşa gitti. Taş ve kapı... İkisiyle birlikte ne yapabilirdi ki? Dikkatle kapıya tekrar odaklandığında gözlerini kapatarak tahtayı keşfetmeye başladı. Duvar gibi pürüzler... Hafif kaygan bir yapı... Bir boşluk ve-
Aniden gözlerini açarken boşluk olan yere tekrar dokundu. Küçük yuvarlak bir boşluk öylece duruyordu. Yuvarlağın etrafına bakarken renginin daha açık olduğunu fark etti.
"Olabilir mi?"
Elindeki metali yere koyarak yuvarlak deliğin üstüne bir yumruk geçirdi. Sızlayan eline aldırmadan bir yumruk daha atarken çatlakları kırmaya çalıştı. Çatlak tahta parçalarını kaldırdığında üçgen oyuk ortaya çıktı.
Sırıtmaya başlarken parmaklarından akan kan zerre umurunda değildi.
Taşı yerleştirecekken bileğinden tutan Connor'a baktı."Ne çıkacağını bilmiyoruz. Sence de fazla riskli değil mi?"
Zed bir süre düşünürken haklı olduğunu bilse de babasının sözlerini hatırladı.
"Yer altı mezarlığına gittiğinde kendin de hissedeceksin."
Zed gülümserken gözleri eskisinden daha kararlı bir şekilde parlıyordu. İkili birbirlerine bakarken elinden damlayan kanı emen siyah taşı ikisi de fark etmemişti. Zed elindeki taşı oyuğa yerleştirdiğinde büyük bir sarsıntı mağarayı kapladı. Kaya parçaları yere düşerken ikisi de böyle bir şey beklemiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaos'un Üç İblisi
FantasyZed Dark, 6 yaşına girmeyi sabırsızlıkla bekliyordu. İlk defa kendi klanıyla tanışacak ve ailesinin gururlanmasına neden olacak bir performans sergileyecekti. Nerden bilebilirdi ki kaderin onun için bambaşka süprizleri olacağını? Bütün klanı gözler...