Bölüm 4

130 53 70
                                    

İthaf: tugbacevik165

"Gözlerim doğru mu görüyor?" dediğinde Bartu, ağzımı açıp tek bir kelime bile söyleyememiştim.

Yere düşen telefonumu alıp satırları tekrar okuduğumda, sinirden kulaklarımdan dumanlar çıktığını hissettim.

"Orospu çocuğuna bak. Sevdiklerimizi aldığı yetmiyormuş gibi dalga geçiyor bizimle! Bu ne cürret, nasıl mesaj atabilir?"

Cümlelerimi o kadar bağırarak söylemiştim ki, boğazımın acıdığını hissettim. Bartu'nun gözlerinden yaşlar süzülürken telefonu tutan elleri titremeye başlamıştı. Bartu'ya yaklaşıp omuzlarından tutarak sarstım.

"Kendine gel Bartu, o piçi bulmamız lazım. Dik duracağız, böyle mesajlar atıp bizi yıldıramaz."

"Hiç sanmam. Mesajın geldiği numaraya baksana kendi numaram, muhtemelen seninki de öyle," dedi titreyen sesiyle. Bartunun sözleri üzerine mesajı tekrar açtım. Doğruydu, kendi numaramdan bana mesaj gelmişti.

Yaşadığım şaşkınlıkla "Ama bu imkansız!" dedim.

"Bizim için öyle, bunu yapabildiğine göre bayağı profesyonel olmalı."

"Nasıl bir psikopat lan bu, yememiş içmemiş insanları öldürüp nasıl gizlenirim diye mi araştırmış? Baş belası!"

"Hacker bir arkadaşım var, onu aramalıyım. Düşük bir ihtimal ama IP adresini değiştirmeyi akıl etmediyse bu mesajları attığı adresi bulabiliriz."

Biraz olsun umutlanmıştım.
"Bulmalıyız Bartu, inan bana daha fazla sakin kalamayacağım."

"Ne yapabiliriz ki? Bunu yapan piç halimizi görse kıçıyla gülerdi, eminim."

"Gülmekte haklı olurdu, polisler adamı bulamazken biz nasıl bulacağız? Kahretsin!"

Başımı ellerimin arasına alarak derin bir of çektim. Oturma odasına yöneldiğim sırada, telefonum çalmaya başlayınca heyecanlanmıştım. Katilin aradığını umut ederek telefon ekranına baktım fakat arayan ne yazık ki Deniz'di.

Sahi, birkaç gündür Deniz'le görüşmemiştik.

Aramayı cevaplayıp ahizeyi kulağıma götürdüm.
"Selam Uraz."
"Selam Deniz. Bir şey mi oldu?" dedim aniden.
Sanırım yaşadıklarımın etkisiyle gelen her telefonda kötü haber alacağımı düşünüyordum.
"Ekstra bir şey olmadı. Kapıdayım ama evde yoksun. Dün de yoktun. Senin için endişelendim," dedi buruk bir sesle.

"Ah, Deniz. Olanlardan haberin yok tabii."

"Ne oldu ki?"

"Müsait bi yere geçeyim," diyerek Bartu'dan uzaklaşmak için verandaya çıktım. "Bizim Bartu'nun sevgilisi Dolunay... Beril'in katili tarafından öldürüldü."

"Ne!"
O kadar tiz bir sesle bağırmıştı ki, bir an kulağımın işlevini kaybedeceğini düşündüm. Yaşadığı şaşkınlıktan olsa gerek, derin nefes alışverişleri duyuluyordu.
"Deniz, orada mısın?" dedim ses vermedi. "Konuş benimle."

"B-ben çok kötü oldum Uraz. Ellerim titriyor, konuşabileceğimi sanmıyorum. Bartu'ya çok üzgün olduğumu ilet lütfen. Kendime gelince seni arayacağım." Sesi ağlamaklı geliyordu.

Çat diye suratıma kapanan telefona öylece bakakalmıştım. Deniz'e söylediğim için kendimi suçlu hissediyordum. O bir kız ve kendisi için korkması gayet doğaldı. Verandadan oturma odasına geçtim. Pencerenin önündeki berjerde oturan Bartu boş gözlerle duvara bakıyordu. Sessizliği bozarak "Hacker arkadaşını aradın mı?" diye sordum.
 
"Evet aradım. Çalışmaya başlamıştır bile. İşinde çok iyidir. Eğer şansımız varsa siktiğimin katilini polislerden önce bulup öldürebiliriz." Öfkesi tüm kelimelerinde hissediliyordu.

23 'Yirmi Üç'Where stories live. Discover now