17.Bölüm

241 22 5
                                    

Beğenmeniz dileğiyle....

Bölüm sonunda yıldızlamayı unutmayın lütfen.

Şuraya da yıldızlayanlar için bir kalp koyalım 💞 sizleri seviyorum 😘😘😘

İyi okumalar diliyorum...

Bir üstümdeki şorta bir karşımdaki koltukta oturan kocam olacak kişiye baktım.

"Ya Uzay, ben bu sıcakta pantolon giymek istemiyorum. Neden anlamıyorsun?!" Kaşları çatık çatık bacaklarıma baktı.

"Ben de o adamların senin bacağına bakmasını istemiyorum. Sen nesini anlamıyorsun?!" Oturduğu koltuktan kalkıp karşıma geçti.

"Kimsenin bana baktığı yok. Bacaklarıma baktığı hiç yok Uzay! Abartıyorsun.." Ellerini bacağıma sürtmeye başladı.

"Eğer... eğer ki bir kişinin dahi baktığını görürsem, onları zevkle döveceğimden emin olabilirsin." Gözlerim şaşkınlıktan iri iri açılmışken, bir adım geri çekildim.

"Ne?! Ben.." diyecek bir şey bulamayınca olduğum yere hırsla ayağımı vurup sinirle inledim. Elime aldığım beyaz elbiseyle ona döndüm.

"Bu sıcakta hiç çekilmiyorsun Uzay VURGUN!" Şortu çıkarıp elbiseyi giydikten sonra, sıcaktan enseme yapışmış saçlarımı tepemde dolayarak topuz yaptım.

"Oldu mu? Memnun musun?! Ay pardon, bunun kolları kısa değil mi Uzay?!" Kaşları çatık bir şekilde kollarıma baktı.

"Yok artık! Sen ciddi misin?!" Gülmeye başladı.

"Şaka yaptım karıcığım. Sen de hemen kızıyorsun.." yanıma gelmeye başlamasıyla gerileyerek yatakta duran yastığı kafasına fırlattım.

"Pislik!" Gülmeye devam ederken bana yaklaşmıştı. Yatağın ayak ucundaki başlığına yaslandığım için kaçamıyordum.

Gözlerini dudağıma dikip konuşmaya başladı. "Seni şurada öpmemem için geçerli bir neden söyle.." beni öpmesinden çekindiğim için kafamı eğdim. O sırada ellerim göğsüne gitmişti itmek için.

Aklıma gelen ilk bahaneyi sundum.

"Açım.."

Masum masum gülümsediğimde benden uzaklaştı.

"Tamam. Yatağı topla, aşağı kahvaltıya inelim.." Kendini zor tuttuğu belliydi. Ben nasıl baş edecektim bununla?

Yatağı toplayıp yuvarlak hasır çantamın içine telefonu atmadan önce Yiğiti merak ettiğim için Almirayı aradım. Çaldı, çaldı, çaldı... Ama cevaplayan yoktu.

İçimdeki korku beynimi kemirirken tekrar aradım. Yok! Açan yoktu işte! Biraz önce girdiği lavabonun kapısını yumruklamaya başladım.

"Uzay! Uzay çık iki dakika! Yiğite birşey oldu.." Yiğite birşey oldu dedikten hemen sonra aceleyle çıktı lavabodan.

"Ne.. ne oldu yiğite?" Elimde telefon ellerimi havaya kaldırdım.

"Bi-bilmiyorum." Sesim ağlamaklı, gözlerim buğuluydu.

"Ne demek bilmiyorum Yıldız! Ne oldu, söyle.."

"Ya bilmiyorum Uzay, bilmiyorum. Kaç kere aradım Almirayı açan yok.." Uzay tuttuğu nefesini rahatlamış gibi dışarı bıraktı.

"Bu muydu Yıldız? Ben de gerçekten birşey oldu sandım.." burnumu çekerek kaşlarımı çattım.

"Telefonu açmıyor diyorum sana Uzay!" Kafa salladı.

ULAŞILMAZWhere stories live. Discover now