twilight

754 60 13
                                    


Taehyung ilk iş olarak üstündeki kehaneti kaldırttı. Normalde ısırdığı insanların ölmesi gerekiyorken Lisa'nın büyüsüyle vampir oluyorlardı. Taehyung da insanların kanını son damlasına kadar içerken tedirgin oluyordu. Jisoo ona bu konuda yardım etti. Lisa da tam bir haftadır teyzesinde kalıyordu. Jisoo ile Taehyung son derece yakınlaşmışlardı. Ama bu yakınlaşmada Taehyung onu kardeşi olarak görüyordu. Jisoo bunu umursamayıp Irene'ı kıskandırmakla uğraşıyordu.

Irene o günün akşamı Taehyung'la özel olarak konuşmak istedi. En üst katın arka taraftaki mezarlığa bakan balkona gittiler. Irene nasıl davranacağını bilmiyordu. Nasıl anlatmalıydı?

"Bizim yüzümüzden başınıza hep iş açıldı-" Taehyung Irene'ın balkonun demirliklerine koyduğu elini tuttu.

"Saçmalıyorsun Irene." Irene gülümsedi ve elini çekti.

"Bizim gezimiz haddinden fazla uzadı. Ailemiz merak ediyor olmalı. Biz arada sırada ziyarete geliriz." Irene anlayamadığı bir burukluk yaşıyordu. Bu adam uğruna birkaç haftada neler neler yaşanmıştı böyle!

"Anlıyorum ama..." durdu. Ellerini Irene'nın ellerine sabitledi. Gözlerinin içine bakarak "Sen kal, gitme."

"Ben bu ev için tehlike arz ediyorum. Bencillik yapamam. Lütfen unut beni." Irene gözlerini kaçırdı. Taehyung elini sıkıyordu. Dişleriyle dudağını kanatacak şekilde sıktı. Güçlü bir şimşek çaktı. Irene yerinden zıpladı.

"Herkes bencillik yapıyorken senin yapman göze bu kadar batmamalı! Seni seviyorum anlamıyor musun? Senin için her şeyi yapmayı göze alıyorum. Sana aşığım! Sensiz bir an bile düşünemiyorum. Madem bencillik yapmak istemiyorsun, beni düşün bari. Benim için yap." Taehyung'un gözünden bir damla yaş aktı. Irene eliyle gözyaşını sildi. Taehyung Irene'ın elini tuttu ve kalbine götürdü. Çok hızlı atıyordu.

"Peki... Bize sadece birkaç gün ver. Kardeşlerimi bırakacağım. Geri geleceğim."

Taehyung hızlı hızlı kafa salladı. Tüm gücüyle Irene'ı iri ellerinin arasına sardı.

Üst kattaki koridorun sonundaki camdan Jisoo da balkonu izliyordu. "Sonunda sizden kurtuluyoruz."

~•~•~•~•~•~•~

"Lisa güçlerimi bana geri ver! Yardım et lütfen." Hae Neol Lisa'nın ellerini kendi ellerinin arasına aldı.

"Kahretsin hiçbir şey yapamıyorum!" Lisa ayağa kalkıp hızlı hızlı yürümeye başladı.

"Nasıl olabilir?"

"Jisoo'yu öldürmenin vakti geldi! Bana bunu kesin o yaptı. Güçlerimi benden o almış olmalı." Yürüyor yürüyor ve tırnaklarını yiyordu. "Yani bu bir ihtimal. Babası cadıysa kendisi de olabilir. Birdenbire güçlerim kaybolduğuna göre!" Uzun ve bakımlı tırnaklarını stresten ısırarak mahvetmişti. "Ona hesap soracağım, öldüreceğim, geleceğim." Lisa gidecekken Hae Neol kolun tuttu. Pek de kuvvetli değildi. Gitmesine izin verdi.

Uzun siyah kıyafetini yağmurda sürükleye sürükleye yürüdü. At arabası ortalıkta yoktu. Asaleti gecenin karanlığıyla öyle uyumluydu ki onu gören herhangi bir insan aşık olurdu. Eve yaklaşınca kapının önünde bir kalabalık olduğunu gördü.. Uzakta durup izledi. Kızlar evlerine mi gidiyordu? Geldikleri kıyafetler, çantaları ve Jennie'ye verdikleri samimiyetsiz bir selam... Lisa gözlerini ovuşturdu. Düşmanları azalıyordu. Birazdan da son düşmanı dünyadan silinecekti.

Kızlar sanki kaç yıllık evlerinden ayrılıyorlarmış gibi arkalarına baka baka at arabasına bindi. Birkaç dakika sonra kızlar görülmeyecek kadar uzaklaştı, Lisa da eve geldi. "Şimdi öyle bir şey yapacağım ki!" Dizine kadar ıslanmış eteğini yukarı çekti ve merdivenlerden çıktı. Kapıyı çaldı. Jennie kapıyı açtı ve sıkıca ona sarıldı.

vampir kont «taehyung» ✓Where stories live. Discover now