67- Kül

3.1K 188 45
                                    

Beklediklerimden ziyade beklemediğim her şey yanı başımdaydı. Belki de bundan sonra beklemediklerim beni beklemekten alıkoyup onları beklememeyi öğretecekti. Tıpkı şu an parmaklarımın altında duran, karnımın içindeki hareketsiz varlığın aklımı çelip beklediğim her şeyi bana unutturması gibi.

Gidip gelen aklım artık gelmez olmuş, başını alıp gitmişti. Bir şeyler düşünmeye çalıştım fakat beynimde yankılanan tek şey hastane odasında öğrendiğim garip şeydi. Eve gelmiştim, haberi öğreneli saatler olmuştu ama hâlâ garipsiyordum. Üç buçuk hafta kaç gün ediyordu? Başımı iki yana salladım. Berat bütün hastaneye üç buçuk hafta önce Bedir ile birlikte güzel bir gece geçirdiğimizi ilan etmesi yetmezmiş gibi karnımdakini de gecenin meyvesi ilan etmişti. Rıza ise dayanamayıp beni kaçırıp eve getirmişti. Bakışlarımı bana bakmakta olan Rıza'ya çevirdim.

O kadar anlayışlı bakıyordu ki ben de ona öyle bakarken buldum kendimi. Bir şeyler söylemek isterdim ama ne söyleyeceğimi hatta kendi içimde dahi ne düşüneceğimi bilemiyordum. Rıza beni rahatsız etmeden yatağın ayak ucuna oturup elindeki telefona göz gezdirdi, ardından telefonu cebine tıkıp yeniden bana baktı. Rıza ve Berat'a kesin bir dille bu akşam öğrendiğimiz haberin aramızda kalacağını belirtmiştim. Berat ilk defa ciddiyetini koruyup bana başını sallarken Rıza herhangi bir tepkide bulunmamıştı. Bu haberi Bedir'e vermek için sabırsızlandığını biliyordum lakin Berat'ı susturduysam Rıza'yı hayli susturabilirdim. Ayrıca Berat sadece Bedir'e bir şey dememişti, onun dışındaki herkese ilan edecek gibi görünüyordu. Düşündüğüm şeyle yüzümü buruşturdum.

''Bir yerin mi ağrıyor Şehnaz?'' diye sordu Rıza aniden. Mimiklerimi farklı bir yere çekmiş olmalıydı.

Yüzümdeki ifadeyi düzeltip başımı iki yana salladım. ''Sadece Berat'ı düşünüyordum. Bütün hastaneye beni rezil etti.''

Rıza yanaklarının içini nefesle doldurup bir süre öyle kaldı. Sıkıntıyla nefesini dışarı üfleyip, ''Şehnaz. Ağabeyimin öğrenmesi gereken haber böyle saçma bir şekilde ortalığa yayılmamalı. Ondan saklamamalısın. Ayrıca bir gün zaten öğrenecek. Seni doğuma kaldırdıkları an mı öğrenmesini istiyorsun?'' dediğinde kaşlarım çatıldı. Doğuma kaldırılmak mı? Başımı karnıma eğip parmaklarımı göbeğimden çektim.

''Rıza. Şu an buna hazır değilim. Bana müsaade etmelisin. Hâlâ şaşkınım. Daha kendime gelememişken Bedir'in ne düşüneceğine aklımı yoramam.''

Aklımı zaten ona yorarken.

''Şehnaz kendimi nasıl tutacağımı bilmiyorum. Ağabeyimi gördüğüm an heyecandan ağzımdan kaçırabilirim senin hamile olduğunu.'' Başını eğip gülümsedi. ''Kim bilir ne kadar sevinir..'' Son söylediği şeyle içimden ben de gülümsedim. Çok sevinirdi. Her ne kadar beni terk etse de daha doğrusu onu terk eden bendim. O her ne kadar benden vazgeçse de bir bebeğinin olacağını öğrenince dünyanın en mutlu adamı olacağından sonsuz emindim.

''Bana söz verirsen eğer ağzından kaçırmayacağını biliyorum Rıza. Aklımı toparlamalıyım önce.'' Salondan gelen Şahan'ın sesine kulak kesildim. Biriyle konuşuyordu. Berat'la konuşuyor olabileceğini düşündüm ama onunla bu kadar sakin konuşmazdı. Yoksa Arzu mu? Şu an için ablamın ne yaptığını umursamamaya çalışıp yeniden Rıza'ya odaklandım. ''Çok garip Rıza. Kendimi hamile gibi hissetmiyorum,'' dediğimde Rıza'nın yüzündeki gülüşü büyüdü.

''Hamileler nasıl hisseder ki?'' diye sorduğunda gözlerimi kırpıştırdım.

''Karnı burnunda hisseder herhalde,'' dememle Rıza kahkahayı patlattı.

''Şehnaz senin karnın burnunda değil ki. Düşünsene karnının burnuna kadar değdiğini! Umarım o günleri görürüz,'' dediğinde kendimi tebessüm ederken buldum.

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now