Kedimiz kaçtı

69 21 0
                                    

€ " Savaş istemiyorum. Sadece linda ve Marco ile konuşmak istiyorum."
M " Neden tatlım? Bizi öldürmek için her şeye sahipsin. Konuşarak niye vakit kaybediyoruz?"
€ " Ah Marco... Seni o tatlı bayan bedeninde ciddiye alamıyorum."
M " Seni şeytan.."
L " Ne konuşmak istiyorsun? Seni dinliyorum."
€ " Şu gözlüklü çocuk vardı ya.. Onu istiyorum."
M " O gitti. Boşuna arama."
€ " Ne yazık ki ikna olmadım. Israr ediyorum. Sizi öldürmek istemiyorum. Verin, gidelim."
M " Ah tatlım olur mu öyle şey? Lütfen. Vur bizi çünkü muhabbetin sarmıyor. Ha konuşmaya devam edeceğim diyorsan biz de halledebiliriz bu işi. Ben seninle nasıl sevgili olmuşum yahu?"
€ " Seni çok iyi tanıyorum. Zaman kazanmaya çalıştığın Apaçık ortada. Birini bekliyor olabilirsin Ya da tamamen çaresizlikten ölümünü geciktiriyorsundur."
M " Aynen canım o yüzden yalvarıyorum beni öldür diye."
Marco'nun gözleri aniden karardı. Burnundan kan süzüldüğünü hissetmişti. Ellerini burnuna götürdü. Parmaklarının arasındaki kanı izlerken kafasını bir anda Linda'ya çevirdi.
M " Oldu ulan! Oldu be!"
€ " Ne oluyor Linda?"
M "Linda değil! Marco! Ben döndüm. Döndüm sonunda! Kendi bedenimdeyim be! Kahrolası kavruk tenli bedenime kavuştum! Artık göğüslerim de Yok" marco kendi bedenine kavuşmanın Sevinci ile bağıra bağıra kahkaha atıyordu.
€ " Demek ki annem ölmüş."
L " Ne annesi?" Kendi bedenine dönen Linda pek de mutlu görünmüyordu. Açık ve net yüzünden okunuyordu.
€ " Sizin vücut takasınızı sağlayan kadın. Yazarınız oydu."
L " Nasıl eminsin?"
€ " O ve benden başka kadim yazar Yok çünkü. Böyle bir beden transferini de kadim yazarlardan başkası yapamaz. Ben yapmadığıma göre o yapmıştı. Büyüsünün bozulmasının da tek yolu yazarın ölmesidir. Onu öldürebilecek de tek kişi var."
M " Jason!"
€ " Evet. Annem kusursuz bir zekaya sahipti. Muhteşem bir senaryo ile Jason'u ayağına kadar getirdi. Ne yazık ki ben onun planını anlayamadım ve asıl bulunması gereken hedefin sizler olduğunu sanıyordum. Bu yüzden çocuğu elimden kaçırmış oldum."
M " Çocuk ne iş? Yazar olduğunu biliyorum. Ama nasıl anneni öldürebilecek güce sahip oldu?"
€ " O bir baş yazar. Tüm yazarların efendisi. Annem planı yürütmüş yürütmesine de, olan yine ona oldu."
M " Jason buraya gelince seni öldürecek."
€ " Muhtemelen dünyanın sonunu getirebilecek güce sahip olduğunu bilmiyorsunuzdur. Baş yazarın önünde kimsenin durmaya gücü yetmez. Önceki baş yazarı durdurmanın yolunu bulduk evet, bu sefer işler öyle yürümeyebilir."
M " Jason öyle bir çocuk değil. O kimseye kötülük yapamaz."
€ " Daha kötü Ya! Düne kadar kimsenin görmediği, üstüne basıp geçtiği çocuk şimdi süper güce sahip. Ne istese yapabileceği bir güce. Bu sorumluluğun altından kalkabileceğine inanıyor Musun?"
M " Hadi be! O çocuk iyilik meleği gibi. Dünya toplansa bana onun kötü olacağını iddia edemez."
€ " Hepsi öyleymiş. Bak şuna."
Boynundaki derin işlemeler bulunan kolyeyi çıkarıp gösterdi.
M " Onu çıkardığını hiç görmedim."
€ " Çünkü çıkartırsam güçlerimi kullanabileceğim."
L " Yani sen yazar güçlerini kullanmamayı seçiyorsun öyle mi?"
€ " Evet! O güçleri kullanmanın doğuracağı yegane sonuç delilik. Bunun kaçışı Yok. Her şeyin bir bedeli var. Bunun da bedeli bu. Annem delirdi. Tek yazarın o olmasını istiyordu. Bütün doğan genç yazarları öldürüyordu. Bütün kadim yazarları da annem öldürdü. Beni de öldürmeyi denedi ama ondan güçlü olduğum için bunu başaramadı."
M " Vay anasını! Bir cadıdan çocuğum var."
L " Önceki baş yazar nasıl öldü?"
€ " Ben çocuk yaşlardaydım. Adı martinez'di. Zamanında güçlerinin içerisinde boğulmuş, insanlara çok kötü şeyler yaptırmış. Sonradan aklı başına geliyor ama iş işten geçiyor. Bu boynumdaki tılsım onun eseri. Bunun sayesinde güçlerinden arındı ve son yıllarını normal bir insan gibi yaşadı. Ölmeden önce de kolyeyi bana verdi. Benim takmamı istedi. Söylediğine göre kolyeyi kim takarsa o çıkarabilirmiş. Bir sonraki baş yazara takarsan senden başkası çıkartamaz, ömür boyu bir insan formunda yaşamak zorunda kalır dedi."
M " Kolyeyi Jason'a takmalıyız diyorsun."
L " Tuzak kuramadığını nereden bileceğiz? Sonuçta en büyük düşmanın o. Bizim de dostumuz. Sen ondan kurtulmak için böyle bir yalan uydurmuş olabilirsin."
M " Çok mantıklı. Bak bir şey söyleyim mi? Bedenine geçmen iyi oldu. Benim bedenimde bu kadar mantıklı konuştuğun zaman çok garip oluyordu."
L " Az kaldı, sen bana evlenme teklifi de edersin şimdi."
M " Bir düşün derim. Nasıl olsa seni çırıl çıplak gördüm."
L " Kim bilir ne iğrenç fanteziler kurmuşsundur."
M " Hoşuna gitmeyecek şeyler değil tatlım."
€ " Bırakın goygoyculuk yapmayı! Marco biraz büyü! Neden kaybettiğini şimdi anlıyor Musun?"
€ " Sizi öldürebilirdim, ama şimdi sizinle olmak istiyorum. Çünkü.."
L " Jason'dan korkuyorsun."
€ " Çünkü hayatta olmak istememin bir sebebi var. Kızım var."
M " Ona bakacağımdan emin olabilirsin."
L " Şu Jo meselesini konuşalım. Bize ihanet eden bir adam var arkanda. Onu bize vermeden hiç bir pazarlığa girmiyoruz."
€ " Onunla bir anlaşmamız var. O görevini yerine getirdi ve ben de kasabayı terk etmesine izin verdim."
L " Tamam, şimdi geri çağır. Çünkü o gelmeden pazarlığa oturmayı düşünmüyoruz."
€ " Size ihanet etmiş olabilir ama ben bana iyilik yapan birini sırtından vuramam."
Ormanlık alandan gelen çıtırdılar üzerine herkes kafasını oraya çevirdi. Bir iki saniye sonra Jo ağaçların arasından çıkarak kalabalığa doğru yürümeye başladı.
€ " Ne yapıyorsun sen? Neden gitmedin?"
Jo cevap vermeden ilerlemeye devam ediyordu.
M " Elinde silah var. Dikkat edin. Bize doğrulttuğu anda vurun."
Jo kalabalığa 4-5 Metre kala durdu.  Herkesin dikkatli bakışları onun üzerindeydi. Ne yapacağını kimse kestiremiyordu. Silahını çenesinin altına doğru dikine doğrulttu.
" Bunu hak ettim."
Sonrasında sessizlik. Bir silah patlamasından sonra herkes donup kalmıştı. Joel'in beyin parçaları etrafa saçılmıştı. Cansız bedeni bir patates çuvalı gibi yere yığıldı. Neden böyle yaptığını anlamak ister gibi herkes birbirine bakıyordu.
M " Kendi yapmasa ben yapardım, zahmet etti."
Ağaçların arasında biri daha görüldü. Gruba doğru gelmekteydi. Yaklaştığında net bir şekilde onun Jason olduğu anlaşılıyordu. Joel'in bedeninin başına gidip ona bir bakış attı. Ardından gruba doğru döndü.
" Bu kedi neredeyse kaçıyordu. Sahibi sizden biridir diye düşündüm."

KONFÜZYON (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now