68- Arkadaşım Bebek

3.4K 180 29
                                    

Onun buraya gerçekten gelmiş olabileceğine inanmadığım için kapıyı kapattım. Gelmemişti o. Yine aklım türlü türlü numaralara başlamıştı. Önümdeki koyu kahve çeliğe baktım. Ya bu çelik kapının arkasında gerçekten Bedir varsa? O hâlde kapıyı yüzüne kapatmış oluyordum. Kendimi sakinleştirmek istercesine elimi göğsüme bastırdım. Bileğime ağırlık eden çantayı vestiyere bırakıp gözümü kapının deliğine yaklaştırdım. Bedir'in yüzü sağ gözümü kaplarken geri çekildim. Sağ gözüm Bedir'in güzel yüzüyle şenlenmişti, sol gözüme haksızlık olmasın diye tekrar kapı deliğine yaklaşıp bu defa sol gözümü deliğe dayadım. Sol gözüm de Bedir'e şahit olmuştu. Başımı geri çekip göbeğime baktım. "Sessiz ol, olur mu? Baban seni duymasın." Bebeğe söylediğim şeyle kaşlarımı çattım. "Ama baban seni zaten öğrendi. Nasıl öğrendi? Benden duyacaktı." Derin bir nefes alıp yükselen sinirimi bastırmaya çalıştım. Kapıyı açtım.

Gecemin sahibinin yüzünde hiçbir mimiğe rastlamadım. Bana böyle bakmazdı. Yüzünde gülümseme olmadığında onu şaşırttığım bir an olmuş olurdu veya delirttiğim bir an. Veya arzulayıcı bakışları... Şu an gördüğüm yüzünü duygularından ziyade sadece organları bir araya getiriyordu. Bebek için de mi mutlu değilsin, gecemin sahibi?

Dışarıda yağmur yağıyordu. Bedir neden kupkuruydu? Arabayla gelmiş olsa da apartmanın içine girene kadar sırılsıklam olması gerekirdi. Göz ucuyla etrafına baktım. Yanında şemsiye de yoktu. Yoksa yağmur yağmadan önce mi kapıma gelmişti? Ne kadar süredir kapımda bekliyordu? Gözlerimi kırpıştırdım. ''Evde sadece ben varım, bizi alamazsın,'' dedim kendimi konuşmak zorunda hissederek. Kurduğum cümlenin saçmalığını düşünmeyi sonraya erteledim. Bedir bana doğru bir adım attığında nefesimi tuttum.

''Şahan'ın evde olup olmamasının umurumda olmadığını bildiğini düşünüyorum. Bahsettiğim diğer kişinin de kim olduğunu iyi biliyorsun.''

Dışarıya aptal pozu veriyor olabilirdim ama aptalı oynamak gerçeği oynamaktan daha kolaydı. Başımı iki yana salladım. ''Ben de dışarı çıkıyordum. İstersen sen Şahan'ı içeride bekleyebilirsin.'' Ona değmeden yanından geçip koridora çıktım. Bedir benimle ilgili aklından türlü şeyler geçiriyor olabilirdi. Adımlarımı hızlandırıp kendimi dışarı attım. Basamaklardan aşağı inip yola doğru yöneldiğimde yağmur tanelerinin baskısı her yerimde hücumdaydı.

''Şehnaz bekler misin?'' Bedir'in sesi geldiğinde arkamı döndüğüm an bedenini yüzümün birkaç santim ilerisinde bulmamla yüreğim, kalbim ne varsa ağzıma geldi. ''Bu yağmurda nereye gidiyorsun?'' Ona arkamı dönecekken bileğimden kavramasıyla bileğimi ondan sertçe çektim. Bu defa daha kötüsü oldu. Bileğimde zorlukla duran kara incili bileklik yere düştüğünde hemen yere eğilip bilekliği avuçladığım gibi ayağa kalktım. Avucumu arkama gizledim.

Yağmur sularının soğuk bedeni vücudumu soğutmak yerine daha da yakıyordu. Hele kara inciler yüzümde kol gezerken... Mavi tişörtü yağmurdan dolayı laciverte dönerken siyah tutamları alnına yapışmış, uçlarından hayat akıyordu.

Yağmur da ıslanmamız böyle mi olacaktı Bedir?

Hayallerimi yaşayamıyordum. Ya bir tarafının eksikliğini yaşıyordum ya da hiç yaşayamıyordum. Birbirimize duygusuz bir şekilde bakarken yağmur taneleri her iki yanımızdan akıyordu. İçimizdeki tüm sevgi bu taneciklerin arasındaydı belki de. İçimden gülümsedim. Benim tüm sevgim içimdeydi aslında. Göbeğimde filizlenen bir şeyler vardı. Garipsediğim bebek sanki yıllardır arkadaşımdı ve karşımda yağmurdan sırılsıklam olan adam ise bir yabancı..

"Ne var avucunda?" diye sordu güzel yüzünden bakışlarımı bir an olsun ayırmadan. Yutkundum. Bilekliği görmesini istemiyordum ama böyle yaparak daha çok dikkatini çekiyordum. Eli yeniden hareket edip tenime yaklaşıyordu ki bu teması kaldıramayıp ona sığınacağımı hissediyordum. Az önceki dokunuşunu telaştan algılayamamıştım ama şimdi az önce dokunduğu yer sızlıyordu. Bir daha dokunması için.

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now