11. Özgürüm

34.5K 1.1K 138
                                    

İnşirah Ağca

Benim annem her zaman melek gibi bir insandı. Gerçi her insanın annesi kendine göre bir melektir bir cennetir ama ben annemi görmeden iyi ve melek olduğuna inanmıştım. Çünkü ben küçükken annem vefat ettiği icin hep siyah beyazda olsa resimlerden, babamın anlatımından bilir tanırdım. Hatırlamazdım. 

Babam ne kadar annemin yokluğunu bana hissettirmemeye calışsada ben annemin yokluğunu her zaman hissetmistim. En azından annemi biraz da olsa hatırlasaydım bana güvenle sarılışını hissetseydim bu kadar özlemezdim belkide.

Peki ya annem o yokken cektigimiz sıkıntıları sorunları ve şu zamanlarda babamla cektiğimiz  vicdansız adamın bize yaptıklarını görüyormuydu?  Eğer görüyor ise bana çok kızdığının farkındaydım çünkü onun yanına böyle gelmemi istediğini sanmıyordum.

Her zaman icinde Allah korkusu olan bir insandım ve intihar şu yaşıma kadar hic cesaret etmedigim bir seydi. Intihar edenleri ise anlamaya calısir ama bir türlü anlamazdım. Meğersem cağresizlikten yapılan bir şeymiş. Ben o pislik adamların yanında ilk defa bu kadar cağresiz ilk defa bu kadar cıkmaz sokağa girdiğimi hissetmis ve kacacak cıkacak bir yol bulamadığım icin annemın yanına gitmek istemiştim.

Şimdi ise bu yaptığım aptallıkla nereye vardığımı bilmiyorum.

Bilincim kendine gelirken ağlamaktan ve şisten kapanmış gözlerimi yavaşça açtım. Odamda olan ayıcığı gòrmemle kaşlarımı cattıp etrafıma baktım. Küçük gardorabım makyaj masam oyuncaklarım ve fotoraflarım... burası benim odamdı. Ne yani beni bırakmışmıydı?

Bu sefer gözlerim mutluluktan dolarken hızla doğrulmaya calıştım ama bileğimi unutmuştum. Inleyip bileğime dikkat ederek yatağıma oturdum ve tekrar etrafıma baktım.
Burası benim evimdi, yaptığım aptallıkta olsa işe yaramış o vicdansızların kalbine sadece kanla, ölümle dokuna bilmiştim demek ki.

Odamda kahkaha atarken bir yandan da deli gibi ağlıyordum. Yaptığım bu aptallık işe yaramıştı.

"Kurtuldum. Evimdeyim."

Hala gülerken ayaklarımı yatağımdan aşağı sarkıttım ve ayağıma değen ıslaklıkla yüzümde ki gülüş soldu. O canavar benim evimde elini kolunu sallayarak gezmişti. Birer çift erkek ayak iziydi bunlar. Ayağa yavaşca kalkarken gözümden yaş düşerek ayak izlerini takip ettim. Ilk önce salonda gezinmişti sonra peteğin önüne sonrada mutfağa gitmişti. Mutfakta ne yapmıstı ki? Adımları takip ederken konbiyi yaktığını fark ettim. Kaşlarımı cattım, ne yani bana acıyıp kombiyi mi yakmıştı aşalık bir canavardı o. Mutfakta etrafa bakarken başka hicbir seye dokunmadığını fark ettim. Yavaş adımlarla salona gecerken yerde ki kırılmış fotorafla aklım başıma gelmişti.

"Baba..."

Babamın ve benim fotorafımızı ayağı ile ezmişti. Hıckırarak ağlarken yere oturup kalmıştım. Babama ne yapmıştı? Ben burdaydım peki ya babam nerdeydi? Cerceveye sarılırken kapını yanında ki telefonuma gözüm takıldı.

Yardım istemeliydim.

Hızla telefonu elime alırken ilk önce babamı aradım ve dinlemeye başladım.

"Aradığınız numaraya şuanda ulaşıl..."

Telefonu sertce kapatırken koltuğa kendimi bıraktım. Kime gideceģimi ne yapacağımı bilmiyordum ama çok korkuyordum. Ya babamı öldürdüyse ben ne yapardım?

Bu düşünceyle daha çok ağlarken kapı birden alacaklı gibi calınmaya basladı. Elimde ki telefonu düşürürken icim titredi, ellerim buz kesti.

ESARETWhere stories live. Discover now