22. Bölüm

56 5 0
                                    


Yalnızlık öyle bir kuyudur ki dibi görünmez, uzanır yetişemezsin bağırır duyuramazsın sesini, işte tam olarak bu durumdaydı Hacer.
Babasının konuşması üzerinden haftalar geçmişti, elinden geldiğince eski benliğine dönmeye çalışıyordu, içinde büyüttüğü sadece kendisinin bildiği günler gibi. Ama zordu
Çok zordu.

Uzun zamandır görmüyordu içinde büyüttüğü adamı, artık izlemiyordu gelip geçeceği yerleri beklediği cam kenarlarını, bir kaç defa yoldan geçerken görmüştü okadar dı.  Belkide daha iyiydi belkide görmedikçe silinecekti, aklından yüreğinden, bir umutdu Hacer'inki de.

Babasından çok çekiniyor gözleine bakamıyordu sanki baksa herşey okunuyor gibi hissediyordu, abisi onunla konuşmak istese bile kaçmıştı çünkü biliyordu ne duyacağını.
Onu bı tek yıllardır didiştiği kardeşi anlamıştı, onunla artık eskisi  gibi atışmıyordu, belkide kendisine acıyordu.
Annesi ise çok daha farklı davranıyordu sanki herşeyi biliyorda kızı konuşsa ona arka çıkacak gibi duruyordu, susuyordu ama gözleri ile sarılıyordu herdaim, o yumuşak bakışları rahatlatıyor iyi geliyordu.

Aklındaki düşüncelere dalmışken nereye geldiğine bakındı, karanlığa kaybolup giden can dostu Asiye'nin çok sevdiği dere kenarına gelmişti, onu çok özlüyordu başını yaslayıp doya doya ağlamak istiyordu dostunun omzunda, ama yoktu. Onun yerine oturup izledi dereyi, aklına gelen sözle tebessüm etti.

"Derdini suya anlatırsan alır götürür rahatlarsın " demişti ona Asiye, bunu derken çok küçüklerdi ozamn yeni yeni Ahmed' e olan sevgisi oluşuyordu tabi bu sevgiden korkan küçük kız için ozamn  sevmek dertti. Gerçi şimdide pek fark yoktu ama neyse.

Dostunu dinledi ve gözyaşları ile döktü derdini dereye, yanında Asiye varmışcasına biriyle konuşur gibi anlattı içinde birikenleri, sonra derince bir nefes aldı evet biraz ferahlamıştı, belkide  içini boşaltmak iyi gelmişti uzun zaman sonra.
Omzuna dokunan el ile irkildi yerinden, arkasına bakınca ona tebessüm ile bakan kardeşini gördü.

"İyi misin" dedi Abdullah ablasının yanına oturarak.

"İyiyim, noldu birşey mi oldu" dedi Hacer çatık kaşlar ile merakla.

"Yok hayır seni merak ettim"

"Benimi takip ediyorsun len sen" dedi Hacer kardeşinin ensesine vurarak.

"Hayır be ne takip edicem sanki tahmin etmek çok zormuş gibi, biliyordum buraya geleceğini bende gelmek istedim"  dedi Abdullah

"Neden"

"Niye susuyorsun abla, ben görüyorum sende Ahmed abiyi seviyorsun, niye kendine acı çektiriyorsun ki" içinde tutamadı artık Abdullah.

"Öyle birşey yok" dedi Hacer

"O yüzden mi yalnız başına buraya sığınmış gözyaşları döküyordun" Ablası evden çıkınca onu merak edip peşinden gelmişti, söylediklerini duymasada arada ağlayıp gözlerini sildiğini görebiliyordu.

"Ben,,, bilmiyorum, olmicak sadece bunu biliyorum ve babamı onun için üzemem" dedi Hacer ilk defa Asiye dışında birine itiraf ederek.

Gülümsedi Abdullah, çocukluktan beri anlaşamadığı ablası ile ilk defa bu şekilde konuşuyorlardı bu hoşuna gitmişti, ama isterdiki ablasını daha iyi görsün.
"Belki baba bilirse sana kıyamaz Ahmed abi iyi biri oda sevgisine inandırır babayı, neden olmasın ki" dedi Abdullah babasından gelen tepkinin neden bukadar büyük olduğunu anlamıyordu.

"Bilmediğin şeyler var, takma kafana ben alıştım bunlarda geçicek, hem gerçekten isteseydi o günden sonra tekrar konuşmaya çalışırlardı demek ki gerçek bı Sevgi değildi tek seferde kapandı " dedi Hacer, evet artık böyle düşünüyordu o mektuplarda anlatılan büyük aşk değilmiş yoksa neden birkez olsun ulaşmaya çalışmadı ki diye geçiriyordu içinden.

Gizlenmiş DuygularWhere stories live. Discover now