9 ¦ Canavar

3.7K 392 302
                                    

(Aurora)

Bedeni yerde öylece duruyor olan Bellatrix'e doğru attığım her adım, bacaklarımın biraz daha güçsüzleşmesine sebep oluyor, yere yığılmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Bellatrix..."

Vincenc'ın dudaklarından acıyla dökülen isim, kulaklarımı uğuldatırken yere çöktüm. Bellatrix'in yanıbaşına.

Bakışlarım soluk yüzünde gezinirken "Ölmedin..." diye mırıldandım ve boynundaki diş izlerini görmezden gelmeye çalışarak başımı olumsuzca iki yana salladım. "Ölmedin, Bellatrix."

Biraz eğilip ellerimi omuzlarının iki yanına yerleştirip "Hadi kalk, yerde ne yapıyorsun böyle?" diye sessizce sordum. Gözlerimden akmaya başlayan yaşlara aldırmadan omzunu sarsmaya başladım. "Bellatrix, lütfen kalk!"

O an kendi omuzlarımda Vincenc'ın ellerini hissettim. "Aurora, kendine gel lütfen!"

Vincenc'ın sesi sanki boşluğa çarpıp yeniden ve yeniden kulaklarımda yankılandı. Ama ben yalnızca Bellatrix'in öylece duruyor olmasına odaklanmıştım, inatla onu kaldırmaya çalışıyordum. Ama o harekesiz bir şekilde durmaya devam ediyordu.

"Aurora, polise haber vermemiz lazım. Kalk lütfen."

Akmaya devam eden gözyaşlarım eşliğinde başımı olumsuzca salladım. "O ölmek için çok genç! Ölmüş olamaz!"

Bedenim iyice güçsüzleşirken Bellatrix'in üzerindeki elbisenin yakasına yapıştım. "Kalk hadi!" diye inatla bağırıyor, artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Başım onun buz kesilmiş göğsüne yaslanırken belime sarılan kollar, Bellatrix'in soğukluğundan beni çekti.

"Aurora, lütfen!"

Vincenc'ın acıyla yalvaran sesine kulak versem de bakışlarımı hâlâ Bellatrix'in üzerinden alamıyordum.

O diş izlerinin sahibini ellerimle boğacaktım.

Sırf beni öptüğü için ona sert davrandım diye mi bunu yapmıştı?

Aklım almıyordu.

Benim kalbi bir pamuktan daha yumuşak arkadaşım, bir canavarın kibrine mi kurban gitmişti?

"Gel buraya."

Beni kendine çekip belime kollarını saran Vincenc'a sığındım. İçim çıkacak gibi ağlıyordum ve onun sırtımı sıvazlıyor olması hiçbir işe yaramıyordu. Böyle bir durumda sakinleşmek mümkün müydü?

"Polise haber vermemiz lazım."

Çatlayan sesi ve saçlarıma damlayan gözyaşları, ne kadar güçlü kalmaya çalışsa da Vincenc'ın da ağladığını gösteriyordu.

"Lütfen bu bir kabus olsun." diye zoraki bir şekilde konuşmaya çalıştım. Ama hıçkırıklarımın arasından ne kadar anlaşılır bir cümle kurduğumu kestiremiyordum.

"Keşke öyle olsaydı."

Vincenc bana daha sıkı sarıldığında acıyla gözlerimi yumdum.

Keşke...

Keşke tüm bunlar kötü bir kabus olsaydı.

.....

Titreyen dizlerime aldırmadan çantamdan çıkardığım anahtar ile kapıyı açtım ve loş ışığın aydınlattığı salonda, yeşil koltuğa yayılmış, gözleri kapalı bir şekilde duran katile odaklandım.

Bir hışımla kapıyı kapattığımda çıkan sesle birlikte gözleri açılıp beni bulurken hızlı adımlarla ona doğru ilerleyip yakasına yapıştım.

SOYLU VAMPIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin