marklee:
Hyuck.
Birlikte bir şeyler yapmaya gidelim mi?
Uzun zamandır beraber vakit geçirmiyoruz.leedonghyuck:
Olur hyung
Gidelim :)
Nereye gideceğiz ve ne zamanmarklee:
Sizin evin arkasında eski arazi var ya, orada piknik gibi bir şey yapabiliriz.leedonghyuck:
Bana uyarmarklee:
O zaman yarın 17.00 gibi seni alırım.
Uygun mudur?leedonghyuck:
Uygundurrmarklee:
O zaman yarın görüşmek dileği ile Bay Lee.
:Dleedonghyuck:
Hdjdh
Hoşcakal hyung❤=====
Mark gergin bir şekilde Donghyuck'un evine ilerlemeye devam etti. Elinde bir poşet dolusu yiyecek ve 1-2 film vardı. Gergindi çünkü Donghyuck ile başbaşa vakit geçirecekti. Ellerini binlerce kez pantolonuna silmişti. Gergin olmak ona uygun değildi.
Sonunda evin kapısına varmıştı. Biraz bekledikten sonra zili çalmıştı. Kapıyı elinde köpüklü tencere kapağı ile Donghyuck'un babası açmıştı. "Ooo Minhyung gelmiş. Hoşgeldin. Hadi gir içeri." deyip kenara çekilmişti. Mark hafifçe eğilerek "Ben Donghyuck'u almak için gelmiştim efendim. Girmesem iyi olur. Acaba Donghyuck hazır mı?" demişti.
Dongmin(yani Bay Lee) bir dakika der gibi bir işaret yapmış ve evin koridoruna doğru yönelmişti. Sonradan bir bağırış duyuldu. "Donghyuck! Minhyung geldi, seni bekliyor. Acele et, bekletme çocuğu."
"Tamam geldim Dongdong!"
Mark Donghyuck'un babasına taktıdığı takma ada gülmeden duramamıştı. Donghyuck ve babasının arasındaki ilişkiyi çok severdi. Bir baba-oğuldan çok arkadaş gibiydiler. Ne yazık ki Mark'ın babası ile bunları yapmaya imkanı yoktu. Babası aileyi geçindirebilmek için Kanada'daki evlerinde kalmıştı. Mark ile Güney Kore'ye gelen annesiydi. O da Kanada'yı özlemiyor değildi.
Bu sırada Donghyuck hemen önüne gelmişti. Mark ona baktığında Kanada'yı bile unutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your desk is my drawing book::markhyuck
Short StoryDiğerlerinden biraz farklıydım. En büyük hobim birilerinin sırasına resim çizmekti. Tabi bu kişi Mark Lee ise.