BÖLÜM X - YOLCULUK II / Ece'nin Gözünden

5.2K 224 12
                                    

           " Hikayeyi okuma listenize eklerseniz, yeni bölümlerden anında haberdar olabilirsiniz. Yorumlarınız ve Oylarınız benim için çok önemli. Lütfen beğendiğiniz bölümleri oylayınız, iyi ya da kötü yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Şimdiden okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim, keyifli okumalar.. :)"

Ben, senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun: vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan, senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum, yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız.
Külümün içinde külün, ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar...
Ama biz o zamana kadar o kadar
karışacağız ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız. Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak iki çiçek açacak:
Biri sen, biri de ben.
Ben daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey: belki diyor.

PİRAYE NAZIM HİKMET

     Ne çok sevdim bu şiiri yıllardır. Şimdilerde daha anlamlı ve daha mantıklı geliyor bana. Özellikle de anne ve babamı kaybettikten sonra. Annem sevdirdi bu şiiri bana. Birkaç hafta önceki hayatım ile şimdi ki hayatım arasında ne kadar çok fark var. Içimde fırtınalar kopsa da pek belli etmiyorum. Vladimir ve ailesi için hala küçükte olsa bi umut var. Onun yanında Üzgün olduğumu belli ederek, içindeki umudu küçültmek ya da köreltmek istemiyorum.

     Vladimir demişken, gerçekten çok iyi bir insan. Anlayışlı, sevgi dolu, olumlu, sevecen, güleryüzlü biri. Ayrıca, sanırım içten içe ondan hoşlanmaya başladım. Bu hayatta şu an için ondan başka hiç kimsem yok. Bu yüzden ondan gerçekten hoşlanıyor muyum yoksa hayatimdaki tek insan olduğu için içten içe hoşlanmak zorunda mi kalıyorum bilmiyorum ama ilk secenek olsun istiyorum. Onunla beraber, gün geçtikçe daha da berbatlaşan bu dünyada yaşayabildiğim kadar yaşamak istiyorum.

     Moskova'ya temkinli gittiğimiz için sanırım 12 saat ile 15 saat arası şehir merkezinde oluruz ve umarım Vladimir'in ailesini canlı olarak buluruz. Onun buna, benimse onun hayata bağlanmasına ihtiyacım var. Eğer ailesini bulamazsak nasıl bir tepki verir ve ben ne yaparım hiç bilmiyorum. Daha doğrusu ondan sonra ne yapacağımız hakkında herhangi bir fikrim yok. Eminim onunda yoktur. Cephanemiz var, erzağımız şimdilik yeterli fakat nereye kadar bu kısıtlı cephane ve erzak ile devam edebiliriz ki? Evet Moskovada yeni cephaneler ve erzak bulacağız ama mevcut cephane ve erzaklar elbet bitecektir. Belki ordu üstlerine gidip, karantina altinda daha güvenli olmayı dileriz. Belki kendimize güvenli bir sığınak bulur ve orada yaşamaya başlarız. Belki Moskova kent merkezine varamadan zombiye döneriz. Bu da ihtimal dahilinde tabii ama Vladimir yanımda iken daha az korkuyorum. O bana güven veriyor. Her ne kadar basit bir savaş muhabiri olsada..

     Neler olacak bilmiyorum. Ya da neler yaşayacağımız hakkında pek bir sey kestiremiyorum. Şu anda tek düşündüğüm Moskova kent merkezine sapasağlam ulaşmak ve eğer Tanrı nasip ederse Vladimir'in Ailesini canlı bulmak. Bu şu anda her şeyden daha önemli. Tanrı yardımcınız olsun..

III. Dünya Savaşı: Zombilerin ÇağıWhere stories live. Discover now