15

10.5K 411 93
                                    

Multideki şarkıyla okuyun!

Multi:Samira

Hepinize iyi okumalar.

Sonunda bölümü bitirdim. Desteğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

Samira'dan

Otobüsün tıka basa olması yetmezmiş gibi bir de adamın biriyle kavga etmiştim. Birinin o adama toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer verilmesi gerektiğini öğretmesi gerekiyordu. Hemde hemen!

Oflaya puflaya okula girdiğim sırada, müdürümüz konuşma yapıyordu. Sınıfımın olduğu sıraya ilerlediğimde, en arkada duran Devran'la göz göze geldim.

Bana göz kırpıp, kafasıyla gel işareti yapan Devran'a gülümseyip adımlarımı hızlandırdım. Bir kaç adım sonra Devran'ın yanında durduğumda etrafa kısaca göz gezdirdim.

Gözlerim öğretmenlerin toplandığı yere kaydığında, çatık kaşlarıyla bana bakan Yamaç Hoca'yı gördüm. Hoca demek garip geliyordu ama okul içindeydik değil mi? Yamaç Hoca diyeceğim, yani sadece okul içinde.

Dün olanlardan sonra hoca demem biraz garip olurdu sanki?

Bana kafasıyla sıranın önünü işaret ettiğinde, ne anlatmaya çalıştığını anlamamıştım ama daha sonra kafasıyla Devran'ı işaret ettiğinde, derdinin ne olduğunu anlamıştım. Devran'ın  yanından birden gidersem yanlış anlayacağından emindim. En iyisi bir bahane bulup önlere kaçmaktı.

Ben Yamaç Hoca'ya bakarken Devran'ın kulağıma fısıldamasıyla az da olsa irkilmiştim.

"Bir şey mi oldu?" dediğinde bir an Yamaç Hoca'nın hareketlerini gördü sanmıştım ama hiç anlamış gibi durmuyordu.

"Yo, niye ki?" diye masumca sorduğumda, hafifçe eğilip ellerini omuzlarıma yerleştirdi ve konuştu.

Bu yakınlık niyeydi ki?

"Her pazartesi niye geç kalıyorsun sen?" gözlerimin içine bakarak sorduğu soruya umursamaz bir tavırla cevap vermiştim.

"Bilmiyorum ki ne kadar erken kalksam da her pazar-" cümlemi yarıda kesen sesin sahibine döndüğümde, Yamaç Hoca'yı gördüm. Daha yeni öğretmenlerin yanındaydı ne ara geldi ki buraya?

"Gençler! Önünüze dönün! Müdürün konuşması daha bitmedi." o kadar iğneleyici bir tonla konuşmuştu ki bir an yerin dibine girdiğimi sanmıştım.

Yamaç Hoca, beni yerin dibine soktuktan sonra yanımızdan uzaklaşmıştı. Bende hiç beklemeden önlerde duran Samet'in yanına gitmiştim.

İstiklal Marşı'nı okuduktan sonra sınıflar sırayla okul içine girmeye başlamıştı. Ben de sınıfa girmiş, en öne oturmuştum. E, malum ders Yamaç Hoca'ylaydı. Onu sinirlendireceğim kadar sinirlendirmiştim ve Devran ile oturup daha fazla sinirlendirmek istemiyordum.

Beni kıskanması bir yandan hoşuma gidiyordu ama bir yandan da garipsiyordum. Ne bileyim... Öğretmenimin beni kıskanması... Yok lan niye garip olsun. Artık sevgilim değil miydi? Sevgili miydik ondan da tam emin değildim ya... Neyse!

Dün bana beni sevdiğini söylemişti ve bende elini tutarak bir nevi seni seviyorum demiştim. Bu gün yüzüne nasıl bakacağımı düşünürken, bi onu delirtmediğim kalmıştı.

Utanmam son derece normal değil mi?

Tam kafamı sıraya koyup gözlerimi kapatacaktım ki; Yamaç Hoca'nın sınıfa girmesiyle toparlanıp uyku kodundan çıktım. Uyuyorum diye azar işitmek istemiyordum.

KISKANÇ ÖĞRETMENİM {Devam Ediyor}حيث تعيش القصص. اكتشف الآن