step 2; min yoongi

1.5K 177 45
                                    

[medya; akmu-chantey]

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

[medya; akmu-chantey]

step 2; her yerde onu görmek

Gün daha yeni doğmuş, güneş tatlı ışıklarını gökyüzüne salmıştı. Kuşlar günün aydığını haber verir bir şekilde, yemyeşil ağaçların dallarındaki yuvalarından cıvıldıyorlardı. Ama Yoongi'nin kuşlara ihtiyacı yoktu, gün doğumu için. Zaten hiç uyumamış, piyanonun başında saatleri kovalamış, tüm yıldızların yerlerini ezberlemiş ve hepsinin yok olmasını izlemişti. Tıpkı Jimin'in hayatından giderek silikleşmesi gibiydi. Yerlerini ezberlediğin şeylerin yok olması acı veriyordu.

Yoongi piyanonun üstündeki karalanmış defterini ellerine aldı. Onca şarkı sözünün üstünü karalamıştı. Hiçbiri şu anki halini anlatamıyordu. Özensiz el yazısıyla yeniden kirletti sayfaları;

Kuşlar gibi cıvıldar, tattırdığın acılar.

Yoongi derin bir nefes aldı. Defteri bırakıp birkaç melodi bıraktı odaya. Parmaklarına güneş ışıkları vuruyordu, notalar güneşin dokunuşuyla çıkıyordu sanki. Birkaç melodiden fazlası oldular, Yoongi ayağıyla ritim tutarken kendini kaptırdığını fark edemedi.

Kuşlar gibi yalnız, yapayalnızdım açıkta.

Yoongi, iyimser bir adam olmaya karar vermişti. Sevdiği adamın geri döneceğinden emindi. Jimin'in onsuz yaşamayacağından emindi. Tıpkı onun da onsuz yaşayamayacağı gibi.

Ama Yoongi, bir hafta önce bıraktı iyimser olmayı. Jimin'in yeni evinde olan resmini görünce, düşündü; Adam evlerini bırakıp yeni eve taşınmış, burada geçirdiği her anıyı çöpe atmış, anılarla birlikte seni de atmış. Çok ağladı Yoongi, onun sevgisini bir daha tadamamak ona ağır gelmişti.

Taehyung sayesinde, Jimin'in gelmeyeceğini anlamıştı. Onu unutması gerektiğini de söylemişti, Taehyung. Jimin kendine yeni bir hayat kuruyordu, Yoongi'de kendine yeni hayat kuracaktı.

Uzun zamandır, beraber yaşadıkları eve gitmiyordu. Çocukluk evinde, annesi ve babasıyla beraber kalıyordu. İşe gidip gelmeye başlamıştı. Aslında her şey iyi gidiyordu.

Uykuları dışında.

Gerçi artık hayatında öyle bir şey mevcut değildi. Yoongi, son iki haftadır uyuduğunu hatırlamıyordu. Bazen gözleri yorgunluktan kapanıyor, bir saat sonra tekrar açılıyordu. Bu süre zaafı Yoongi'ye sekiz saat uyumuş gibi geliyordu. Günleri birbiriyle karıştırmaya başlamıştı, saatleri takip edemiyordu. Tabii bunların getirisi olarak, işe geç kalıyor, yemek yemeyi unutuyor, bazen araba sürerken kaza yapacak gibi oluyordu. En son Taehyung ile yemeğe giderken direksiyon başında uyuyakalınca Taehyung elinden araba anahtarlarını almıştı. Kendisi gelip işe bırakıp bir de eve geri getiriyordu. Yoongi, Taehyung'ın ne kadar iyi bir arkadaş olduğunu düşünmüştü.

Parmaklarına dokunan güneş ışıkları yok olduğunda Yoongi kafasını kaldırıp pencereden dışarı baktı. Güneşi takip eden kara bulutlar, onu yakalamış gibi görünüyordu. Güneşi kendi arkalarına atmış, yeryüzüne inmesine izin vermiyorlardı. Onun yerine kendi hüzünlerini bırakmaya gelmişlerdi. Yoongi, penceresine düşen küçük damlaya bakıp ayağa kalktı. Çarşafı bir haftadır bozulmamış yatağa ilerleyerek, yatağa uzandı. Tavanı izlemeye başladı, birazdan gözlerinin kapanacağını biliyordu. Sonra bir saat içinde uyanacak, odasına girmeye hazırlanan Taehyung'ı karşılayacaktı. Saate baktı Yoongi, 19.13.

Six Steps To Handle A Breakup.Onde histórias criam vida. Descubra agora