Onuncu Bölüm

159 26 203
                                    

Birer mısrayken aslında, birlikte dönüştük şiir dizelerine.

Sertap Erener- Belkide Dönerim. Şarkının sözlerine dikkat edin :)

Keyifli okumalar diliyorum.



Güzide işittiği tanıdık sese, aniden arkasını döndüğünde o düşmancıl bakan gözler birer ok misali Ayaz ve kendisine değiyordu. Dilruba'yı gördüğu an midesi kasılmaya başlamıştı Güzide'nin. Karşısında kendisine tüm nefretiyle bakan beden Ayaz ile beş yıl ayrı kalmasının sebebiyetiydi. Güzide bakışında ki şaşkınlığı bir kenenara bırakarak,  düşmancıl ifadesine büründü. Çunkü onun yüzünden kalbi tam beş senedir sevdiği adam olmadan atıyordu. Hemde sevdiği adamın kardeşiydi!

Bunu yapan kendi kardeşi olsaydı bile affedemezdi. Bir allah birde kendi biliyordu ne acılar çektiğini. Gerçi kendi kardeşi yoktu.

Ayaz ise o tanıdık sesi işittiğinde gönlüne ferahlık doğdu. Hızla Dilruba'nın yanına giderek ona sarıldı. Gerizekalı kız kardeşi en azından sapa sağlam duruyordu. Kız kardeşi geri çekildiğinde Dilruba'nın pekde hoşnut olmayan yüz ifadesine bakarak kendiside bir kaç adım uzaklaştı. Doğru ya onun bu halde olmasının sebebi kendisiydi!

"Neredeydin sen bunca zamandır?" Ayaz ses tonunu ayarlayamamış, hafiften bağırmıştı.

Güzide ise ikilinin arasına girmiyor, az sonra sıranın kendisine geleceğini biliyordu.

"Bana sesini yükseltme Ayaz. Ha oradaydım ha burada. Ne önemi var benim nereden olduğumun?"

Ayaz sabır dilenircesine bir kaç saniye kapadı gözlerini. Dilruba onu deli ediyordu. Çocuğuna bakmak istememesini bile sineye çekmişti sırf o iyileşsin diye. Dilruba insanı  kışkırtacak bir gülümseme takınarak Güzide'yi hedefine aldı. Yavaş adımlar ile ona ilerler iken şuh bir kahkaha atarak olduğu yerde durarak abisine çevirdi yüzünü.

"Ah abicim ah. Sen ne gurursuz bir adam mışsın. Seni terk etmedimi bu kadın? Gerçekten inanamıyorum sana."

Ayaz dişlerini sıkarak suretini Güzide'den başka bir tarafa kaydırdı. Eğer ona bakarsa, Güzide onun gözlerinde gördüğu acıya şahit olur ve üzülürdü. Onun üzülmesini, katiyen istemiyordu. Dilruba'nın yanına ilerleyeceği vakit  Güzide, Ayaz'a durmasını işaret etti.

"Bunu daha kundaktaki evladını terk eden sen mi söylüyorsun Dilruba?"

Ayaz'ın atacağı adım Güzide'yi duyduğunda havada asılı kaldı. Demek ki biliyordu.

"Sen nasıl anladın Ömür'ün Dilruba'nın oğlu olduğunu?"

Güzide hafiften Ayaz'a gülümsedi. Gerçekten anlamayacağını düşünmüş olamazdı.

"Ömür'ün yüzüne bakan ilk dakikasında Dilruba'ya benzediğini anlar ve bu sonuca kaanat getirir Ayaz."

"Söylesene Dilruba sen hiç oğlunun o mis kokusunu içine çektin mi? Peki ya boynunda ki doğum lekesinin güzelliğini fark ettin mi? Sana hiç kahkaha attı mı oğlun?"

Bakışları Dilruba'nın yüzüne sabitlediğinde onun acı çeken gözlerini görmek isterken o tamamen hissiz ve boş bakışlar ile kendisine bakıyordu. İnkar etmedi, kabulde etmedi. Tek kelam birşey demeden arkasını döndü. Ayaz'ın yanından geçip gideceği vakit, Ayaz kardeşinin gitmesini engellemek için kolunu kavradı. Dilruba abartılı bir silkelemeyle kolunu abisinden kurtararak seranın çıkış kapısına gitmeden önce ikiliye döndü. Bilakis abisine bakıyordu.

Geçmişin Ayaz'ı Where stories live. Discover now