1

217 19 24
                                    

"Nat?"

"Steve?"

Kızıl kadın gördüğü manzarayla nefesinin kesildiğini hissetti. Birbirlerini en az 10 yıldan beri görmüyorlardı ve bu ani buluşma onları karmakarışık duyguların olduğu bir selin içine düşürmüştü.

Sarışın adam sevdiği kadına sarılıp bir daha hiç bırakmamak istediğini fark etti aniden. Ama Natashanın şaşkın bakışları altında buna cesaret edemedi. Öyle uzun zaman olmuştu ki aralarındaki samimiyetin bozulduğunu düşününce ödü kopuyordu. Bu anı yıllardır defalarca hayal etmişti. Kimisinde koşarak Natashaya sarılıyor, kimisinde kadını kucağında döndürüp uzun yıllar önceki gibi dudaklarına bir öpücük konduruyordu. Steve gözlerini kadının üstünde gezdirdi.

Minyon bir kadın olduğu için hiç değişmemiş aksine yaş almanın ona kattığı olgun havayla bin kat daha seksi olmuştu. Şakaklarındaki bir kaç beyaz tel günün son ışıklarıyla kendini belli ediyordu. Yüzüne bir kaç çizgi eklenmişti. Üstelik tarzında oldukça belli olan değişiklikler vardı.

Üstüne giydiği ten rengi hatlarını belli eden ve dekolteli bir kazak, altında yüksek bel bir kot pantolon vardı. Sarışın adam dolu gözlerine rağmen zorlukla gülümsedi, ona bakmak bile kalbinden ılık bir şeylerin akmasına yetmişti.

"Sen, beni nasıl buldun?" dedi kızıl kadın. Ardından adamı süzdü. Fiziğinden, kaslarından hiçbir şey kaybetmemişti. Bunu düşündüğü için utanıp yutkundu. Yüzündeki bir kaç kırışıklık ve hafif uzun, beyazlar düşmüş sakalları haricinde hiç değişmemişti.

"Ben, burada olduğunu bile bilmiyordum. Sen, nasıl, ne zamandır bur-" aniden susup gördüğü manzaraya odaklandı. Küçük sarışın bir kız gelip Natashanın bacağına sarıldı ve kocaman açtığı gözlerini Steve dikti.

Sarışın adam zorlukla yutkunup gülümsedi. Çoktan evlenmiş, bir kaç çocuk evlat edinmişti. Hatta belki bir çeşit tedavi olup kendi çocuklarını bile yapmış olabilirdi. Natasha eğilip kızı kucağına aldı ve öptü.

"Demek evlendin." dedi Steve zar zor. Natasha nefesini vererek güldü. Durakladığı bir kaç saniyenin ardından -ki bu Steve'e saatler gibi gelmişti- konuştu.

"Tabii ki hayır, ben şey bakıcıyım." Sarışın adam derin bir nefes alıp gülüşüne katıldı.

"Clintten kalan bir ev vardı burada. Nasıl olduğu hakkında benimde hiçbir fikrim yok. Buraya geldiğimde nasıl para kazanacağımı bile bilmiyordum ve artık katil olmak istemediğimi fark ettim. Sonra yan komşumun bir bakıcı aradığını öğrendim. Kendime bir düzen kurdum. " Steve onun adına mutlu olmuştu. İçlerinden birkaçının mutlu olduğunu görmek onu da mutlu etmişti. Natasha heyecan ve mutluluktan parlayan gözlerini kaldırdı ve yeniden konuştu.

"Peki ya sen? Sen nerelerdeydin, neler yaptın? Dur sakın söyleme, çocukları ailesine bırakıp benim evime gidelim. Orada konuşuruz." ve beklentiyle adama baktı. Uzun uzun konuşacak çok şeyleri vardı.

Steve'i çok özlemişti.

"Açıkçası buna hayır diyemem. Kendime kalacak bir yer arıyordum, en azından bir gecelik. Sonra yoluma devam edeceğim." dedi sarışın adam gülümseyerek.

Natasha yıllar sonra bulduğu arkadaşına bu kadar erken elveda demeye hazır olmadığını fark etti aniden. Kafasından bu düşünceleri atıp baktığı çocukların elini tuttu.

"Hadi evime gidelim Rogers." diye seslendi adama eski günlerdeki gibi. Steve memnuniyetle gülümseyip kadının yanından yürümeye başladı.

remains of usDonde viven las historias. Descúbrelo ahora