2

199 20 35
                                    

Kızıl kadın siyah oldukça nostaljik gözüken ceketini çıkarıp astıktan sonra anahtarı kapının yanında duran küçük anahtarlığa taktı ve Steve'e döndü. Yere koyduğu çantasını alıp yolun üstünden çekti ve ceketini kendi ceketinin yanına astı.

"Evet, evime hoşgeldin!" dedi neşeyle. Sarışın adam onun bu enerjisine gülmekle yetindi.

Kısa bir koridorun ardından sağda oldukça geniş bir mutfak, solda kapısı kapalı duran 2 oda, tam karşılarında ise geniş bir salon vardı. Steve kadını takip edip mutfağa gitti ve bir sandalye çekip masaya oturdu.

"Ben bize yiyecek bir şeyler hazırlarken -üzgünüm en hızlı sandviç yapabilirim- sende biraz kendinden bahsetsene."

"Geziyorum, öğreniyorum, değişiyorum. Farklı biri olmayı deniyorum. Geçmişi unutmayı deniyorum. Ne yazıkki senin gibi sağlam bir düzenim yok." dedi sarışın adam ve acı dolu bir gülümseme sundu Natasha'ya. Kızıl kadın elindeki ton balığını açarken yutkundu. Kendini suçlu hissetmesi normal miydi?

"Bende ilk zamanlar böyleydim. Sonra buraya geldim ve gerisini biliyorsun işte." diye konuşarak üstünü kapattığı sandviçleri ortadan ikiye üçgen şeklinde kesti. Tabaklara koyduktan sonra masaya indirdi ve buzdolabına gitti. Yanına 2 şişe soda çıkarıp kapaklarını açtıktan sonra konuştu.

"Beni gördüğünde, yani yıllar sonra karşılaştığımızda ne hissettin? Yani demek istediğim ne düşündün? Çok fazla değişmiş miyim?" Ardından ışıl ışıl bakan gözlerini adama dikti ve yanındaki sandalyeye oturdu.

"Sen benim hakkımda ne düşündün?"

"Hmm, bi düşüneyim. Yıllar geçmesine rağmen nasıl böyle fit kaldığını, beni nasıl bulduğunu." Steve sandviçinden bir ısırık alırken beğendiğini belirten abartılı bir mimik yaptı. Natasha onun bu haline hafifçe gülümseyip devam etti.

"Yıllar önce çekip gitmesem işlerin nasıl olacağını ve zaten bir avuç kişi kalmışken nasıl size arkamı dönebildiğimi." gözleri dolarken transa geçmiş gibi duvara kilitlendi.

"Geçmişten konuşmak ikimiz içinde pek iyi bir fikir değil sanırım." diyerek hafifçe koluna dokundu Steve. Onu üzen şeylerden bahsetmek istemiyordu. Onun üzülmesine dayanamıyordu.

"Evet öyle. Konuyu biraz dağıtalım. Sen soruma cevap vermedin." dedi Natasha ve elinin tersiyle gözlerini sildi. Ardından önüne gelen saçları toplamak için gelişigüzel dağınık bir topuz yaptı ve birkaç tutamı saldı.

Oldukça basit bir eylem olan saç toplamak bile sırf o yaptığı için Steve'in gözüne harika geliyordu. Yutkunup sodasından bir yudum aldı ve konuştu.

"Seni ilk gördüğümde.. Sanırım seni ne kadar özlediğimi fark ettim." Natasha gözlerini kaçırmadan içten bir gülüşle adama baktı ve sesli bir şekilde nefesini verdi. Steve daha fazla göz göze durmaya dayanamayıp gözlerinin çekingen bir tavırla kaçırdı. Bunu Natasha söylemiş olsaydı yüzüne bile bakamayacakken kendi söylemiş yine kendi utanmıştı.

Kendine sinirlenip sözlerine devam etti.

"Ayrıca hiç değişmediğini. Hala eskisi gibisin. İçin, dışın."

"Yalancı. Bir sürü kilo aldım. Eski formumdan eser bile yok. Ayrıca beyazlayan saçlarımın belli olmadığını sakın söyleme. Sanırım biraz yaşlandım." ve umursamazca omuz silkip kocaman bir ısırık aldı.

"Bende hamile kaldım." diyerek arkasına yaslandı sarışın adam.

"Ne?"

"İmkansız olan şeylerden bahsetmiyor muyduk?"

Natasha minik bir kahkaha atıp Steve'in eline hafifçe vurdu.

"Kararımı değiştiriyorum sen kesinlikle değişmişsin Rogers. Utangaç Kutsal Bakir Steve'den eser kalmamış." ardından boş tabakaları ve şişeleri tezgaha kaldırdı.

"Utangaçlık dışında hepsi aynı."

"Hadi ama hala bakir olduğunu söyle de şurada gülmekten kalp krizi geçireyim."

"Hala bakirim."

Natasha tezgaha yaslanıp koca bir kahkaha attığı zaman Steve ona katıldı.

Sarışın adam uzun süredir böyle mutlu ve huzurlu hissetmediğini düşündü birden. Ardından yüzünde huzurlu bir ifade belirdi. Natasha kahkahalarını durdurup gülümserken konuştu.

"İyi ki geldin Rogers."

"İyi ki geldim Romanoff. "

remains of usWhere stories live. Discover now