7. bölüm

1.8K 180 83
                                    

Magnus'un iyi damarı tutmuş olacak ki bana kitaplarından birkaçını vermişti. Onlara zarar verirsem canımı çok fena yakacağını da söylemeyi ihmal etmemişti.

Zarar vermek mi? Ben bu kitaplar için birkaç kişi öldürebilirim bile.

Ayrıca canımı yakmak mı? Bana iki metreden fazla yaklaşmaya cesareti yok ama canımı yakacakmış. Kesinlikle bunu yapabilir...

Ama okuduğu kitaplar cidden kaliteliydi, bu da fazlaca hoşuma gitmişti.

"İki üniversite bitirdim ben tamam mı? Bana saygı duy."

Kitabı okurken bir yandan da onun sözlerini taklit ediyordum.

"Ucube bana laf söyleme. Ucube neden sustun konuşma yetini mi kaybettin? Ucube, ucubeeee!"

Sesimi de incelttiğim için kendi ses tonuma kahkaha atmıştım resmen.

"Bana saygı duy ucube."

Durup son cümleye göz devirmiştim.

"Senin neyine saygı duyacağım ben. Bakıldığında senin bana ucube diyen ağzını dağıtmak istiyorum hepsi bu."

Kendimi düşüncelerden uzaklaştırıp kitabıma odaklanmaya çalıştım. Ama yıllar sonra ilk defa o aptal klinikten uzaklaşmıştım. Bunun tadını çıkarmak istiyordum.

Kitabı yana bırakıp hızlıca ayaklandım ve odadan çıktım. Merdivenlerı aşıp sonrasında yanda bulunan mutfağa yönelmiştim.

Karşıma küçük bir kız çocuğu çıkınca birkaç adım geride durup onu izlemeye başladım. Buzdolabından bir şeyler atıştırıyordu.

"Selam ufaklık." Deyince korkuyla sıçradı ve dolabı kapadı. Yüzünde fazlaca çikolata vardı.

"Sakın anneme bunu söyleme. Yemek öncesi çikolata yedim diye çok kızar."

"Söylemem ama annen kim senin?"

"Catarina. Onu tanıyor musun?"

"Hayır tanımıyorum."

"Magnus amcanın arkadaşı. Onların odada işi varmış, ben de o sırada çikolata yiyordum."

"Senin adın ne bakalım?"

"Madzie. Peki senin adın ne?"

"Benimkisi de Alec." Diyerek gülümsemiştim. "Bence yüzünü iyice yıka çünkü çikolata var her tarafında."

Madzie başını olumlu anlamda sallayıp musluğun önüne bir tabure çekerek üstüne çıkmıştı. Sonrasında yüzünü iyice yıkadı.

"Geçti mi?"

"Geçti, aferin sana."

"Sen kimsin peki Alec? Magnus'un arkadaşı mı?"

"Sayılır." Dedim kafa sallayarak. "Yani, onun misafiriyim diyebilirim."

"Seninle tanıştığıma memnun oldum Alec."

Madzie bana yaklaştığı anda geriye çekilmiştim.

"Şey... bana fazla yaklaşma ufaklık."

"Nedenmiş?"

"Çünkü... çünkü benim özel güçlerim var ve insanların canını yakabiliyorum."

"Vay canına, çok havalı." Dedi Madzie gülerek. "Ama aynı zamanda üzücü de. Kimse sana yaklaşamıyor. Sarılmak nasıl bir his bilmiyorsun mesela ve bu çok kötü."

"Evet. Uzun zamandır kimseye sarılmadım."

"Sana anlatabilirim." Dedi Madzie sevinçle. "Sarılmak nasıl bir şey."

"Hadi anlatsana." Dedim aynı sevinçle.

"Bak böyle...." deyip kollarını açtı. "Sevdiğin kişiyi kollarına alıyorsun sonra onu içine sokar gibi kendine çekiyorsun. Çok güzel. Ben sürekli anneme sarılıyorum çünkü onu çok seviyorum."

"Biliyor musun? Ben de küçükken anneme sarılabiliyordum."

"Ne güzel. Umarım yine ona sarılırsın. Yine de annen seni çok seviyor olmalı çünkü anneler çocuklarını hep severler."

"Evet öyle, hala çok seviyor."

"Niye sevmesin ki?" Dedi Madzie gülerek. "Sen sadece... özelsin. Özel insanlar da sevilebilir. Mesela bizim sınıfta bir çocuk var. Annem anlattı, onun... değişik bir hastalığı var. Bizden farklı görünüyor biraz. Parmakları daha büyük. Biraz da aptal. Ama annesi onu çok seviyor ve o da annesini seviyor. Ben de seviyorum onu ama bazı arkadaşlarım ondan korkuyorlar. Ben korkmuyorum çünkü bana hep oyuncaklarını veriyor."

"Sen çok iyi bir kızsın Madzie."

"Sen de çok iyi birisin Alec. İnsanlara bilerek zarar vermediğine eminim. İstesen bunu yapmazdın."

"İstemiyorum Madz, ama Tanrı beni böyle yarattı."

"Tanrı William'ı da farklı yaratmış ama annesi onu meleğim diye seviyor çünkü o çok saf ve temiz birisi. Annesi böyle deyip duruyor. Annem de öyle diyor. Farklı olmak kötü bir şey değil."

"Bunu anlayamayan insanlar var ama." Dedim sinirle. Madzie gülerek bana bakıyordu.

"Keşke sana sarılabilsem ama sen sana sarıldım olarak düşün."

"Öyle düşünüyorum."

"Madzie, şundan uzak dur." Diyen bir sesle yerimde sıçradım. Magnus bana sinirli bir bakış atıp Madzie'nin yanına gitti. "Onunla konuşma tatlım."

"Ama neden? Onu çok sevdim ben."

Magnus onu kucağına alırken ben ona sinirli bakışlar atıyordum.

"Ona yaklaşmamalısın."

"Evet çünkü onun güçleri varmış. Ama onunla konuşmamda sorun yok bence."

"Bir daha onunla konuşmayacaksın Madzie."

"Magnus kızımı rahat bırak." Diyerek yanımıza esmer bir kadın geldi. Sonrasında kızını kucağına aldı. "İstediği ile konuşabilir."

"O ucube tehlikeli Catarina."

"Hayır değil anne. Benimle çok güzel konuştu ve o da William gibi özel birisi."

Biraz gülmeye çalışsam da bunu yapamadım.

"Alec odana çık ve bugün odandan ayrılma. Gördüğün gibi misafirlerim var."

"Emredersiniz efendim." Dedim alayla. O sıra gözüm Madzie'ye kaymıştı.

"Anne o ucube değil öyle değil mi?"

"Hayır tatlım, o bir insan. Dediğin gibi özel güçleri var sadece. Tıpkı şu süperkahramanlar gibi."

"Ya da powerpuff girls gibi." Diye bağırdı Madzie. "Evet evet, onlar gibisin."

"Teşekkür ederim." Deyip güldüğümde Catarina da gülmüştü.

"Bu arada ben Catarina. Elini sıkmak isterdim ama malum."

"Sorun değil, ben de Alec."

"Odana çık demiştim."

"Doğru, ben odama çıksam iyi olacak. Tanıştığıma memnun oldum."

"Biz de memnun olduk Alec."

Onlara başımla selam verip merdivenlere yöneldim ve yüzümde kocaman bir gülümseme ile odama çıktım.

Şu an mutluluktan ölebilirdim.

...

Seni yerim bebeğim 😍

This Fire Inside Me Where stories live. Discover now