Oy sınırı +100 ve biraz yorum da güzel olur...
İlginiz için teşekkürler!
Sizi seviyorum, iyi okumalar umarım beğenirsiniz❤️...
Geçen bir kaç haftanın sonunda Roseanne işine odaklanmayı tercih etmişti. Tabii ne olursa olsun yeni arkadaşlarını ve Lalisa'yı ihmal etmiyordu. İhmal ettiği tek kişi, Jeon Jungkook'tu.
Jeon Jungkook
Roseanne bu ismin onun için ne ifade ettiğini bilmiyordu. Geçen haftalarda büroda yaşanan o garip ondan sonra, ona arkadaş demekten vazgeçmişti. Biraz saf olabilirdi ancak kesinlikle aptal değildi. Jungkook ile aralarındaki samimiyetin, arkadaşlık olmadığını çok iyi biliyordu ve bu yüzden ondan uzak durma kararı almıştı. Şuan kafasının karışması, isteyeceği son şey olurdu.
Lalisa elindeki kahve bardağını uzanıp sehpaya koyduğunda Roseanne sonunda dikkatini ona verebilmişti. Bugün cumaydı ve ikisi çok uzun zaman sonra yalnız kalabilmek için birbirlerine vakit ayırabilmişlerdi.
Lalisa kolundaki saati kontrol edip ayağa fırladığında Roseanne şaşkınca ona baktı. Saat 21.30'a geliyordu.
" Jungkooklarla buluşacağım, sen de gelsene?" Roseanne kaşlarını kaldırdı.
" Bu saatte?" Lalisa omzunu silkti.
" Habire yaşlanmış gibi akşam yemeğine gidip duruyoruz, tanrım! Biz hala genciz. O yüzden bugün bir bara gideceğiz." Roseanne derin bir nefes verdi. O kendini hiç de genç gibi hissetmiyordu.
" Ben almayayım, size iyi eğlenceler." Lalisa başını onaylamazca salladı.
" Çok şey kaçırıyorsun, Roseanne Park Chaeyoung. Pişman olursun bak." Bu sefer omuz silkme sırası Roseanne'deydi. Aslında eğlenceli olabilirdi, uzun zamandır öyle yerlere gitmemişti. Ancak eğer giderse, verdiği kararı zedelemiş olacaktı.
" Makyaj malzemelerim ilk çekmecemde Lalisa. Sana iyi hazırlanmalar." Lalisa dudaklarını büzdü ve gözlerini kıstı. Roseanne bu bakışı çok iyi biliyordu. Bu Lalisa'nın 'istediğimi elde edeceğim' bakışıydı.
" Cidden çok sıkıcısın Roseanne, sen bilirsin." Roseanne şaşkınca gözlerini kırpıştırdı. Pes etmiş miydi?
" Yani sonuç olarak sen evde kös kös otururken biz bütün gece eğleneceğiz." Roseanne gözlerini kıstı. Altında bir şey yattığına emindi, tanıdığı Lalisa Manoban bu kadar çabuk pes edecek biri değildi. Daha doğrusu Lalisa Manoban, pes edecek biri değildi.
" Jungkook'u da bir sürü güzel kızla yalnız bırakmak istiyorsan, bu senin kararın." Roseanne kaşlarını çattı.
"Of Lalisa, ne alakası var?" Lalisa gülümseyerek omzunu silkti.
" Bu aklı da ben mi vereceğim? Gel işte, bak söylüyorum sana Jungkook'u orda ham yaparlar ham." M harfini uzattığında Roseanne sinirle ayağa kalktı.
" Yahu banane Jungkook'un ham yapılmasından!" Lalisa gülümsedi.
" Hadi hadi, bari ufak at da civcivler yesin. Gördük birbirinize nasıl baktığınızı!" Roseanne ayağındaki terliği çıkardı ve kaçan Lalisa'ya fırlatıp ıskaladığında yumruklarını sıktı. Lalisa başını kapının pervazından uzatıp sırıttı.
" Geliyorsun değil mi?" Roseanne ayaklarını yere vurarak yürümeye başladı.
" Geliyorum allahın cezası, geliyorum."
...
Roseanne gülümseyerek gözleriyle etrafı süzdü. Anlaşılan o ki mekanı Lalisa seçmişti çünkü, içerisi adeta mükemmeldi. Sigara bile kokmuyordu. Kimse kimseye maydanoz olmuyordu ve herkes genel olarak aynı yaştaydı. Hareketli ve ritmi güzel bir şarkı çalıyordu. Çoğu insan dans ederken geri kalanları bar tarafına ve localara yayılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moral of the story | rosékook ✓
Fanfiction•tamamlandı•Yanlış bir adamla, yanlış bir zamanda yaşadıklarına; onu doğru adamla, doğru zamanda karşılaştırdığı için minnettardı.