101 dalmatians

540 45 21
                                    


Yeri çaresizlikle konuştu.
"Annem dedi ki 'Eğer bir erkek senin iç güzelliğini göremiyorsa beş para etmez.' Nerede yaşıyor bu kadın?"

Odanızdaydınız. Yeri de sizinleydi ve okuldan sonra zaman öldürüyordunuz.

"Auradon'da." Elena resmini çizerken konuştu.
"Hey, sen sabahtan beri ne çiziyorsun öyle?" Sorduğunda Elena, defterinin üstüne eğildi.
"Hiçbir şey."

"Asla bir erkek arkadaşım olmayacak." Yeri kendini senin yatağına bırakırken konuştu.

"Erkek arkadaşlar abartılıyor." Yorum yaptığında Elena'nın gözleri sana çevrildi.

"Sen nereden biliyorsun Y/N? Senin hiç olmadı da."
"Çünkü onlara ihtiyacım yok. Zaman kaybı sadece."
"Oh hayır!" Elena telaşla ayağa kalktı. "Kai'nin çizimini bitirmeyi unuttum!"

"İşte bahsettiğim tam olarak buydu."

Elena hışımla sana döndü.
"Kai benim erkek arkadaşım değil."
"Emin misin? Çünkü okulda herkese öyle olduğunu söylüyor."
"Sadece fazla korumacı."

Kapıdan giren kızla gözleriniz ona çevrildi.
"Merhaba çocuklar, ben Cheng Xiao." İkinizin ona tip tip baktığını görünce ekledi. "Annem Mulan?"

Tip tip bakışlarınızı sürdürünce sana dönüp asıl konuya girdi.
"Herneyse, Yeri'nin saçlarına yaptığına bayıldım ve biliyorum bizden nefret ediyorsun ayrıca kötüsün ama sorun olmazsa benimkine de yapabilir misin?"
"Bunu neden yapayım ki?" Yargılayıcı bir bakış attığında Cheng Xiao cebinden bir kese çıkardı.
"50 dolar veririm."

Elena hevesle kızın elinden keseyi kaptı.
"Güzel cevap. Y/N, döktür bakalım."

Sana bir bakış attığında yapmak zorunda olduğunu anlamıştın.
Büyü kitabını eline alıp oturduğun sandalyeden kalktın.
"Hazır ol olacaklara eskisini değiştir harika saçlarla."

Genç kız, yeni saçlarını görmek için aynaya baktığında yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.
"Bayıldım buna. Bence..."
Eteğini tutup yırttı. "Harika oldum."

Bunu gören Yeri de aynanın karşısına geldi ve aynısını yaptı. Daha sonra çığlık atarak elini ağzına kapattı.
"Ne yaptım ben? Annem beni öldürecek!
~

"Senin gibi sert bir çocuk çok işime yarayacak." Koç, Kai'ye bakıp konuştu. "Takım prensten geçilmiyor, anlatabiliyor muyum?"

Kai gülüp cevap verdi. "Bir de bana sor, tek bildikleri 'Önden buyur eski dostum.' 'Oh, affedersin yoksa çarptım mı sana?' Benim geldiğim yerde 'Ölmeye hazır ol pislik' deriz. Annemin de söylediği gibi, kazanmanın tek yolu, diğer herkesin kaybettiğinden emin olmaktır."
"Hey Kai, izin ver de sana takım nedir anlatayım. Aile gibi bir şeydir."
"Akşam yemeğinde bizim evde olmayı istemezsin."
"Pekala, daha farklı deneyelim. Biliyorsun vücudun farklı parçaları vardır, öyle değil mi? Gözler, kulaklar, dirsekler... Hepsinin birbirine ihtiyacı vardır. İşte takım da böyle bir şeydir. Kazanmak için birlikte çalışan farklı oyuncular. Anlıyor musun?"

Kai gülümseyerek kafasını salladı ve yumruğunu sıktı. "Yumruk olabilir miyim peki?"

Koç ise buna karşılık arkasından bir forma çıkardı.

8
KAI
~

Kai gülerek kızların odasına girdi. "Hey hey, şunu görüyor musunuz?" Üstüne giydiği formasını göstererek konuştu.

Kimseden cevap gelmeyince ilerleyip yanına oturdu.
"Yeri ile plan işe yaradı mı? Değneği almaya gidecek misiniz?"
"Sence başarılı olmuş olsaydım bu kitaptaki her bir büyüyü yapmaya çalışır mıydım?"
Sinirle konuştuğunda Chanyeol cevap verdi.

Long Live Evil | Lay OC |Where stories live. Discover now